Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/361 E. 2021/1473 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/361
KARAR NO: 2021/1473
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/11/2019
NUMARASI: 2017/1106 Esas 2019/1460 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının … plakalı araçta yolcu olarak seyahat ederken, araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında ağır şekilde yaralandığını, 06/01/2017 günü meydana gelen kazanın … plakalı araç şoförünün aracın hızını, aracın yükü ve teknik özelliğine uydurmaması sonucu tek taraflı ve tam kusurlu olması sonucu oluştuğunu, müvekkilinin ise yolcu olup kazanın oluşumuna etken bir kusurunun olmadığını, müvekkilinin bu kaza neticesinde ağır şekilde yaralandığını ve tekerlekli sandalyeye bağımlı olarak felçli kaldığını, uzun süreli tedavilerinin sonuçsuz kaldığını ve artık iyileşme umudunun kalmadığını, … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle davalı …’.ye sigortalı olduğunu, davadan önce bu sigorta şirketine müracaatlarının sürüncemede bırakıldığını, davayı belirsiz davası olarak açtıklarını belirterek 330.000 TL’nin sigorta şirketine müracaat tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu trafik kazasına karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde ZMMS Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kazaya ilişkin olarak hasar dosyasının açıldığını ancak davacının evraklarının eksik olması nedeniyle işlem yapılamadığını, davacı tarafça temin edilen 11/08/2017 tarihli Sağlık Kurulu Raporunun 09/11/2017 tarihinde müvekkili şirkete iletildiğini ve söz konusu rapor dikkate alınarak 10/11/2017 de … A.Ş. adlı şirketten maluliyet raporu ve tıbbi görüş istenerek rapor alındığını, bu rapora göre davacının etkin iyileşme süreci olan 18 aydan evvel sekel bozuklukların belirlenemeyeceği, bu süre zarfında mevcut muayene bulgularında değişiklik olabileceğinin tıbben öngörüldüğünü belirterek maluliyet hesabının yaptırılamadığını, davanın açılmasına müvekkili şirketin sebebiyet vermemesi nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, hatır taşıması olması nedeni ile tazminata hükmedilmesi halinde tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 330.000,00 TL maddi tazminatın 07.04.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın açılmasına müvekkili şirket sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğini, davacının müvekkiline yaptığı başvuru sonrasında eksik evrak bulunduğunun davacı tarafa bildirildiğini, davacı tarafça temin edilen 11.08.2017 tarihli Sağlık Kurulu Raporunun 09.11.2017 tarihinde müvekkili şirkete iletildiğini, söz konusu rapor dikkate alınarak -raporun ulaşmasından 1 gün sonra- 10.11.2017 tarihinde … AŞ. adlı şirketten maluliyet raporu ve tıbbi görüş istendiğini, 2017/105.497 Nolu rapora göre; ‘davacının Etkin iyileşme süreci olan 18 aydan evvel sekel bozuklukların belirlenemeyeceği, bu süre zarfında mevcut muayene bulgularında değişiklik olabileceğinin tıbben öngörüldüğü’ belirtilerek maluliyet oranı hesaplaması yapılamadığının bildirildiğini, müvekkilinin aktüerya hesaplaması yapamamasının yukarıda arz edilen tıbbi gerçeklere dayandığından, dava tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğini, davanın açılmasına müvekkili şirketin sebebiyet vermediği dikkate alındığında, müvekkili şirketin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerekirken aksi yönde karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır.Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi olan 13/12/2017 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı … şirketine başvurulduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı tarafça başvuru üzerine verilen cevabın talebi karşılamaması üzerine eldeki dava açılmıştır. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarihtir. Ancak KTK’nın 99. maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8.günün sonunda Sigorta Şirketi temerrüde düşmektedir. Somut uyuşmazlıkta, davalının sigorta şirketine dava tarihinden itibaren başvuru yaptığı dosya kapsamı ile sabit olup ihbar tarihi olan 28/03/2017 tarihinden sonraki 8. işgününün sonu olan 07/04/2017 tarihi itibariyle davalı … şirketi temerrüde düşmüştür. Sigortacı yönünden bu tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından faiz başlangıç tarihine; Davanın kabulüne karar verilmiş olmasına göre davalının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasında da usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 22.542,30 TL harçtan peşin alınan (44,40+5.592,00=) 5.636,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.905,90 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/09/2021