Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/409 E. 2022/851 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/409
KARAR NO: 2022/851
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
NUMARASI: 2016/90 Esas – 2019/1326 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 22/09/2013 tarihinde … Tic. A.Ş. adına kayıtlı, davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın Üsküdar Vecdi Diker tüneli içerisinden Ümraniye Şile istikametine seyir halinde iken aynı tünel içerisinde yolun sağ tarafında emniyet şeridi bölümünde arızalı aracı ile ilgilenen müvekkilinin aracına çarptığını, çarpmanın etkisiyle aracının başında bulunan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin kaza sonucu %8 özürlü olduğunun sağlık kurulu raporu ile tespit edildiğini belirterek fazlaya dair talep ve dava haklarını saklı tutarak 40.000-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan … ve … Tic. A.Ş.’den müşterek ve müteselsilen tahsiline; işgücü kaybı nedeniyle uğradığı kazanç kaybı için 10.000-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden ( başvuru tarihinden (22.10.2015) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta limitleri dahilinde) ve diğer davalılardan … ve … Tic. A.Ş.’den ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle, … plakalı aracın, sigortalı şirket tarafından tanzim edilen, 19.08.2013-2014 vadeli ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu ancak dava konusu somut olayda sigortalı araç sürücüsünün kusurunun kanıtlanması gerektiğini, davacının delilleri tebliğ etmediğini, davacının vekalet verdiği …’a, 30.12.2015 tarihinde 4.350,49 TL ve davacı …’e 30.12.2015 tarihinde 17.401,99 TL ödendiğini, müvekkilinin sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını, davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, kazaya karıştığı iddia edilen … plaka sayılı aracın müvekkili şirket çalışanı …’a 03.06.2013 tarihli “Araç Kullanım Talimatı” ile imza karşılığı zimmetle teslim edildiğini, müvekkili şirketin meydana gelen kaza nedeni ile hukuki sorumluluğu bulunmadığını, bunun yanı sıra davalı …’ün aracı dava dışı müvekkili şirketin eski çalışanı …’ın rızası ile kullanıp kullanmadığı dahi belli olmadığını, davayı müvekkili şirketin eski çalışanı olan …’a ihbar etmiş bulunduklarını, müvekkili şirket davaya konu kazaya iş bu dava sebebi ile muttali olduğunu, davacının iddia ettiği gibi davalı …’ün tam kusurlu olduğuna ilişkin bir tespit bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,” Davanın maddi tazminat talebi yönünden Reddine, Davanın manevi tazminat talebi yönünden Kısmen Kabulüne, 3.500,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve … A.Ş.’den kaza tarihi olan 22/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı … Tic.A.Ş. istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin hükmettiği manevi tazminat miktarın hatalı ve eksik hesaplandığını, davalı şirketin makro boyutlarda oldukça büyük bir şirket olması karşısında manevi tazminatın amacına aykırı ve caydırıcı olmadığını, kusurun tamamının davalıda iken bu kadar az miktara hükmedilmesi tarafların sosyo ekonomik durumlarının dikkate alınmadığının ve caydırılık ilkesine riayet edilmediğini gösterdiğini, alınan bilirkişi raporunda dava dilekçesinde belirttikleri maaş bordrosunun dikkate alınmadan asgari ücret üzerinden karar verildiğini, müvekkilinin kaza tarihinde 2.850,00TL net maaşla çalıştığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Tic. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin izni olmadan aracı kullanan 3. kişi …’ün ağır kusurlu olduğunun İstanbul Anadolu 40. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/1812 E. Sayılı dosya ile ispatlandığını, şirketin eski çalışanı …’ın kendisine teslim edilen aracı işverenin talimatlarına aykırı olarak …’e verdiği sırada kazanın gerçekleştiğini, davacının da kazanın oluşuna sebebiyet verdiğini, davacının arızalanan aracı için gerekli önlemleri almadığını, bilirkişi raporunda belirlenen davacıya atfedilen %10 kusur oranının çok az olduğunu bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, Adli Tıp Raporunda davacının maluliyetinin olmadığı sadece geçici iş göremezlik süresinin 6 ay olduğunu belirlendiğini, davacının her hangi bir ameliyat geçirmediğini, davacının ameliyat olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, maluliyeti olmayan davacının manevi tazminat talebinin tümden reddi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Somut uyuşmazlıkta 22/09/2013 tarihinde davalı … Tic. A.Ş.’ye ait, davalı …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile davacının emniyet şeridinde park halinde bulunan aracına çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Aynı olaya ilişkin Anadolu 40. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/1812 Esas ve 2014/705 Karar dosyasında alınan bilirkişi raporunda; meydana gelen olayda, sanık sürücü …’ün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 84/g maddesine aykırı araç sevk ve idare ettiği olayda asli kusurlu olduğu, müşteki sürücü …’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 47/1-d ve 135/a maddesinde belirtilen tali kusurlu olduğu belirtilmiş, yapılan yargılama sonucunda sanık sürücü …’ün taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan 20/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda davalı sürücü …’ün %90 oranında asli kusurlu, davacı sürücü …’in olayda %10 oranında tali kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; Mahkemece kusurun belirlenmesi için alınan bilirkişi raporu ile ceza yargılaması aşamasında alınan bilirkişi raporunun ve kaza tespit tutanağının birbiri ile örtüştüğü, olayın oluşuna uygun düştüğü, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olmasına göre kusura yönelik istinafın reddi gerekmiştir. KTK’nın 3. Maddesinde tanımlanan işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı). Davalı … Tic. A.Ş., … plakalı aracın maliki olduğuna göre, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Davalı vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan bilirkişi raporu istinaf talep eden davacı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile 25/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği halde davacı tarafından süresi içerisinde itiraz dilekçesi sunulmamıştır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde bilirkişi raporunda belirlenen hesaplamalar bakımından davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan davacı vekilinin bilirkişi raporunda ücrete ilişkin hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. ” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ve tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının düşük belirlendiği; aynı ilkelere göre yapılan değerlendirme sonucunda takdiren davacı lehine 8.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın maddi tazminat talebi yönünden REDDİNE, 2-Davanın manevi tazminat talebi yönünden KISMEN KABULÜNE, 8.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve … Tic. A.Ş.’den kaza tarihi olan 22/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, 3-Alınması gerekli 546,48-TL harçtan peşin yatırılan 170,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 375,70-TL harcın davalılar … ve … Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, 4-Davacı tarafından yapılan 170,78-TL peşin harç, 29,20-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 199,98-TL harç giderinin davalılar … ve … Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından harç dışında harcanan 2.070,55-TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 331,20 TL’sinin davalılar … ve … Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı … Tic. A.Ş. tarafından harcanan 100-TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına göre hesaplanan 84,00-TL’sinin davacıdan alınarak davalı … Tic. A.Ş.’ye verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 7-Manevi tazminat talebi yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, 8-Manevi tazminat talebi yönünden davalı … Tic. A.Ş. kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Tic. A.Ş.’ye verilmesine, 9-Maddi tazminat talebi yönünden davalılar … Tic. A.Ş. ve … Sigorta A.Ş kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … Tic. A.Ş.’ne ve … Sigorta A.Ş’ne verilmesine, 10-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde ilgili tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-a.İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 73,5 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, b.Davalı … Tic.A.Ş. yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 239,09 TL harçtan peşin alınan 60 TL harcın mahsubu ile bakiye 179,09 TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2022