Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2124 E. 2022/392 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2124
KARAR NO: 2022/392
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2014/1403 Esas – 2020/291 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 28/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09/11/2013 tarihinde müvekkil … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile plakası ve sürücüsü belli olmayan başka bir aracın karıştığı kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru olmayan araçta sürücü olarak bulunan müvekkilin yaralandığını, söz konusu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü olan müvekkilinin kusurlu olmayıp diğer araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğunu, davalının da bu sebeple sorumluluğunun söz konusu olduğunu, şimdilik müvekkil … için 1.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının talebi net olmadığından dava dilekçesinin iptali gerektiğini, resmi kaza tespit tutanağı hilafına salt tek taraflı beyanla müvekkili kurumun sorumluluğunun söz konusu olamayacağını, dava konusu trafik kazasında davacının bizzat ve asli kusurlu olduğundan davanın reddini talep ettiğini, maddi vakıanın kesin delillerle somut şekilde ortaya konulması ve bunu davacının ispatlaması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla maluliyet oranının ispatlanması gerektiğini, davacıya bu kaza sonucu SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, yeni yasa kapsamında müvekkil kurumun sorumluluğunun sona erdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davanın kabulü ile 31.603,04 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının 12/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı yandan tahsili ile davacı tarafa verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yargılama sırasında yalnızca davacının beyanlarına dayanarak kusur raporu alınmış olmasının taraflarınca kabul edilemez olduğunu, kaza tespit tutanağında kusur dağılımı yapılmış olup davacının %100 kusurlu olduğunu, SGK tarafından bağlanan gelirin sebepsiz zenginleşmeye sebep olduğunu, mahkemece alınan raporun düzenlenen yönetmeliğe uygun olmadığı sürekli ibaresinin bulunmadığını, müvekkil kurumun yalnızca sürekli sakatlık sebebiyle doğacak tazminattan sorumlu olup raporda oranın sürekli olup olmadığının belirtilmediğini sürekli sakatlık mevcut olmaması sebebiyle hükme esas alınmaması gerektiğini, davacının şikayet hakkını kullanmadığını, temerrüt tarihinin hatalı tespit edildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yatırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliği’nin 9. maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için …’na başvurulabileceği öngörülmüştür. Aynı mahiyetteki düzenleme, … Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesinde de yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle …’na husumet yöneltilebilmesi için bedensel zarara yol açan aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu sigortasının yapılmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamından 09.11.2013 günü saat 20:30 sıralarında sürücü …’ün idaresindeki … plakalı kamyon (transmikser) ile Kemerburgaz D.20 bağlantı yolundan Edirne-Ankara istikametine doğru seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde, direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ve orta refüjü aşarak karşı yön bölümünde devrilmesi sonucu davaya konu yaralanmalı olayın meydana geldiği, davacının olayın meydana gelme nedeni olarak olay mahalline geldiğinde, önünde aynı istikamette seyretmekte olan ve Göktürk sapağına yönelip ardından fikir değiştirerek önüne yönelen olarak belirttiği plakası belirsiz otomobil etkisiyle manevra yaptığında direksiyon hakimiyetini kaybetmesi olarak açıkladığı, belirsiz sürücü ve araç nedeniyle davalı …na dava açarak maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında kazaya karışan başka bir araç olduğu belirtilmemiştir. SGK’nın olayla ilgili olarak hazırlattığı müfettiş raporunda incelemeyi yapan müfettiş … 17/07/2019 tarihli raporunda “kazanın meydana gelmesinde kazalı …’ün %100 oranında ağır kusurlu olduğu, iş kazasının meydana gelmesinde 3. kişilerin kusuru hakkında herhangi bir tespitin yapılamadığı” belirlemesinin bulunduğu, davacının şikayeti üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/175057 soruşturma nolu dosyasında “Olay tarihinde,müşteki …’ün, yönetimindeki … plakalı beton mikseri ile Kemerburgaz D20 bağlantı yolu üzerinde seyri esnasında, aracın hakimiyetini kaybederek refüje çarptığı,kazada müştekinin raporunda belirtildiği şekilde yaralandığı,kaza tespit tutanağına göre,kazanın meydana gelmesinde mağdurun tam kusurlu olduğu,mağdurun yaralanmasında üçüncü şahısların kasıt veya ihmalinin bulunmadığı evrak kapsamından anlaşılmakla; Olayda kamu adına kovuşturulması gereken suç ve suçlu bulunmadığından olayla ilgili olarak kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına,” dair karar verildiği, ATK kusur raporunda ise “Kaza tespit tutanağında olay mahalline ilişkin herhangi bir fren izi tespiti bulunmamaktadır. Olay sonrası düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında kaza, kamyon sürücüsü …’ün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesi bariyerlere çarpması şeklinde değerlendirilmiş, kazaya karışan/sebep olan ikinci bir araçtan bahsedilmemiştir.” belirlemesi bulunduğu görülmüştür. Bu açıklamalara göre davalı …nın sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olup plakası tespit edilemeyen 3.bir aracın kusuru ile kazaya neden olduğu soyut bir iddiadan öteye gitmediğinin anlaşılmasına göre davalı …nın tazminat sorumluluğu doğmayacağından Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hüküm davanın reddi olarak düzeltilmiştir. Kabule göre diğer istinaf sebepleri inceleme konusu yapılmamıştır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Sübut bulmayan davanın REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL ilam harcının peşin yatırılan 104,70 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 24,00 TL harcın kararın kesinleşmesine müteakip talebi halinde davacıya iadesine, 3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4 maddesine göre hesaplanan 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 5-Tarafların yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 36,10 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/02/2022