Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2208 E. 2022/2389 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2208
KARAR NO: 2022/2389
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 06/10/2020
NUMARASI: 2018/287 Esas – 2020/491 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;17/01/2018 tarihinde davalı … Yapı A.Ş.’nin maliki olduğu ve diğer davalı …’nin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın müvekkili …’a çarpması sonucu müvekkilinin yaralanmasına sebebiyet verdiğini, öğrenci spor lisansında da görüleceği üzere müvekkilinin Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı milli hokey oyuncusu olduğunu, söz konusu kaza meydana gelmeseydi Türkiye Hokey Şampiyonasına katılacağını, bu olay neticesinde spor hayatının bittiğini, maddi ve manevi tazminata hükmedilirken bu hususun dikkate alınmasını istediklerini, ayrıca müvekkilinin şahsi spor dosyasının getirtilerek bir hokey sporcusunun ortalama elde edebileceği gelirin belirlenmesini istediklerini belirterek uğranılan maddi zararın telafisi için şimdilik 1.000,00 TL belirsiz geçici ve sürekli iş göremezlik maddi tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kaza sonrasında eski sağlığına kavuşamayan günlük işlerini başkasının yardımıyla gören, olay nedeniyle spor hayatı sonlanan müvekkilinin duyduğu elem ve kederden ötürü 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi hariç diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sorumluluğunun poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderlerinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacının sakatlıktan dolayı bir sosyal kurumdan tazminat alıp almadığının tespit edilmesi gerektiğini, kusur durumunun tespiti için dosyada Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gerektiğini, kaza esnasında davacının müterafık kusuru ve hatır taşıması hususunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazanın meydana gelmesine davacının sebebiyet verdiğini, kazada davacının tamamen kusurlu olduğunu, davacının kırmızı ışık ihlali yaptığını, bisiklet kullanma kurallarına riayet etmediğini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, kaza sonucu davacıda kalıcı bir hasar oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı yanın maddi tazminat taleplerinin reddine, Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … San.Tİc.AŞ.’den müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, hükmedilen tutara 17/01/2018 kaza tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazla talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı … San. ve Tic. A.Ş istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Maluliyet raporunun “çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranları tespit işlemleri yönetmeliği” hükümlerine göre alınması gerektiğini, dosya kapsamında alınan maluliyet raporunun, Özürlülük Ölçütü ve Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiğinden, dosyanın ATK’ya tevdii ile müvekkilin maluliyetinin Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre tespit edilmesi gerektiğini, sonrasında tazminat hesaplamasının Yargıtay uygulamasına göre göre yapılması gerektiğini, hesap raporunda müvekkilinin zararının pmf yaşam tablosu baz alınarak bakiye ömür tespit edilmesi gerektiğini ve %10 artırma ve iskonto tekniği kullanılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … San. ve Tic. A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hukuk Mahkemesinde, tazminat hesabına esas olacak kusur incelemesi yapılmadan, dava konusu kazanın oluşuna dair tespit ve talepleri dikkate alınmadan davalı …’un tamamen kusurlu olduğunu kabul ederek aleyhe hüküm kurulmasını kabul etmediklerini, kusur bilirkişisi incelemesi yapılmaksızın, hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, kazanın meydana gelmesine davacının sebebiyet verdiğini, kusurun davacıya ait olduğunu, ışık ihlalini davacının yaptığını, kendisine kırmızı ışık yandığı halde karşıdan karşıya geçmeye çalışan bisiklet sürücüsünün çarpması sonucu meydana gelen kazada, davacının tamamen kusurlu olduğunu, davacının bisiklet kullanma kurallarına riayet etmediğini, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacının bedeni ve cismani bir zararı olmadığını, hiç bir maluliyeti bulunmadığını, manevi tazminatın sebepsiz zenginleşmeye sebep olmaması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’ununda ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde 29/08/2016 kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine ATK 2. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 08/07/2020 tarihli maluliyet raporunun hükme esas alınmış olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK”nın 114/1-f maddesine göre; vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamesinin bulunması dava şartlarındandır. Dava dilekçesiyle, davacı … adına … tarafından velayeten düzenlenen vekaletname ile davanın açıldığı; yargılamanın devamı sırasında davacı …’un (15/10/2018 tarihi itibariyle ) davacı 18 yaşını doldurarak reşit olmuştur. Dosya kapsamında davacı vekili tarafından davacı adına düzenlenmiş vekaletname sunulmadığı görülmektedir. Mahkemece reşit olan davacı yönünden davacı vekiline vekilliğinin devam edip etmediğini, devam ediyorsa usulüne göre düzenlenmiş vekaletname sunmak üzere süre verilmesi konusunda gerekli usuli işlemler yapılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır. Dosya kapsamından, 17/01/2018 tarihinde davalıAhmet’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın bisikletli davacıya çarpması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı, Anadolu 18 Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/201 esas sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda ise davalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun belirtildiği, yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, eldeki davada kusur raporu alınmaksızın ceza yargılaması aşamasında alınan kusur raporu ile yetinilerek karar verildiği anlaşılmıştır. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, kaza tarihi, davacının uğradığı zararın kapsamı, bedensel zararlarda yaralanmanın mahiyeti, maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, iyileşme süresi, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince, hukuk hakimi ceza hakiminin tespit ettiği kusurla bağlı değil ise de Ceza Mahkemesince tespit edilen fiilin hukuka aykırılığı ve illiyet bağını saptayan maddi vakalar yönünden Ceza Mahkemesi kararı ile bağlıdır. Somut uyuşmazlıkta; İlk Derece Mahkemesince ceza dosyasında alınan rapor ile yetinilerek, tarafların kusur oranlarını belirleyen kusur raporu alınmadan manevi tazminat belirlenerek eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmamıştır. O halde Mahkemece yapılması gereken; TBK’nın 53. maddesi hükmü de gözetilerek meydana gelen trafik kazasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi için ATK yada Üniversitelerin Trafik Kürsüsünden kusur raporu alınarak tarafların mali ve sosyal durumları ile yukarıda açıklanan ilkeler birlikte değerlendirilerek manevi tazminata hükmedilmesidir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b maddesi gereğince Reddine, davalı … San. ve Tic. A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b maddesi gereğince REDDİNE,
B-Davalı … San. ve Tic. A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … San. ve Tic. A.Ş tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-Davacı yönünden Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 7-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/12/2022