Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/292 E. 2022/449 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/292
KARAR NO: 2022/449
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/07/2019
NUMARASI: 2017/667 Esas – 2019/683 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı sürücünün kazada asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkili şirkete sigortalı araçta 9.710,47 Euro ödeme yaptığını, … plakalı aracın trafik sigorta poliçesiyle sigortalı olduğu davalı … Sigorta’nın 16/03/2017 tarihinde 2.620,00 Euro karşılığı 10.347,00 TL tutarında ödeme yaptığını, bakiye alacağın 5.040,06 Euro olduğunu belirterek, 5.040,06 Euro tutarındaki maddi tazminatının, davalı sigorta şirketleri poliçe limitleri ile sınırlı kalmak koşuluyla kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde dava konusu, değeri ve talep sonucunda dilekçenin unsurları bakımından çelişki ve eksiklikler olduğunu, davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından başlangıç ve bitiş tarihi 05.06.2016 – 05.06.2017 olmak üzere Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin 10.347,00 TL tazminat tutarını davacı tarafa ödediğini, davacı tarafça tazminata ilişkin iddia edilen bedelin gerçek dışı olduğunu, faiz başlangıcının ancak dava tarihi olarak kabul edilebileceğini ve uygulanması gereken faiz türünün ticari değil, yasal faiz olması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı S.S. Muratpaşa Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Koop. vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusunun haksız fiile ilişkin maddi tazminat olması, kazadaki araçların özel kullanım durumunda olmaları dolayısıyla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, dava konusu kazada zarar gören 3.kişi …’ün mutad meskenin sigorta poliçesini yapan acentenin ve kazanın vuku bulduğu yerin Antalya ili olması karşısında davacının davasını Antalya mahkemelerinde açması gerektiğini, uygulanması gereken faiz türünün ticari değil, yasal faiz olması gerektiğini, davanın zamanaşımı ve görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Dava konusunun haksız fiile ilişkin maddi tazminat olması, kazadaki araçların özel kullanım durumunda olmaları dolayısıyla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, Antalya mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kısmen Kabulü ile; 3.143,42 Euro’nun davalı sigorta şirketinden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 16/09/2015 tarihinden itibaren; diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının bir yıllık Euro cinsinden mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faiz işletilmek suretiyle davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı Muratpaşa Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Koop. vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı S.S. Muratpaşa Esnaf ve San. Kredi ve Kef. Koop. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın, davacı tarafın halefiyet ilkesi kapsamında açmış olduğu bir dava olup ticari nitelikte olmadığını, zira taraflar arasındaki uyuşmazlık sigorta poliçesinden değil halefiyete dayalı haksız fiilden kaynaklanmakta olduğunu, yargılamada ticaret mahkemesinin görevli olmadığını, davaya konu trafik kazası Antalya’da meydana geldiğinden davaya bakmakla yetkili mahkemenin HMK md 16 hükmü gereğince Antalya mahkemeleri olduğunu, bilirkişi raporu denetime elverişli ve ayrıntılı olmayıp bilirkişi tarafından ihtimale dayalı şekilde hazırlanan raporun hatalı ve kusur yönünden eksik olduğunu, dava konusu kaza sebebiyle ortaya çıkan hasar dışında yapılan masrafların huzurdaki dava ile talep edilmesinin kötüniyetli olduğunu, davacıya sigortalı aracın kaza tarihinde 4 yaşında olduğunu, doğrudan orijinal parça ile değişim yapılması durumunda meydana gelen kıymet artışının tazminat miktarından indirilmesi gerektiğini, kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, faiz türü olarak dava dilekçesinde avans faizi talep edilmişken ilk derece mahkemesince taleple bağlı kalınmayarak devlet bankalarının bir yıllık euro cinsinden mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faize karar verilmesinin taleple bağlılık ilkesine açıkça aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava, kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre rücuen tahsiline ilişkindir. Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği görevi ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Somut olayda, talebin sorumluluk sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında davacıya ait kasko sigortalı aracın hasarlanması nedeniyle davalılardan tahsili istemine ilişkin olduğu, davanın, Türk Ticaret Kanununun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu, davalılardan … Sigorta A.Ş’nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlık Asliye Ticaret Mahkemesi görevine girdiğinden, bu hususa yönelik istinaf itirazı yerinde değildir (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/1311 E,2020/5860 K. sayılı kararı). Davalı … Sigorta A.Ş.’nin adresinin İlk Derece Mahkemesi yetki sınırları içerisinde Şişli İstanbul olmasına göre mahkemenin yetkisine değinen istinaf talepleri de yerinde değildir. Kaza tespit tutanağın kazanın özeti kısmında … plakalı sürücüsü …’un 2918 sayılı K.T.K.’nun 47/1-b maddesini ihlal ettiği, kırmız ışıkta kavşağa girdiği, …’ün herhangi bir kusuru olmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi raporunda ihtimalli değerlendirme yapılarak; “Olayın kaza tespit tutanağında anlatıldığı şekilde meydana geldiği meydana gelmiş olması durumunda; 2918 sayılı K.T.K. nun 47.maddesinin “c”, fıkrasına aykırı davranarak kırmızı ışıklı trafik işaretinde geçme asli kusurunu işleyen, … plakalı aracın davalı sürücüsü …, trafik kurallarına aykırı ve dikkatsiz davranışlarıyla olayda asli ve tam kusurludur. Olay şartında ilk geçiş hakkına sahip olan ve trafik kurallarına uygun olarak kavşağı geçmekte iken ön görülemeyecek şekilde kavşağa giren araç karşısında etkili tedbir alması beklenemeyecek olan … plakalı aracın sürücüsü … kusursuzdur. Olayın davalı sürücü ve tanık beyanında anlatıldığı şekilde meydana gelmiş olması durumunda; 2918 sayılı K.T.K. nun 47.maddesinin “c”, fıkrasına aykırı davranarak kırmızı ışıklı trafik işaretinde geçme asli kusurunu işleyen, … plakalı aracın sürücüsü …, trafik kurallarına aykırı ve dikkatsiz davranışlarıyla olayda asli ve tam