Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2210 E. 2022/2293 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2210
KARAR NO: 2022/2293
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 18/06/2020
NUMARASI: 2017/385 Esas – 2020/352 Karar
DAVA: Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili sigorta şirketinin 11.12.2016 tarihinde meydana gelen kaza sonrasında hasar dosyasının açıldığını ve … Ltd. Şti.’ne 6.486,58 TL ve yine aynı kaza nedeni ile 20.01.2017 tarihinde … A.Ş.’ye 2.404,60 TL tutarında hasar ödemesi yapıldığını, müvekkili sigorta şirketinin 07.02.2017 tarihinde davalı yana başvuruda bulunduğunu ancak müvekkili sigorta şirketinin yapmış olduğu müracaata red cevabı verildiğini, müvekkili sigorta şirketi uhdesinde düzenlenmiş bulunan … genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalısına 10/746176 hasar dosyası ile 8.891,18-TL tutarında ödeme yapıldığını, müvekkili sigorta şirketinin sigortalısına yapmış olduğu ödeme nedeni ile Türk Ticaret Kanunu gereğince halef olduğunu, açıklanan nedenlerle 8.891,00 TL rücu tazminatın 07.02.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirket ile sigortalı arasında Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Sözleşmesi akdedildiğini ve söz konusu sigorta teminatları kapsamında … plakalı aracın sigorta himayesine alındığını, bu sözleşme ile … plakalı … Kamyon’un işletilmesinden dolayı meydana gelebilecek 3. kişilerin zararlarının müvekkili … Sigorta A.Ş tarafından sigorta himayesi altına alındığını, 11.12.2016 tarihinde, … idaresindeki … plakalı araç ile … idaresindeki … plakalı aracın çarpışması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bunun üzerine … plaka sayılı aracın kasko sigortacısı davacı sigorta şirketine meydana gelen hasar dolayısıyla zararı tazmin etmesinin ardından müvekkili şirkete hasar başvurusunda bulunduğunu ancak dava konusu somut olayda maddi hasarlı trafik kazasına sebep olan araçların işletenlerinin aynı olduğu bu nedenle dava konusu hasarın 3. kişilerin maddi ve bedeni hasarlarını teminat altına alan Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinin teminatı kapsamında yer almadığını, müvekkili şirketin sorumluluğu olmadığını davanın usulden reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme yargılama aşamasında bilirkişi raporu alarak taraflara tebliğe çıkarttığını, rapora karşı tarafların beyanda bulunduğunu, HMK gereğince teknik konu da alınmış bulunan bilirkişi raporunun hükme dayanak edilmemesinin gerekçesinin yazılı olmadığını, bu hususa uyulmamış olunmasının da bir istinaf bozma nedeni olduğunu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E. 2014/10510 K. 2014/9771 sayılı kararlarında da görüleceği üzere sayın mahkemede açmış olduğumuz davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmiş olunması da bir istinaf bozma nedeni olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472/1 maddesi uyarınca, alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davaya konu kazanın davacı sigorta şirketine kasko sigortalı olan … plakalı araç ile davalı sigorta şirketine ZMMS sigortalı olan … plakalı araç arasında meydana geldiği, kazaya karışan iki aracında işletenin dava dışı … Tic. Ltd. Şti. olduğu görülmektedir. 2918 sayılı KTK’nın 85/1. maddesi hükmü ve gerekse Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 1. maddesi hükmünde, ölüm veya cismani zararlar yanında bir şeyin zarara uğraması halinin teminat kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Buna göre, ZMSS amacı, trafik kazaları sonucu 3. kişilere verilecek zararların güvence altına alınmasıdır. Konuya ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.2.2014 tarih, 2013/19033 E. ve 2014/2430 K. sayılı kararında ” Aynı işletenin araçlarından biri davacıya kaskolu, bir diğeri de davalı sigorta şirketine trafik sigortalıdır. Davacının asıl zarar gören durumundaki sigortalısının, 3. kişi olarak başka bir aracı zarar görmüş olup, bu zararı, davalı sigorta şirketi, aynı işletenin diğer bir aracının ZMSS poliçesi nedeniyle üstlenmiştir. BK.’nın 116. maddesindeki alacaklılık ve borçluluk sıfatı şeklen dava dışı sigorta ettiren şirket üzerinde toplanmış ise de; özünde bu şirket bir araç yönünden zarar gören, diğer bir araç yönünden zarar veren durumunda olup, aynı araç ve menfaat üzerinde bu sıfatlar birleşmemiştir. ZMSS Genel Şartları’nın A.3.b maddesinde, istemi teminat dışı olarak kabul edilen işleten, trafik sigortacısının işleteni olan sigorta ettiren olup, somut olayda olduğu gibi davacı kasko şirketinin selefi olan işleten değildir.Davacının selefi olan işleten, başka bir aracın ve menfaatin sahibi olup, davalı sigorta, başka bir aracın hukuki sorumluluğunu üstlenmiştir. Aksinin kabulü halinde bir şirketin bir aracını kasko poliçesi ile sigorta eden kasko şirketinin, bu araca yine aynı şirketin bir başka aracının hasar vermesi durumunda, halefiyet hakkının doğmadığının kabulü gerekir ki bu husus doğru değildir. Bu tarz meydana gelen kazaların rücu hakkının engellenmesi için kasten yaratıldığı iddialarının önüne geçilebilmesi için de davacının halefiyet hakkının doğduğunun kabulünün yasaya uygun olmasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine…” karar verilmiştir. Somut olayda aynı işletenin araçlarından biri davacıya kaskolu, bir diğeri de davalı sigorta şirketine trafik sigortalıdır. Her iki aracın sigorta şirketleri farklıdır.İşletenleri aynı olsa da gerek zarar gören gerekse zarar veren araçların farklı olmasının yanı sıra, zarar gören aracın kasko sigortacısının … Sigorta A.Ş., zarar veren aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısının … Sigorta A.Ş. olması, her iki sigorta şirketinin farklı tüzel kişiliklere, kuruluş ana sözleşmelerine, bütçe ve ana sermayelere sahip olmaları karşısında 6098 sayılı TBK’nın 135. maddesindeki alacaklı ve borçlu sıfatının aynı kişide ve aynı mal varlığında birleşmesinin gerçekleştiğinden bahsedilemeyecektir. Yine zarar gören araç ile kusurlu araç farklı olduğundan aynı araç için uygulanması gereken KTK’nın 92. ve ZMSS Genel Şartlarının A.3.b. maddesinde, “işleten tarafından ileri sürülecek tazminat taleplerinin” teminat kapsamı dışında kalacağına ilişkin hükümde uygulanamayacaktır. Bu durumda Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/12/2022