Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/364 E. 2022/540 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/364
KARAR NO: 2022/540
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 10/10/2019
NUMARASI: 2017/1110 Esas – 2019/1003 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili şirkete Trafik Poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın alkollü sürücüsü tarafından kullanıldığı esnada meydana gelen trafik kazasında 3. şahsa ait araca zarar verilmesi nedeniyle davacı/alacaklı müvekkili sigorta şirketi tarafından dava dışı 3. şahsa ödenen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması için davalı /borçlu aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı (borçlu) süresi içerisinde borçlu olmadığı iddiası ile borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, müvekkili nezdind ZMMS poliçesi ile sigortalı olan davalıya ait … plaka sayılı aracın, araç sürücüsünün alkollü olarak seyri esnasında 22.11.2015 tarihinde dava dışı 3. şahsa ait … plaka sayılı aracın hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, işbu kaza sonucu, müvekkili sigorta şirketi tarafından dava dışı 3. şahsa 20.01.2016 tarihinde poliçe limiti dahilinde 8.700,00 TL hasar tazminatı ödendiğini, dava konusu … plaka sayılı araçta oluşan hasarın, davalıya ait … plaka sayılı aracın alkollü sürücü tarafından kullanıldığı esnada meydana geldiğinden müvekkili şirketin işbu ödemiş olduğu hasar bedelini davalı sigortalısından Trafik Sigortalı Genel Şartları uyarınca rücuen talep etme hakkı doğduğunu belirterek itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesi vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, Takibin devamına” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; araç sahibi müvekkili şirket olmasına karşılık şirket tüzel kişi olarak araç kullanamayacağından ve aracı kullanan kişinin alkol alacağını öngöremeyeceğinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, kazanın münhasıran alkol etkisinde meydana gelip gelmediği hususunda somut bir araştırma yapılmadığını, kaza esnasında alınmış kesin bir doktor raporu da bulunmadığını, bu açıdan kazanın alkolün etkisiyle gerçekleştiği kanısının tamamen soyut ve çelişkili olduğunu, kazanın alkolün etkisiyle gerçekleştiği kanısının yalnızca yüksek promile dayandırıldığını, kazanın münhasıran alkolün etkisinde gerçekleştiğinin tespiti için kaza anında alkollü sürücüye tam teşekküllü bir hastaneden rapor aldırılması gerektiğini ve bilincinin yerinde olup olmadığı, kendinde olup olmadığının tespit edilmediği gerekirken bu husus tespit edilmeden müvekkili şirkete sorumluluk yüklenilmesinin hatalı olduğunu, kazanın oluşumunda araçta herhangi bir bakım onarım eksikliği söz konusu olmadığından aracı kullanan işçi her ne kadar gideceği yerler belirli olsa ve müvekkili şirket tarafından kontrol altında tutulsa da alkol kullanmasının kontrol edilebilmesinin mümkün olmadığını, işçinin kendi isteği yada ilgisizliği sebebiyle kazanın meydana geldiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin sigortalısından rücuen istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 22/11/2015 tarihinde, saat 17:00 sıralarında dava dışı sürücü …’un, yönetimindeki … plaka sayılı kamyonet ile yerleşim yerinde orta ayırıcı ile bölünmüş … Caddesini takiben Kurtköy istikametinden Sancaktepe istikametine seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde aracının ön sağ köşe kısımları ile No:… önünde park halinde bulunan … plaka sayılı dava konusu aracın arka sol kısımlarına arkadan çarpması sonucu, maddi hasar ile sonuçlanan dava konusu olayın meydana geldiği, davacının üçüncü kişi için yaptığı ödemenin teminat dışı olduğu belirtilerek sigortalısından talep edildiği anlaşılmaktadır. Davacı Sigorta Şirketi, düzenlemiş bulunduğu … nolu 29.10.2015/29.10.2016 sözleşmesi ile başlangıç – bitiş tarihli Karayolları Motorlu Araçlar ZMM Sigorta Sözleşmesi ile … Ltd. Şti. ‘ye ait, … plakalı 2002 model … marka, … Kamyoneti sigorta etmiştir. 2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde, alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde ise alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir. Dava, trafik sigortası sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. ZMMS’de sigortacının rücu hakkı, TTK’nın 1301/2 maddesi, 2918 sayılı KTK’nin 95/2 maddesi ile ZMSS poliçesi genel şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartlarının 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işletenin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir. Yine davaya konu kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak verildiği kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları). Bu tür davalarda sigortacı, 2918 sayılı KTK’nın 95/2 maddesi uyarınca tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3. kişilere karşı ileri süremeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebileceğinden davalının bu yöne dayanan ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, kazanın meydana gelmesinde alkolün münhasıran etkili olup olmadığının tespiti hususunda içinde nöroloji uzmanı da bulunan bilirkişi heyetinden alınan raporda, sigortalı araç sürücüsü …’un, alkolmetre ile yapılan ölçüm ile 1.27 promil alkollü olduğu, kazanın münhasıran sürücü …’un alkol etkisi altında olmasından kaynaklandığı, karşı taraf sürücüsünün kusursuz olduğu, davacı şirkete sigortalı aracı kullanan sürücü …’un asli ve tam kusurlu olduğu tespit edilmesine göre kazaya karışan karşı araçtaki hasarın, poliçe teminatı dışında kalacağı yönündeki mahkeme kabulü yerindedir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 636,01 TL harçtan peşin alınan 159,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 477,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.21/03/2022