Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/273 E. 2020/3789 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/273
KARAR NO: 2020/3789
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/07/2017
NUMARASI: 2014/1117 Esas – 2017/522 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 23/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ün sevk ve idaresindeki, diğer davalı … adına kayıtlı … plakalı … marka araç 26.06.2013 günü, İstanbul ili Sarıyer ilçesi … köyü çıkışında seyir halindeyken, tek şeritli yolda sollama yaparak, şerit ihlali yapmak sureti ile tam kusurlu olarak, müvekkiline çarptığı, müvekkilinin, hayati tehlike geçirecek şekilde ve yatağa mahkum olacak şekilde yaralanması şeklinde meydana geldiği, sonuç olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik tedavi giderleri için 1.000,00 TL, işten uzak kalma nedeniyle sürekli iş görmezlik tazminatı olarak şimdilik giderleri için 1.000,00 TL ile 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı … için sorumlu olduğu limitle sınırlı kalmak kaydıyla) tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; tedavi giderleri ile tedaviye ek diğer giderlerden geçici iş göremezlik tazminatından KTK’nın 98.maddesinde düzenlenmesi gereği, müvekkili sigorta şirketi değil Sosyal Güvenlik kurumunun sorumlu olduğunun, davacının talebine konu “daimi maluliyet” tazminata taleplerinin tespitinde kusur tespitinin yapılmasının, davacının maluliyet oranının belirlenmesinin ve aktüer sıfatına sahip bir bilirkişice değerlendirilmesi gerektiğini, manevi tazminatın trafik sigorta poliçesi teminatının dışında olduğunu, kaza tarihinden itibaren faiz istemlerinin kabulünün mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’ün vasisi … tarafından hazırlanan 05.05.2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın sahibi olan …’ün vasisi olduğu, davacı …’un hiçbir sosyal güvencesi olmayan ve küçük çapta hayvancılık ve tarım gibi işlerle geçimini sağladığı, kazadan dolayı kısa süre hastanede yatıp taburcu olduğu, şu an evde yatalak durumda iddia edilmekteyse de bu durumun davacının daha sonra iyi bakılmamasından kaynaklandığı, dava dilekçesinde belirtilen hususlara ve 10.000,00 TL manevi tazminat talebine itiraz edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada; “davanın kısmen kabulüne, davacının sürekli iş görememezlik tazminatı talebinin reddine, 7.448,84-TL geçici iş görememezlik tazminatı ve 9.332,76-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 16.781,60-TL maddi tazminatın davalı … yönünden poliçe teminat limiti dahilinde dava tarihi olan 10/12/2013 tarihinden diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 26/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 1.000-TL tedavi giderine ilişkin maddi tazminatın kaza tarihi olan 26/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve … den müştereken ve müteselsilen tahsiline, Manevi tazminat yönünden dava konusuz kaldığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, ” karar verilmiştir. Bu karara davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Davacının geçici iş göremezlik ve bakıcı giderine ilişkin bir talebi bulunmamasına rağmen, taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde dava konusu olmayan tazminat kalemlerine ilişkin kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda davacı tarafından bakıcı ödemelerine ilişkin hiçbir makbuz ve evrak ibraz edilmemesine rağmen soyut ve farazi değerlendirmeler esas alınarak 6111 Sayılı Kanuna göre sigorta şirketi sorumluluğunda bulunmayan bakıcı gideri hesaplaması yapılması hukukun genel kaidelerine ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı aracın sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle tedavi gideri, sürekli iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 26/06/2013 tarihinde davalı … Şirketine zmms sigortası ile sigortalı diğer davalının sevk ve idaresindeki … plakalı sayılı aracın yaya olan davacıya çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince ATKdan alınan maluliyet raporuna göre kalıcı maluliyetin bulunmadığı, 9 ayda iyileşebileceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Davalı … vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; Mahkemece alınan kusur bilirkişi raporuna göre sürücü …’ün tam kusurlu, yaya olar davacının ise kusursuz olduğu; Aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul 7. Çocuk Mahkemesi 2013/640 Esas sayılı dosyasına sunulan trafik bilirkişi raporuna göre … plakalı … marka kamyonet sürücüsü …’ün 2918 sayılı KTK 51/1-b, 84/f maddesi kurallarını ihlal ettiğinden kazanın oluşunda asli derecede, yaya olan davacının ise kusursuz olduğu bildirilmiştir. Bu durumda Ceza mahkemesine sunulan kusur raporu ile kaza tespit tutanağının birbiri ile örtüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü, alınan kusur raporuna göre de davalının tam kusurlu olması nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince ayrıca keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmamış olmasında usule ve yasaya aykırılık bulunmadığından kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 6100 sayılı HMK`nun 194/1. maddesinde; “…taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar…” hükmüne; 31. maddesinde ise “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açısından belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Davanın doğru biçimde sonuçlandırılması için davanın ne olduğunun anlaşılması gerekir. Mahkemece, dilekçenin içeriğine göre davacının isteği belirlenip uyuşmazlık buna göre çözüme kavuşturulmalıdır. Kabule göre de; dava dilekçesi gerek açıklama kısmında gerekse sonuç kısmında bakıcı gideri istendiğine dair açıklama ve talep bulunmamaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiş, bakıcı gideri talebi olmamıştır. Aktüer bilirkişi raporunda bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik tazminatı da hesaplanmış ve ıslahta buna göre yapılmıştır. Mahkemece de ıslah ve aktüer raporundaki hesaplamaya göre tazminata hükmedilmiştir. Oysa dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. O halde Mahkemece yapılması gereken, öncelikle dosya kapsamına göre dava dilekçesinde maddi tazminatın geçici iş göremezlik olacağı parantez içinde ise sürekli iş göremezlik yazılı olmasına göre talepte açıklık bulunmadığından HMK’nın 31 ve 194.maddeleri gereğince davacı vekiline bu açıdan talebini açıklamak ve gerektiğinde düzeltmek konusunda süre verilmesi; Beyan ve talebe göre de taleple bağlı kalınarak dilekçede olmayan tazminat talepleri konusunda esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, dilekçe ile talep edilen tazminatlar hakkında ise dosya kapsamına göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekili istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/10/2020