Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2178 E. 2022/1316 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2178
KARAR NO: 2022/1316
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/09/2020
NUMARASI: 2016/907 Esas – 2020/542 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 19/07/2014 tarihinde plakası tespit edilemeyen aracın müteveffa …’e çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucunda …’in vefat ettiğini, geride bıraktığı imam nikahlı eşi olan davacı … ile ortak çocukları …’nın destekten yoksun kaldığını, kusurlu olan araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu ve muris’in kusurunun bulunmadığını beyanla fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere her iki davacı yönünden şimdilik 1.000’er TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 500,00 TL cenaze giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte güvence hesabından tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, öncelikli olarak davacı tarafın plakası meçhul araç tarafından müteveffaya kusurlu olarak çarparak kaçtığını ispat etmesi gerektiğini, öte yandan imam nikahlı eşin aile ve destek kapsamında bulunmadığından tazminat isteyemeyeceğini, diğer yandan alacaklı ve borçlu sıfatlarının davacılarda birleştiğini, cenaze ve def’in masraflarının belgelendirilmemesi nedeniyle talep edilemeyeceğini, ayrıca gerçek zararın da ispata muhtaç olduğunu, olası SGK ödemelerinin de tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın Kabulü ile; Davacı … yönünden 74.729,33 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı … için 34.325,99 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi 06/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, Def’in ve cenaze gideri 1.200,00 TL’nin de temerrüt tarihi 06/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı … müteveffanın resmi eşi olmadığından talep hakkı bulunmayan davacı lehine destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılmasının hatalı olduğunu, sadece tanık ifadelerine dayanılarak davacı ile aralarında fiili birliktelik olmamasına rağmen destekten yoksun kalma tazminatı hükmedilemeyeceğini, müvekkil kurumun cenaze ve defin giderlerinden sorumlu olmadığını, davacı … için ödeme yapılmak üzere 02/09/2016 tarihinde hesaplama yapılarak ödeme çıkartıldığını ancak karşı tarafın kötü niyetli olduğundan ödemeyi kabul etmediğini, davacı …’nın kaza tarihinde 1 aylık bebek olduğundan yetiştirme giderinin destekten yoksun kalma tazminatından tenzil edilmesi gerektiğini, plakası tespit edilemeyen aracın varlığının karşı tarafça ispatı gerektiğini, bilirkişi raporu ve kaza tespit tutanağındaki kusur oranları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, dava dışı müteveffanın yakınlarına yapılan 53.872,00 TL’lik ödemenin rapor tarihi itibariyle güncellenerek müvekkili kurumun teminat limitinden tenzil edilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu beyan ederek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 19/07/2014 tarihinde plakası tespit edilemeyen aracın destek …’e çarpması ile meydana gelen trafik kazasında …’in vefat ettiği, bu vefat nedeni davacıların maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; Mahkemece kusura bilirkişi raporu ile kaza tespit tutanağının birbiri ile uyumlu oldukları, kaza tespit tutanağı içeriğinde plakası tespit edilmeyen aracın desteğe çarptığının belirtilmiş olmasına, kusura ilişkin bilirkişi raporunun gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olmasına göre kusura yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 53. maddesinde cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar. Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği davalı taraf, davacıların meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarının tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir. Mahkemece cenazenin defnedilmesi için yapılması zorunlu masraflardan davalı tarafın sorumlu tutulabileceği, taziyeye ilişkin giderlerden sorumlu tutulamayacağına ilişkin Yargıtayın yerleşik uygulaması göz önünde bulundurularak karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/16495 Esas 2021/5547 Karar sayılı kararı). Davacı …’in destek …’in boşanmış olduğu eşi olduğu, desteğin kaza tarihinde dava dışı … ile 05/06/2012 yılından beri resmi nikahlı evli olduğu, resmi nikahlı eşin davalı …ndan destekten yoksun kalma tazminat ödemesi aldığı gözetildiğinde davacı … yönünden müteveffa …’in desteklik durumunun sona erdiği gözetilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. Aynı şekilde mahkemenin hükme esas aldığı aktüerya bilirkişi raporunda destek payları hesaplanırken davacı …’in dahil edilerek iki eş olarak hesaplama yapılması doğru olmamıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından diğer hak sahiplerine yapılan ödemeler ve bakiye limitin değerlendirilmiş olduğu görülmektedir. Yine davacı küçük Hayat yönünden hükmedilen destekten yoksun kalma tazminatını kapsamının küçüğün yetiştirme dönemine ilişkin yoksun kalacağı giderleri kapsadığı nedenle yetiştirme giderinin düşülmesi mümkün değildir. O halde mahkemece yapılması gereken destek pay hesabına ilişkin hatalı hesaplamanın düzeltilmesi için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek tüm dosya kapsamına göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/06/2022