Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2111 E. 2022/2407 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2111
KARAR NO: 2022/2407
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/01/2020
NUMARASI: 2015/509 Esas – 2020/74 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/04/2012 tarihinde davalı …’un sürücüsü ve işleteni, diğer davalı … Sigorta AŞ’nin ZMMS ile sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracı ile müvekkilinin kullanmakta olduğu … plaka sayılı motosiklete çarpması sonucunda yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalı sürücünün kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kaza sonucunda çok ağır bir şekilde yaralandığını, müvekkilinin tır şoförü olup aylık gelirinin 2.000,00 TL üzerinde olduğunu, kaza nedeniyle 1 yıl çalışamadığını, bu sürede kazanç kaybı oluştuğunu belirterek iş göremezlik nedeniyle 200,00 TL, tedavi giderleri nedeniyle 200,00 TL, onarım gideri için 100,00 TL, değer kaybı için 100,00 TL, kullanım kaybı için 100,00 TL maddi tazminatın, davalılardan müşetereken ve müteselsilen tahsiline, miktarını yargılama sırasında belirleyecekleri manevi tazminatın davalı …’tan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 22/02/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle; geçici iş göremezlik nedeniyle 6.745,01 TL maddi tazminat ve araç onarım gideri için 1.600,00 TL olmak üzere toplam 8.345,01 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkile ödenmesine, tazminat miktarlarına kaza tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesine, şahsi hakları ağır şekilde haleldar olan müvekkil lehine 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan alınarak müvekkile ödenmesine, tazminat miktarına kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı S.S…. Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu … plakalı aracın, müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi kapsamında sigorta teminatı altına alındığını, sigorta kapsamındaki davaların ticari dava olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davaya bakmaya Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının kendisinin sebebiyet verdiği kazanın sonuçlarından, kendisinin sorumlu olduğunu, kazaya davacının sebep olduğunu, alt yapı çalışmasından dolayı aracı yavaş kullandığını, davacının kusur ve sorumluluk iddasının doğru olmadığını, Gaziosmanpaşa 2. Sulh Ceza Mahkemesinde görülen davada bilirkişinin, kendisinin hazır olmadığı keşifte, davacının ve vekilinin yanlış tarif ve beyanlarına göre haksız rapor düzenlediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 5.841,50 TL maddi tazminatın 09/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 2.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkiline kusur atfedilmesi ilk olay yeri inceleme raporu ve ceza dosyası içeriğinde alınan keşif raporu ile çeliştiğini, dosyada olay üzerinden 7 yıl geçtikten sonra alınan kusur raporu bu ilk iki raporu dikkate almaksızın verildiğinden gerçeğe usule ve hukuka aykırı olduğunu, kaza sonrasında müvekkilinin uğradığı zararların tazmini için takdir edilen miktarın oldukça düşük olduğunu, müvekkilinin kazadan dolayı ayağında oluşan topallığın normal ve çalışma hayatını olumsuz etkilediğini, 3.Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulunun raporunun zararın tazmini açısından değerlendirilmesi gerektiğini, takdir edilen tazminat miktarı müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi zararı karşılama hususunda yetersiz olduğunu, ayrıca 9 ay iyileşme süreci öngörülmüş olmasına rağmen bu süre sonrasında da ayağında kalıcı hasar meydana geldiğini, bu nedenle tazminat miktarının yeniden tayini gerektiğini, 8 yıldan beri topallayarak ve eğri basan ayakla hayatını sürdürmeye çalışan müvekkilinin maluliyeti çıplak gözle dahi görüldüğünü en azından estetik olarak bir marazı oluştuğunu, bu nedenle maddi tazminat/sürekli iş göremezlik tazminatı belirlenmemesinin maddi duruma ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca bu süreçte (kaza anında ve hastanede çektiği acıların yanında birde genç yaşta eğri bir ayakla topallayarak yürümek zorunda kalması nedeniyle tayin edilen manevi tazminat miktarının az olduğunu, kazaya uğrayan motorsikletin tamir bedeli sigortanın eksperi tarafından belirlenmiş olması ve karar gerekçesinde haklı bulundukları açıklandığı halde hüküm altına alınmadığını belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 24/04/2012 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile … Merkez yönünden Çocuk Yurdu istikametine … Caddesini takiben seyir halindeyken, davalı … idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Davacının maluliyet oranının belirlenmesi için ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’ndan alınan 08/03/2017 tarihli maluliyet raporunda;” …’ın 24.4.2012 tarihinde maruz kaldığı trafik kazası neticesi meydana geldiği bildirilen yaralanması 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri muvacehesinde maluliyetine neden olacak derecede araz birakmadığından iyilesmis oldugundan maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (isgöremezlik) süresinin 24.4.2012 tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği…” tespit edilerek bildirilmiştir. Davacı vekilinin itirazı üzerine ATK Adli Tıp İkinci Üst Kurulundan alınan 19/04/2018 tarihli raporunda aynı yönde mütalaa verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Kabule göre, Mahkemenin gerekçeli kararında araç onarım bedeline karar verildiğinden bu yönden istinaf talebi yerinde değildir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (HGK’nun 11.10.1989 gün ve E:1989/11-373, K:472; HGK’nun 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231 sayılı ilamları). 6098 sayılı Borçlar Kanunu 74. maddesi gereğince hukuk hakimi kusurun mevcudiyetine ilişkin Ceza Mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de Ceza Mahkemesinde kusurlu olduğu kabul edilerek hakkında mahkumiyet kararı verilen kimse Hukuk mahkemesinde tamamen kusursuz kabul edilemez. Ceza mahkemesinin mahkumiyet kararındaki fiilin “Hukuka aykırılığını” ve “illiyet bağının varlığını” saptayan maddi olgu konusundaki kabul hukuk hakimini de bağlar. Somut uyuşmazlıkta, kaza nedeniyle kaza tespit tutanağı düzenlenmediği, davalı sürücünün yargılandığı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ceza mahkemesinde bilirkişinin keşif sonucu düzenlediği raporda davalı tamamen kusurlu, mahkemenin hükme esas aldığı ATK raporunda ise davalı sürücü %70, davacı %30 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği, dolayısıyla kusur oranları arasında çelişki meydana geldiği, süresinde itirazda bulunan davacı vekilinin itirazları değerlendirilmeden ve çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken ATK Trafik Kürsüsü, İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur raporları arasındaki çelişkiyi giderilecek şekilde kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınarak, sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Manevi tazminatın belirlenmesinde kriterlerden biri de tarafların kazanın meydana gelmesinde kusur oranlarıdır. Daire kararının kapsam ve şekline göre; Kusur oranları konusunda bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu ve çelişkinin giderilmesi için rapor alınması gerektiğinden kusur durumu netleşmeden manevi tazminatın belirlenmesi eksik incelemeye dayalı olduğundan manevi tazminatın miktarına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/12/2022