Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2164 E. 2022/2438 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2164
KARAR NO: 2022/2438
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/10/2019
NUMARASI: 2015/499 Esas – 2019/877 Karar
DAVA: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
KARAR TARİHİ: 30/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacının, davalı borçlu …’tan alacağı sebebiyle 04.11.2011 tarihinde İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/100 ve 101 D.İş sayılı dosyaları ile ihtiyati haciz kararı alındığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve … E. Sayılı icra dosyaları ile kararların infaz edildiğini, başlatılan icra takiplerinin kesinleştiğini, borçlunun adreslerinde 02.12.2011 ve 15.11.2011 tarihinde tatbik edilmiş olan hacizlerde borçluya ait haczi kabil menkul mala rastlanmadığını, davacının alacağının tahsili amacıyla icra dosyalarından borçluya ait gayrimenkullerin haczi için Bakırköy Tapu Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere gönderildiğini, gönderilen müzekkere cevabında borçlunun kendi adına kayıtlı, İstanbul Bakırköy … Mah., … ada, … parsel sayılı tarla niteliğindeki kat irtifaklı taşınmazda bodrum kat, … nolu dükkanın tamamını 07.10.2011 tarihinde 255.000 TL bedelle davalı … Yat. Ltd.Şti’ne sattığının bildirildiğini, borçlu adresinde düzenlenen haciz zabıtlarının muvakkat aciz vesikası hükmünde olduğunu, dava konusu satışın iptale tabi olduğunu, satışın alacaklıları zarara uğratmak amacıyla yapılmış olduğunu, taşınmazın rayiç bedelin altında satıldığını belirterek yapılan tasarrufun İİK’nın 277 vd. maddelerince iptali ile iptale konu taşınmaz üzerine cebri icra yapabilme yetkisinin tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Ltd Şti vekili cevap dilekçesi ile; borçlunun aciz halinde olmadığını, tasarrufun iptali talep edilen taşınmazın ipotekle yükümlü olarak satın alındığını, davacı alacağın ipotek ve rehinler ile teminat altında olduğunu, zarar verme kastının varlığının ispatının davacıya ait olduğunu, …’in … A.Ş.’ye halen borcunun bulunduğunu, davacının elinde geçerli muvakkat ya da kati aciz vesikası bulunmadığını, borçlular adına kayıtlı başkaca menkul, gayrimenkul, hak/alacak bulunduğunu ve davacı banka tarafından haciz işlemi uygulandığını, davacı bankanın 1. sırada hacizlerinin olduğunu, davacıya ait miras mallarının bulunduğu icra dosyasında bu mallar için işlem yapıldığını, bu nedenle salt haczi kabil menkul mal bulunmadığına yönelik tutanağın borçluların aciz halinde olduğunun göstergesi olmadığından geçici aciz vesikası olarak değerlendirilemeyeceğini, tasarrufun iptal edilebilmesi için tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesinin için alacağın kati aciz vesikasına bağlanması gerektiğini, haciz tutanağının aciz vesikası hükmünde olduğunu ancak bunun yasal sonuçlar doğurabilmesi için borçlunun malvarlığına ilişkin yapılan araştırmadan olumlu sonuç alınamaması ve haciz yapılan yerdeki adresi ile bağını koparmamış olması gerektiğini, borçlu haciz yapılan adresten ayrılmış ise haciz yapılan yerde bulunamadığı için haczi kabil mala rastlanmamasına ilişkin tutanağın şekli olduğunu, yasanın aradığı anlamda kesin aciz vesikası olmadığını, davacı bankanın iki ayrı şubesinden kullandırılan toplam 462.000 TL kredi borcunun banka tarafından tahsil edildiğini, davalının icra dosyalarına borcunun kalmadığını, davacının kötüniyetli olarak alacağını tahsil etmemiş gibi davrandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tasarrufun iptali davasının kabulü ile, İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, … mahallesi, … ada, … sayılı parselde” bulunan kat irtifaklı taşınmazın bodrum kat … numaralı dükkanın 07/10/2011 tarihinde, borçlu … tarafından, davalı … Limited Şirketi’ne satışına ilişkin işlem, alacağın tahsilini engelleme amaçlı olup geçersiz olduğundan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında borçlu olan davalı …’un borçlusu olduğu alacağın tahsili için cebri icra yapabilme yetkisi tanınmak suretiyle iptaline” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Yat. Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Yat. