Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/386 E. 2022/479 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/386
KARAR NO: 2022/479
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2018/806 Esas – 2019/783 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili … 26/06/2014 tarihinde saat 11.00 civarında motorlu kurye olarak çalıştığı … A.Ş’ye ait motosiklet ile Mecidiyeköy istikametinden … istikametine doğru karayolunun sağında seyrettiği sırada kurallara aykırı olarak duran davalının sevk ve idaresindeki araca çarpmak zorunda kaldığını, çarpma sonucu davacı müvekkili ağır derecede yaralandığını, trafik kazası nedeniyle İstanbul 7.Asliye Ceza Mahkemesinde 2014/362 sayılı ceza dosyası açıldığını, davacı müvekkilinin geçirdiği trafik kazası nedeniyle halen tam anlamıyla iyileşemediğini, kalıcı hasar oluştuğunu, daha evvel İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/650 esas-2018/545 karar sayılı dosyasıyla dava açıldığını, dosyada mevcut belge ve delillerin var olduğunu ve maluliyet raporu alınma aşamasında hastane evraklarının toplandığı, takip edilemeyen dosyanın işlemden kaldırıldığını, kaza tarihi itibariyle 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığını tekrar Adli Tıp Kurumundan rapor tanzim edilmesini talep ettiğini belirterek davacının eski sağlığına dönmek için yaptığı sağlık harcamalarına kaza nedeniyle meydana gelen iş ve güç kaybına karşılık 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılar … ile sigortacısı olan diğer davalı … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsilini, ruhsal yapısı ve yapısal bozuklukları sebebiyle olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte 20.000,00-TL manevi tazminatın da davalı sürücü …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete bu dosyayla ilgili başvuru yapılmadığını, trafik sigortası bir meblağ sigortası olmadığını bir zarar sigortası olduğunu, kaza esnasında davacı taraf kask önlemini almış olsaydı, geçirmiş olduğu kazanın vefat etmesine sebebiyet vermeyeceğini, trafik kazası sonucu yaralanmasında müterafik kusuru bulunduğunu, davacının kusuru oranında hükmedilen tazminattan mahsubu gerektiğini, manevi tazminat talebinin teminat dışında kaldığını, trafik kazasının 26.06.2014 tarihinde vukuu bulduğu gözetildiği takdirde davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin poliçe genel ve özel şartlarının kendisine yüklediği tüm yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmiş olmakla herhangi bir temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, davacı tarafın ticari faizi talep etmesi hukuka aykırı olacağını, faize hükmedilecekse, hükmedilmesi gereken faizin yasal faiz olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme son celse de tutanağa tespit edilen; davanın trafik kazası nedeniyle tazminat talebi davası olup her ne kadar İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesinde alınan kusur raporundan sonra beraat kararı verilmişse de dosyayı temyiz ettiklerini çünkü alınan kusur raporu tanıklar dinlenmeden alındığını daha sonra tanık dinlendiğini, bu dosyada da tanığı delil olarak gösterdiklerini, kusur raporu ve ona dayalı verilen beraat kararının hatalı olduğunu, beraat kararı hukuk mahkemelerini bağlayıcı olmadığını, tanık dinletilmesini ve kusur incelemesi yapılmasını talap ettikleri halde dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 26/06/2014 tarihinde davacı sürücünün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikleti ile O-1 Güney yolu üzerinde Edirne istikametine sağ şerit üzerinde seyir halinde iken kaza mahalli olan Çağlayan metrobüs önüne geldiği esnada aracının ön kısmıyla; aynı istikamette yavaşlayarak duraklama yapan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sol arka yan kısmına çarpması meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davalı sürücünün kaza nedeniyle yargılandığı ceza mahkemesinde kusura ilişkin alınan ATK raporuna göre kusursuz olduğu tespit eden kusur raporu hükme esas alınarak karar verilmiş ayrıca kusur raporu alınmamıştır. Ceza dosyasından alınan ATK kusur raporunda “….Kaza tespit tutnağında sanık sürücü …’ın Karayolları Trafik Kanunda belirtilen 59.maddesini (yerleşim yerleri dışındaki kara yolunda zorunlu haller dışında duraklamak veya park etmek zorunlu hallerde gerekli önlemleri almadan duraklamak ya da park etmek ) müşteki sürücü …’nın ise aynı kanunun 56/1-C (önlerinde giden araçları güvenli ve yeterli mesfeden izlememek yakın takip ) maddesini ihlal ettiği belirtilerek, Sanık sürücü … sevk ve idaresindeki otomobili ile bölünmüş görüşün açık olduğu yol bölümünde ilerisindeki araçların yavaşlaması nedeniyle yavaşlayarak durakladığı esnada gerisinde takip mesafesini korumayarak kontrolsüz ve tedbirsiz bir şekilde gelen araç nedeniyle meydana gelen olayda atfıkabil bir kusuru bulunmamaktadır. Müşteki sürücü … sevk ve idaresindeki motosikleti ile bölünmüş görüşün açık olduğu yol bölümünde ilerisindeki aracı ile takip mesafesini koruyarak tedbirli bir şekilde seyrini sürdürmesi gerekirken yavaşlayarak duran araç ile takip mesafesini korumayıp bu araca arkadan çarptığı ,yola gereken dikkatini vermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde araç kullandığı olayda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile gerçekleşen kazada asli kusurludur. ” şeklinde kusur tespiti yapılmıştır. Davaya konu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. (eski BK’nun 53.) maddesi gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken; ceza mahkemesinin, davacının yaralanmasıyla sonuçlanan olaydaki kusur durumlarına ilişkin tespitinin, maddi olgu olarak kabul edilemeyeceği, TBK’nun 74. maddesi gereği, ceza mahkemesinin kusur değerlendirmesinin hukuk hakimini bağlamayacağı, hususları gözetilmek suretiyle, tarafların bildirdiği delilleri toplanarak, tanıkları dinlenerek İTÜ trafik kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden kusur durumuna ilişkin ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp ceza dosyası ile çelişki olması halinde çelişkilerde giderilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/1941esas-2019/11483 karar sayılı ilamı). Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/03/2022