Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/230 E. 2022/531 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/230
KARAR NO: 2022/531
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2017/87 Esas – 2019/1003 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 21/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davalı … Sigorta şirketi tarafından Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bulunan … plakalı araç … sevk ve idaresindeyken 23.06.2016 tarihinde Adıyaman İstikametinden Malatya istikametine gitmekte olan Malatya Doğanşehir ilçesi mevkiinde dikkatsizliği ve tedbirsizliği neticesinde tek taraflı yaramalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazadan müvekkilinin yaralanmış ve müvekkilinin vücudunda kalıcı şekilde sakatlanmalar meydana geldiğini, müvekkilinin kazada yolcu olduğunu ve herhangi bir kusuru bulunmadığını, davaya konu olaya sebebiyet veren araç, davalı sigorta şirketince Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası kapsamında sigortalı olduğunu, davalı … Sigorta tarafından müvekkiline 43.000,00 TL’lik ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin müvekkilinin zararını karşılamadığını beyan etmiş, sonuç olarak; fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, müvekkili … için 1.000,00-TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 27.10.2015-2016 vadeli … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili şirket tarafından, 29.12.2016 tarihinde 43.014 TL davacı vekilinin hesabına ödendiğini, ödeme davacı tarafından kabul edildiğinden çekişmesiz olduğunu, ödeme sonucu müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğinden haksız davanın reddi gerektiğini, dosyada kusur ve maluliyet raporu alınarak aktüer tarafından hesaplama yapılmasını beyan etmiş, sonuç olarak haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kısmen Kabulü ile 15.360,00 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sürücü …’ın ifadesinde ” Ben kendime ait … plakalı … marka … model aracım ile Malatya İlinde çalıştırmak üzere kendi köyümden aldığım yolcular ile birlikte Adıyaman İli Besni İlçesi … Köyünden 23/06/2016 tarihinde sabah saat 04:00 sıralarında yola çıktık.” beyanı ile de aracın ticari araç olduğu ve yolculuğun hatır değil ticari amaçla olduğunun anlaşıldığını, yine mevcut araç bilgisinde aracın ticari olduğu ve yolcu nakli amaçlı kullanıldığını, soy ismin aynı olması nedeniyle ticari ulaşım yerine hatır taşımacılığına uygulamasının hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 23.06.2016 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı minibüs ile Adıyaman istikametinden Malatya yönüne doğru seyir halinde iken, kaza mahalline geldiği esnada, sevk ve idare hatası sebebi ile direksiyon hakimiyetini kaybederek sağ taraftan yol dışı kalması sonucu araç içerisinde yolcu konumunda bulunan davacı …’ın yaralanması ile neticelenen dava konusu kazanın meydana geldiği, davacının maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda TBK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenecek indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca Hakim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Somut olayda dava dışı sürücü …’ın aracına aldığı içinde akrabalarının ve kendi çocuğunun da olduğu toplam 25 kişiden oluşan … köyünden mevsimlik işçiler ile kayısı toplamak için Malatya’ya gitmek üzere yola çıktıkları C.savcılığı soruşturma evrakındaki ifadelerden anlaşılmaktadır. Taşımanın her iki tarafın da menfaatine olduğu anlaşıldığından hatır indiriminin uygulanmaması gerekirken ilk derece mahkemesince hatır indirimi yapılarak karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Sonuç olarak HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat tutarından hatır indirimi yapılmaksızın davacının ıslahı da gözetilerek 32.239,00 TL maddi tazminat üzerinden davanın kabulüne dair aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1- Davanın ıslah edilmiş hali ile Kabulü ile 32.239,00 TL’nin dava tarihi olan 26/01/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 2- Alınması gereken 2.202,24 TL karar harcından peşin ve ıslahla alınan 781,40 TL’nin düşümü ile kalan 1.420,84 TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 817,40 TL peşin, başvuru ve ıslah harcından oluşan toplam harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4 -Davacı tarafından yapılan 1.369,79 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5- Davacı taraf kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6- Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 43,5 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/03/2022