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava şartı olan iptali istenen tasarrufların borcun doğumundan sonra olması şartının gerçekleşmediğini, davacı bankanın borçlunun diğer malları ile ilgili işlem yapmaksızın tasarrufun iptaline konu mal ile ilgili davayı açtığını, borçlunun borcunu karşılayacak malvarlığı mevcut olmasına rağmen davacı tarafın alacağın tahsili işlemlerini tamamlamadığını, mahkemece bilirkişi raporlarına yapılan itirazların dikkate alınmadığını, somut deliller bulunmamasına rağmen hatalı hüküm kurulduğunu, tasarrufun iptaline konu edilen taşınmazın ipotekle yükümlü olarak satın alındığını ve alacaklıları zarara uğratma kastı ile hareket edilmemesine ve müvekkili olan şirket ile davalı borçlu orasında her hangi bir organik bağ bulunmamasın rağmen satışın kötüniyetle yapıldığı hususu kapsamında hüküm kurulduğunu, dayanak icra dosyalarının zamanaşımı nedeniyle talikine dair davaların beklenmesi talebinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İİK’nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK’nın 277 maddesi) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK’nın 278., 279. ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde davacı alacaklı tarafından davalı borçlu … ve dava dışı borçlular … Ltd. Şti. ile … aleyhine 22/07/2008 tanzim, 27 /10 /2011 vade tarihli, 250.000,00 TL bedelli bonoya dayanılarak toplam 181.057,81 TL alacak için kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı, ödeme emri tebliğ edilerek takibin kesinleştiği görülmüştür. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/1555 Esas 2018/6942 Karar sayılı kararında “…aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay’ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağının olduğu …” belirtilmiştir. Bu açıklama çerçevesinde; Borçlu adresinde 02/11/2011 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı dosyasından yapılan hacizde hacze kabil mal bulunamadığının tutanağa yazıldığı, 15/11/2011 tarihinde Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … Tal. sayılı dosyasından borçlular … Ltd.Şti, … olarak belirtilmek suretiyle yapılan hacizde …tanınmadığı belirtilerek hacze kabil mal bulunmadığına ilişkin tutanak düzenlendiği, görülmekle birden fazla adreste yapılan haciz sırasında tutulan tutanakların dava açmak için yeterli olan İİK’nın 105. maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda dava konusu; İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel, … kat., … nolu bağımsız bölüm (dükkan) sayılı taşınmazın üzerinde … Bankası A.Ş lehine 350.000,00 TL bedelli 1. derecede ipotek bulunduğu hali ile taşınmazın davalı-borçlu … adına kayıtlıyken 07/10/2011 tarihinde, 255.000,00 TL bedel karşılığı davalı … Yat. Ltd. Şti.’ye satıldığı, bilirkişi raporunda taşınmaz için devir tarihi itibariyle 175.000,00 TL piyasa rayiç değeri belirlendiği, ipoteğin 27/10/2011 tarihinde fek edildiği görülmüştür. Somut uyuşmazlıkta, dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, alacağın 22/07/2008 tanzim tarihli bonoya dayandığı, alacağın gerçek olduğu ve takibin kesinleştiği, tasarrufun bu tarihten sonra 07/10/2011 tarihinde yapıldığı, takip dosyasında bulunan haciz tutanaklarının İİK’nun 105. madde kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu ve davanın 5 yıllık sürede açıldığı anlaşılmaktadır. Tapuda gösterilen satış bedeli ile bilirkişinin belirlediği rayiç bedel arasında misli fark bulunmadığı anlaşıldığından İİK’nın 278/3-2 maddesinin uygulanmayacaktır. İİK 280. madde açısından yapılan değerlendirmeye göre; Dava konusu taşınmazın tedavüllü tapu kaydının incelenmesinde dava dışı … A.Ş adına kayıtlı iken cebri satış yolu ile 09/08/2007 tarihinde davalı … Yat. Ltd. Şti. adına tescil edildiği, 06/05/2008 tarihinde satış yolu ile dosya borçlusu davalı … adına tescil edildiği ve borçlu tarafından da 07/11/2011 tarihinde tekrar … Ltd. Şti. adına satış nedeni ile tescil olduğu görülmüştür. Davalı devir alan … Yat. Ltd. Şti. ortağı …’ın ortağı olduğu dava dışı … San. A.Ş. şirketi ile davalı borçlunun ortağı olduğu dava dışı … Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşme ile ticari ilişki içinde bulundukları dosyada bulunan sözleşme başlıklı belgeden de anlaşılmaktadır. Ayrıca davalılar aynı iş kolunda çalışmakta olup birbirlerinin ekonomik durumu ile alacak borç ilişkilerini bilebilecek konumdadır. Tüm bu nedenlerle davalı devralan … Yat. Ltd. Şti.”nin borçlunun mali durumu ve ızrar kastını bilebilecek durumda olduğu ve aksinin ispat edilememiş olduğu, yapılan tasarrufun İİK’nın 280. maddesi gereğince iptaline karar verilmesi gerektiği nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı … Yat. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Yat.Ltd.Şti. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 17.419,05 TL harçtan peşin alınan (54,40 TL+4.300,36 TL)=4.354,86 harcın mahsubu ile bakiye 13.064,19 TL harcın davalı … Ltd. Şti.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2022