Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/239 E. 2021/1537 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/239
KARAR NO: 2021/1537
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/10/2019
NUMARASI: 2017/216 Esas – 2019/848 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17.06.2016 günü, …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması sonucu, araçta yolcu olan müvekkilinin malul-sakat kaldığı trafik kazasının meydana geldiği, trafik tespit tutanağında … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu, … plakalı aracın, ZMMS sigortası davalı tarafından yapıldığı, müvekkilin elindeki rapor ve belgelerle maluliyet tazminatının alınması amacıyla davalıya başvurduğu, davalı yanıtı cevap vermediğini, HMK’nın 107. maddesine göre belirsiz alacak davası açarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile 3.200,00 TL maddi tazminatın (geçici ve daimi iş göremezlik) temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini 57.921,18 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın, müvekkili şirkette, … nolu poliçe ile ZMMS trafik sigortası ile sigortalı olduğu, teminatın, sakatlanma ve ölümlerde kişi başı 290.000,00 TL ile sınırlı olduğu, … plakalı araçın kusuru bulunmadığı, müvekkil şirkete kaza ve hasar ihbarında bulunulduğu, eksik evrak nedeniyle bu evrakların tamamlanması davacı taraftan talep edilmesine rağmen, evraklar tamamlanmadığı gibi davacı tarafından haskzı ve mesnetsiz olarak işbu davanın açıldığı, dolayısıyla temerrüde düşürülmediğini, faiz talebinin reddi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 43.276,56 TL sürekli, 14.642,62 TL geçici iş görememezlik olmak üzere toplam 57.921,18 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tazminattan belli ölçüde hakkaniyet indirimi uygulanması gerektiğini, aynı kazada yaralan diğer yolcu, davacının oğlu …’in açmış olduğu İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/149 Esas numaralı dosyasında verilen kararda, %20 oranında hatır taşıması indirimi uygulandığını, dosyanın kesinleştiğini, fakat yerel mahkemece Davacı … için hatır taşıması indirimi uygulanmadığını, davacının araç içinde kaza esnasında emniyet kemeri takılı olmadığından zararı arttırıcı etkisi tespit edilerek indirim yapılması gerektiğini, iyileşme sürecinde bakıcı gideri talep edildiğini, bakıcı gideri tedavi gideri olarak değerlendirildiğinden ve tedavi giderlerinin de SGK taafından ödenmesi gerektiğinden bu talebin reddi gerektiğini, davacı tarafın maluliyetine ilişkin raporun meslekte kazanma gücü kaybı ölçütlerine göre alındığını, fakat son yapılan değişikler ile birlikte özürlülük ölçütüne göre rapor alınması gerektiğini, davacı için 12 aylık geçici maluliyet verildiğini, öncelik bu durumun fahiş olduğunu, %14 maluliyeti bulunan bir kişinin 12 aylık geçici maluliyete ihtiyacı olmasının açıkça hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava yaralamalı trafik kazası nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından,17 06.2016 günü, …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması sonucu gerçekleşen trafik kazasında araçta yolcu olan davacının yaralandığı ve bu maluliyeti nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürmemiştir. Kaldı ki dava dilekçesi davalıya 16/03/2017 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen 07/04/2017 tarihinde verildiğinden süresinde değildir. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Davalı tarafın, süresinde hatır taşıması olduğuna dair iddiası ve savunması olmadığına göre İlk Derece Mahkemesince hatır indirimi yapılmamış olmasında bir isabetsizlik yoktur. Somut olayda, kazaya ilişkin tutulan trafik kazası tespit tutanağında davacının emniyet kemeri takmadığına ilişkin bir saptama bulunmadığı gibi aksinin davalı tarafça da ispat edilememiş olması nedeniyle müterafik kusura yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Dava dilekçesinde açıkça bakıcı gideri talep edilmemiştir. HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, bakıcı gideri bakımından usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığına göre mahkemece bakıcı giderine ilişkin hüküm kurulmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Mahkemece SGK’ya yazı yazılarak davacıya tazminata konu kaza nedeni ile rücuya tabi gelir bağlanıp bağlanmadığı sorulduğu ancak davacının TC kimlik numarası yazılmadığı için cevap verilemediği anlaşıldığı halde eksik husus giderilerek yeniden yazı yazılmaması eksik incelemeye dayalı olmuştur. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişiye ait tedavi evrakları ve muayenesi sonucu tespit edilen tıbbi bulguları dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri esas alınarak yapılması gerekmektedir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut olayda, mahkeme tarafından hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen maluliyet raporunun kaza tarihine göre uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediği anlaşıldığına göre davalı vekilinin istinaf itirazı yerindedir. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK’dan ya da başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması; Tespit edilecek maluliyet oranına göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/09/2021