kusurludur. Olay şartında ilk geçiş hakkına sahip olan ve trafik kurallarına uygun olarak kavşağı geçmekte iken ön görülemeyecek şekilde kavşağa giren araç karşısında etkili tedbir alması beklenemeyecek olan … plakalı aracın davalı sürücüsü … kusursuzdur. İlk Derece Mahkemesince; “somut olayda davalılarca kaza tespit tutanağının aksini ispatlar delil sunulmadığı görüldüğünden, olayın aksi ispat oluncaya kadar geçerli olan kaza tespit tutanağına göre gerçekleştiğinin kabulünün gerektiği, buna göre dava konusu kazanın meydana gelişinde … plakalı aracın sürücüsü davalı …’un asli ve tam kusurlu, … plakalı aracın sürücüsü …’ın kusursuz olduğu,” kabulüyle, kaza tespit tutanağındaki oluş da irdelenerek karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmayıp, kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Araç hasarı halinde, trafik sigortacısının zarar ve giderleri ödeme yükümlülüğünü yerine getirmesinde uygulanacak esasları düzenleyen, kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMSS Genel Şartları’nın B.2. maddesinde; “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir. Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen motorlu araçlarda hasar gören parça, onarımı mümkün değilse öncelikle orijinali ile değiştirilir, orijinal parçanın bulunmaması durumunda eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değiştirilir. Ancak model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen motorlu araçta hasar gören parçanın orijinal olmadığı durumda eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişim yapılır. Bu paragraf uygulaması sonucu araçta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu fark tazminat miktarından indirilemez.” düzenlemesi benimsenmiştir. Anılan düzenlemede, zarara uğrayan araçtaki parça onarımının mümkün olup olmayışına ya da eşdeğer parça ile değiştirilme imkanı olup olmayışına göre, tamirin yapılması sırasında kullanılacak parçanın ne olacağı konusunda tespitlere yer verildiği, son cümle ile de araçta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu fark tazminat miktarından indirilemeyeceğinin düzenlendiği görülmektedir. Bu itibarla, araçta bir kıymet artışı meydana gelse dahi bu fark tazminat miktarından indirilemeyeceğinden, kök rapora yapılan itiraz üzerine alınan ve yeni parçalar nedeniyle kıymet kazanma tenzili yapılmayan ek rapordaki hesaplamanın hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesine göre, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası olarak ödenmesini isteyebilir. Yabancı para cinsinden yapılan harcamalar, yabancı para alacağı olarak dava edilebilir ve ödeme günündeki kura göre işlem görür. Davacı alacağı, yabancı para cinsinden meydana gelmiş olup fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL karşılığının tahsiline karar verilmesi gerekir. Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun Yabancı para borcunda faiz işletilmesine ilişkin 4/a maddesinde “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı tarafından dava dilekçesinde yabancı para cinsinden alacağa avans faizi işletilmesi talep edilmiş olup, taleple de bağlı kalınarak, değişen oranlarda avans faizi miktarını aşmamak üzere 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek mevduat faizi oranı üzerinden faiz işletilmemiş olması doğru olmamıştır. 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi (6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesi) hükmü gereğince halefiyet ilkesine dayalı olarak davalardan ödeme yapan sigorta şirketinin, ödeme tarihinden itibaren temerrüt faizi isteyebilmesi mümkündür. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Sigorta ettirenin dava hakkı tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Ödeme tarihi aynı zamanda 3. şahsa rücu edebilme tarihidir. Bu nedenle işleten ve sürücünün faizden sorumluluğunun başlangıcının halefiyet başlangıcı olan ödeme tarihi olarak kabulü gerekir. Dosya kapsamında davacının yapmış olduğu ödemenin tarihine ilişkin belirleyici belge bulunmamakla birlikte, 05/12/2015 tarihli tercüme belgede sigorta şirketi tarafından (yine tarihi açıklanmaksızın) ödeme yapıldığının açıklandığı anlaşılmış olup, daha önce ödeme yapıldığı da ispatlanamadığından en erken bu tarihten itibaren faiz işletilmesi gerekirken, haksız fiil tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru olmamıştır. Bu itibarla, faiz ve başlangıç tarihine yönelik istinaf itirazı yerindedir. Bu nedenle; davalı Muratpaşa Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Koop. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı Muratpaşa Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Koop. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın Kısmen Kabulü ile; 3.143,42-Euro’nun davalı Muratpaşa Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Koop. den 05/12/2015 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi miktarını aşmamak üzere 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek mevduat faizi oranı üzerinden; davalı sigorta şirketinden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere 16/09/2015 tarihinden itibaren ve diğer davalı yönünden kaza tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının bir yıllık Euro cinsinden mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faiz işletilmek suretiyle suretiyle davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 888,96-TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan tahsiline, peşin alınan 344,29-TL harcın mahsubuna, eksik kalan 544,67-TL karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta ve davalı S.S. Muratpaşa Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Koop. verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü gösterilen toplam 1.432,70-TL yargılama giderinin davadaki kabul oranına 888,27-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-HMK 333.maddesi gereğince davacı ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan bakiyelerinin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1- Davalı Muratpaşa Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Koop. vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı Muratpaşa Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Koop. tarafından yapılan 85,70 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalı Muratpaşa Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Koop.’ dan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/03/2022