Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2103 E. 2022/2348 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2103
KARAR NO: 2022/2348
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 30/09/2020
NUMARASI: 2015/1099 Esas – 2020/419 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİH: 28/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 31/10/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS Sigorta poliçesi ile teminat altında olan … plakalı aracın yaya konumunda olan müvekkiline çarpması sonucu müvekkilinin ağır yaralandığını, bir dizi ameliyatlar geçiren müvekkilinin malul kaldığını, müvekkilinin kaza sırasında Üniversite öğrencisi olduğundan kaza sebebiyle eğitim hayatının aksadığını, bedensel ve ruhsal açıdan zarar gördüğünü iddia ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davayı kabul manasına gelmemek kaydı ile dava konusu kazada davacıya çarptığı iddia edilen … plakalı aracın müvekkil sigorta şirketi nezdinde ZMMS sigorta poliçesi ile teminat altında olduğunu, müvekkilinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri dahilinde sorumluluğunun bulunduğunu, öncelikle kusur durumunun ve davacının iddia etmiş olduğu maluliyetinin ispatlanması gerektiğini, 6111 sayılı kanun gereği tedavi giderleri zararlarından SGK ‘ nın sorumlu olduğunu, dava dilekçesinde maddi zararların ayrıntılarının belirtilmediğini, maluliyetinin tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor düzenlenmesini ve kusur durumunun da bilirkişi marifeti ile hazırlanmasını, davalı sigorta şirketinin davaya konu maddi zarardan dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini, SGK tarafından davacıya yapılan herhangi bir ödeme mevcut ise hesaplamada tenzilinin gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabul-kısmen reddi ile, 682,78 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ATK tarafından tanzim olunan her iki maluliyet raporu 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak düzenlenmiş olup, davaya konu kazanın 31/10/2014 tarihinde meydana geldiği göz önüne alındığında somut olayda maluliyet raporlarının kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine göre tanzim edilmediğini, müvekkilin maluliyetinin davaya konu kaza tarihi itibariyle geçerli olan 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne göre tespit edilmemiş olmasının usul ve yasaya açıkça aykırılık oluşturduğunu, bununla birlikte ATK tarafından tanzim olunan 22/05/2019 tarihli raporda 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine getirdiği değişilikler hakkında hukuki yorumda bulunularak Sayın Mahkeme’nin alanına giren bir konuda yetki ve görev gaspı suretiyle kendilerince uygun görülen hükümlerin uygulandığı açıklanmış olup bu durumun taraflarınca kabulü mümkün olmamakla birlikte, ATK tarafından tanzim edilen raporun hukuki güvenilirliğini de zedelediğini, Yerel Mahkeme tarafından hükme esas alınan maluliyet raporunun hukuken geçersiz olup, hukuka aykırı Mahkeme ilamının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini, dosyaya sunulan kusur bilirkişi raporunun ceza dosyasından alınan usul ve yasaya aykırı kusur bilirkişi raporunun tekrarı olarak hazırlanmış olduğunu, ayrıca bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, ceza dosyasından ve Savcılık dosyasından tanzim ettirilen bilirkişi raporlarının olay yerinden farklı bir noktada yapılan usul ve yasaya aykırı keşfe dayalı olarak ve aynı bilirkişi … tarafından hazırlanmış olup, müvekkilinin savunma hakkını kısıtlayan nitelikte olması yönüyle hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından tanzim ettirilen kusur raporunun da, ceza dosyasında yer alan bu hukuka açıkça aykırı raporların tekrarı olarak hazırlanmış olması ve ayrıca bir araştırma içermemesi yönüyle hükme esas alınamaz nitelikte olduğunu, olayın oluş şekli ve davalının sigortalısının aşırı hız yapması sebebiyle gerekli tedbirlere zamanında başvuramaması ve kontrolsüz bir şekilde müvekkile çarpması bir arada değerlendirildiğinde sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun anlaşılacağını, somut olay bakımından araç sürücüsünün en az kusurlu olduğunu kabul etmenin hem adalete hem de hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 01.11.2014 tarihinde dava dışı sürücü … sevk ve idaresinde bulunan dava dışı kurum Emniyet Müdürlüğüne kayıtlı ve davalı sigortacı … A.Ş.’ye trafik sigortalı … plakalı (üzerinde bulunan tahsisli sivil plakası …) aracın yaya davacı …’a çarpması, davacı yayanın bu çarpmanın etkisi ile sol tarafa (yol içine) doğru savrularak karşı istikametten gelmekte olan dava dışı sürücü …’ nın sevk ve idaresindeki … plak sayılı otomobilin sağ ön yan kısmına düşmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni geçici ve sürekli sakatlık tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. ATK 3. İhtisas kurulunun 31.01. 2018 tarihli raporunda davacının, 31/10/2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay/kaza tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği tespit edilerek bildirilmiştir. Olay tarihi itibari ile Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği yürürlükte olduğundan yeniden rapor istenmiş, ATK 2.İhtisas Kurulu 05/04/2019 tarihli raporunda, ” 03/08/2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünde yapılan değişiklikler içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri, meslek grupları bölümünü içermediği, dolayısıyla 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile sadece beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine (hangi hastalık ve arızaların malulen emeklilik kriterlerine uyduğu) ilişkin değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği cihetle, 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 01/02/2018 tarihli ve 2017/109570 sayılı yazısı ekinde gönderilen 31/01/2018 tarih 2268 karar nolu mütalaasına eklenecek bir husus bulunmadığı” açıklamasında bulunulmuştur. Her iki maluliyet raporunda da davacının tüm tedavi belgelerini incelemek ve muayene de yapmak suretiyle ve kaza ile yaralanma arasında illiyet bağını da açıklar şekilde olay tarihi itibari ile yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre maluliyet belirlendiğinden maluliyete ilişkin istinafın yerinde bulunmamıştır. Mahkemece alınan kusur raporunda bilirkişi, tüm dosya evrakı, tarafların ceza kovuşturmasındaki beyanları, mahallinde yapılan incelemeler ve tespitler sonucu düzenlediğini beyan ettiği incelemesi sonucu dava konusu trafik kazasında davacının, yaya olarak kaza mahalli yol üzerinden karşıya geçişi esnasında yaklaşık 20 metre ileride olarak tespit edilen okul geçidinin bulunduğu kesimden karşıya geçişini yapması gerekirken, vaktin gece havanın yağmurlu olması nedeni ile araç sürücüleri tarafından görünürlüğü de düşüren park yapmış araçların arasından çıkarak karşıya geçişini başlatmış ve yolun ortasına kadar ilerleyebilmiş ise de davalı sigortacıya sigortalı araç sürücüsü dava dışı sürücünün aracının hareket alanında kalarak gelip kendisine çarpmasına maruz kaldığı olayda %75 oranında kusurlu, davalı sigortacıya sigortalı aracın dava dışı sürücüsünün hızını görüş ve mahal şartlarına göre önleyebileceği asgari hadlere düşürmüş olması durumunda etkili bir fren tedbiri ile ortaya kadar ilerleyebilmiş yaya davacıya herhangi bir tedbire baş vurmaksızın çarpmış olması nedeniyle %25 oranında kusurlu olduğu görüşünde bulunmuştur. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına; Aynı sonuca ulaşan ceza dosyasından ve Savcılık dosyasından tanzim ettirilen bilirkişi raporları ile uyumlu ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen kusura ilişkin bilirkişi raporunda belirlenen kusur oranının hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/12/2022