Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2206 E. 2022/2292 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2206
KARAR NO: 2022/2292
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/09/2020
NUMARASI: 2015/1174 Esas – 2020/408 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.07.2015 tarihinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın yaya olan müvekkiline çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, kaza sonrası faili meçhul araç kaza mahallinden kaçtığı için Trafik Kazası Tespit Tutanağının tutulamadığı, kazaya ilişkin, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/23710 Hz sayılı dosyası ile soruşturma açıldığı, davalı …ndan HMK. 107/1-2 maddesine göre 1.000,00 TL malullük-sakatlık geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile talebini toplam 56.810,38 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatı gerektiği, …nın sorumluluğunun plakası tespit edilemeyen aracın kusuru oranında sınırlı olduğu, ayrıca dosya kapsamında gerçekleştiği iddia olunan kazaya ilişkin ispata yarar hiçbir belge bulunmadığı, geçici iş göremezlik tazminatının talep edilemeyeceği, müvekkil kurumun sorumluluğunun … Yönetmeliği uyarınca yalnızca bedensel zararları kapsadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 2.621,33 TL geçici, 54.189,05 TL sürekli iş görememezlik tazminatı olmak üzere toplam 56.810,38 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tarihi 27.07.2015 olduğundan, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren trafik sigortası genel şartlarının işbu davada uygulanması gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatlanamadığını, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına ATK’dan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış sağlık raporu alınması gerektiğini, 15/04/2019 tarihli maluliyet raporunun rapor tarihinde yürürlükte olan mevzuata uygun olmadığından hükme esas alınamayacağını, ayrıca başvurucunun sunmuş olduğu raporun, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesine uygun olmadığını, müvekkili kurumun geçici işgöremezlik tazminatından sorumluluğunun bulunmadığını, yeni genel şartların yürürlüğe girmesi sonrası gerçekleşen kazalarda geçici işgöremezlik zararından SGK’nın sorumlu olduğunu ve teminat dışı haller arasında sayıldığını, tazminat hesaplaması yapan aktüerin, davacının işlemiş dönem tazminatını yanlış hesapladığını, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 27/07/2015 tarihinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın davacıya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanması nedeniyle maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. …’nın sorumluluğu kusur sorumluluğu olup plakası tespit edilemeyen aracın kusuruna ilişkin dosya kapsamı incelendiğinde, olay yerine ilişkin güvenlik kamerası kaydı olmadığı, polis memurlarınca tutulan tutanaktan anlaşılmakla birlikte, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/23710 Soruşturma sayılı daimi arama kararı verildiği davacı hakkında alınan maluliyet raporunda kaza ile yaralanma arasında illiyet bağı kurulduğu, söz konusu yaralanmanın plakası belirlenemeyen aracın davacının kullandığı motosiklete çarpması sonucu meydana geldiğinin kabulünde dosya kapsamına göre isabetsizlik bulunmamaktadır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve tedavi gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları).6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.Dosya kapsamından hükme esas alınan hesap ve maluliyet raporunun istinaf talep eden davalı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunmamıştır. Bu durumda maluliyet oranı, tazminat hesabı ve diğer taleplerin değerlendirmesi bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.880,72 TL harçtan peşin alınan 970,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.910,52 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.21/12/2022