Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/355 E. 2022/235 K. 11.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/355
KARAR NO: 2022/235
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 26/03/2019
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 11/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/05/2014 tarihinde …, … köyünde müvekkiline ait … plakalı aracın müvekkilinin kardeşi …’in sevk ve idaresinde iken kaza yapması nedeni ile hasara uğradığını, buna ilişkin kaza tespit tutanağı tutulduğunu, kaza anında müvekkilinin de araç içinde olduğunu ancak aracı kardeşinin kullandığını, zararın tazmini için davalı … şirketine başvurulduğunu herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin aracının davalı … şirketinin kasko sigortası ile sigortalı olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla, … plakalı aracın hasar tutarı karşılığı 1.000 TL, müvekkilinin yaralanması nedeni ile 500 TL ve ikame araç verilmemesi nedeniyle 500 TL olmak üzere toplam 2.000-TL tazminatın kaza tarihi itibariyle avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazada tek yaralanan … plakalı aracın sahibi … olduğunu ve kan izlerinin de sadece sürücü koltuğunda ve tarafında olduğu dikkate alındığında kaza anında gerçek sürücünün yaralanan … olduğu halde herhangi bir yaralanması olmayan kardeşi …’in sürücü olduğunu söylenerek gerçek sürücü …’in alkol muayenesinin yapılmasının önlendiğini, alkollü olan gerçek sürücünün gizlenerek sürücü değişikliği yapıldığını, hasarın birden fazla nedenle teminat dışında olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “İspatlanamayan davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aracın sürücü tarafında bulunan kan lekelerinden dolayı aracı …’in kullandığını kabul etmesinin düşünülemeyeceğini, duruşmada dinletilen tanıkların kazayı görmediklerini ancak kazayı yapanın … olduğunu ifade ettiklerini, müvekkilinin alkol almadığını, alkolsüz olduğunu belirterek alkol muayenesine katılmadığını, Gökçeada Hastane kayıtlarında da akli melekesinin yerinde olduğuna dair raporu olduğunu, kaldı ki aracı kullanan …’in yapılan alkol muayenesinde alkollü olmadığının belirlendiğini, yine dinlenen tanıklardan gerek davacının ve gerekse davalının alkollü durumuna rastlamadıklarını ifade ettiklerini, yine kaza sonucunda aracın sağ kapısının açılmadığını da dinlenen ve aracı olay yerinden kaldıran çekicinin sürücüsünün de beyan ettiğini, aracın sağ kapısının açılamamış olmasından ötürü … sol kapıdan geçip araçtan çıkmak zorunda kalmasından ötürü sağa sola kanı bulaştığını, sürücü koltuğunda ve tavanın da kan lekelerinin görülmesinin aracı …’in kullandığı anlamına gelmeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi, rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları’nın A.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer. Mahkemece davacı tarafından bildirilen tanıklar talimat mahkemesi aracılığıyla dinlenmiş, dinlenen tanıkların kaza anını görmediği, kazadan sonra olay yerine giden veya olaydan sonra aracı ve davacıyı gören şahıslar olduğu anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre İlk Derece Mahkemesince “… kaza sırasında dava konusu aracın davacının kardeşi … tarafından kullanılmakta olduğu iddia edilmiştir. Dosyada yer alan araç fotoğraflarından, kazada aracın tavan kısmının şoför tarafına yakın bölgesinden hasarlandığı anlaşılmaktadır. Hastanede düzenlenen raporlarda, davacı …’in kafasının sağ üst kısmından yaralandığının tespit edildiği göz önünde bulundurulduğunda, …’in yolcu olarak seyahat etmesi halinde, tavanının şoför kısmına yakın bölümünden hasar gören araçta hem kafasının sağ üst kısmından yani yolcu tarafındaki kapıya yakın kısımdan yaralanmasının hem de kan izlerinin şoför kısmında bulunmasının mümkün olmadığı kanaati oluşmuştur. Kasko sigortacısından tazminat talep edilebilmesi için kaza sırasında alkollü olmadığının kanıtlanması bu amaçla da alkol kontrolü yaptırılmış olması gerekmektedir. Dosyadaki hastane kayıtlarından davacı …’in hastaneye gittiğinde alkol muayenesi yaptırmak istemediği anlaşıldığından, kazanın meydana geliş şekli, davacının yaralandığı yer ve araçtaki kan izlerinin bulunduğu yerler göz önünde bulundurulduğunda, kaza sırasında dava konusu aracın araç sahibi olan ve alkol muayenesi yaptırmayan davacı tarafından kullanılmakta olduğu kanaati oluştuğundan, davacının araçta yolcu olarak bulunduğu ve aracın kardeşi … tarafından kullanıldığı hususu ispatlanamadığından, kasko sigortası genel şartları uyarınca davacının davalı sigortadan tazminat talep edemeyeceği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/02/2022