Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2098 E. 2021/122 K. 29.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2098
KARAR NO: 2021/122
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 12/01/2018
NUMARASI: 2014/1161 Esas – 2018/6 Karar
BİRLEŞEN
KOCAELİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2016/282 ESAS SAYILI DAVA DOSYASI
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 29/01/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; 08/05/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasında ölen …’ın, müvekillerinden … ve …’ın çocukları, … ve …’un babası, …’ın eşi ve …, …, …, …, …, … ve …’nin ağabeyleri olduğunu, davalı …’ın sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın plakası meçhul olan otobüsün sıkıştırması sonucu, maliki davalı …, sürücüsü diğer davalı … olan … plakalı araca bağlı … plaka sayılı yeni otomobil taşıyan yarı römorkun karışmasıyla meydana gelen trafik kazasında ölen …’ın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, trafik kaza raporu ve Kocaeli 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/369 Esas sayılı dosyasından alınan 28/08/2008 tarihli Adli Tıp raporuna göre … plakalı aracın sürücüsü …’ın 5/8 oranında, davalı …’in 1/8, sürücüsü ve plakası meçhul otobüs sürücüsünün ise 2/8 oranında kusurlu olduklarını, kazaya karışan … çekici ve bağlı … plaka sayılı römorkun, … poliçe numarası ile davalı ….’ne ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, kazaya karışan … plakalı aracın davalı … Sigortada hem koltuk, hem de zorunlu mali sorumluluk sigortasının mevcut olduğunu, sürücüsü ve plakası meçhul olan araç nedeniyle 2009 yılında davalılardan …na başvuru yapılmasına rağmen bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalıların sorumlulukları sigorta poliçelerinde belirtilen tazminat ve miktarlarla sınırlı olduğunu belirterek fazlaya dair hak ve taleplerinin saklı kalmak kaydıyla şimdilik; ölenin eşi davacı … için 40.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi, kızı … için 30.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi, kızı … için 30.000,00 TL manevi, 1.000,00 TL maddi, anne … için 20.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi, baba … için 20.000,00 TL manevi, kardeşler, …, …, …, …, …, … ve … için ayrı ayrı 5.000,00’er TL olmak üzere tüm davacılar için şimdilik, toplam 175.000,00 TL manevi ve 4.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren faizi ile birlikte (sigorta şirketleri için bu mümkün olmadığı taktirde temerrüt tarihlerinden itibaren) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (sigorta şirketlerinden ve …ndan destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminatların poliçelerdeki miktarlarla sınırlı olmak üzere) her birinden ayrı ayrı olay tarihinden itibaren faizleriyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen 2016/282 Esas Sayılı dosyasına verilen dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi …’ın 08/05/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefatı nedeniyle aynı mahkemenin 2014/1161 Esas sayılı dosyası ile açılan davada ek bilirkişi raporu ile davacılar … için 49.071,82 TL ve … için 52.833,33 TL maddi tazminat hesaplandığını, müvekkilleri adına daha fazla maddi tazminat alacağı doğduğundan aradaki tazminat farkı olan … için 8.713,26 TL., … için 9.738,56 TL zararların tazmini için iş bu davayı açma zaruretinin doğduğunu belirterek birleştirme karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde; mahkemenin görevli olmadığını, zamanaşımının dolduğunu, … plakalı aracın ZMMS poliçesi ile müvekkili nezdinde sigortalı olduğunu, destekten yoksun kalma durumunun ispat edilmesi gerektiğini, SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, kaza tarihinden faiz istenilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde; davacı küçüklerin aktif dava ehliyetlerinin olmadığını, yetkisiz mahkemede dava açıldığını, zamanaşımının dolduğunu, dava önce müvekkili kuruma yapılan başvurunun haklı nedenle reddedildiğini, iç ilişki açısından da karar verilmesi gerektiğini, aktüerya incelemesi yapılması gerektiğini, SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, kaza tarihinden faiz istenilmesinin kanuna aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. cevap dilekçesinde; Yetkisiz mahkemede davanın açıldığını,müvekkili tarafından zararın karşılandığını, KTK’nın 111. maddesi gereğince süresinde davanın açılmadığını, SGK tarafından rücuen tazminat davası açıldığını,Kocaeli 2. İş Mahkemesinin 2009/481 Esas 2010/579 Karar Sayılı dosya kapsamında müvekkili aleyhine 33.500 TL hükmedildiğini, icra takibi sonucunda 57.160 TL ödendiğini, kusur incelemesi yapılması gerektiğini, davacı …’ın yeniden evlendiğini, manevi tazminatın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. cevap dilekçesinde; Davacılardan kardeşler, anne ve baba için manevi tazminat isteminin hukuken korunmaz durumda olduğunu, ceza yargılamasında müvekkilinin taraf olmadığını, gıyabında alınan kusur raporu ile sorumlu tutulmasının hukuken imkansız olduğunu, müvekkiline ait araç sürücüsünün araç lastiğinin patlaması nedeni ile zorunlu sebeplerden araca KTK ve sürüş kurallarına uygun olarak emniyet şeridine çekerek yardım beklediğini, kazanın diğer davalının asli ve tam kusuru ile meydana geldiğini, desteğin emniyet kemeri takıp takmadığının tespit edilmediğini, dava öncesi davacıların diğer davalı … şirketlerine başvuru yaptıklarını, yapılan ödemelerin davacılar tarafından tahsil edildiğini, maddi tazminat talebinin reddi gerektiğini, eğer tazminat hesabı yapılacaksa dul eşin yeniden evlenme ihtimali ve hatır taşımacılığı indirimlerinin yapılması gerektiğini, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Asıl dava maddi tazminat yönünden; 1-Davacılar …, … ve …’ın, … Sigorta AŞ. (… Sigorta AŞ) aleyhine açmış oldukları maddi tazminat davasının yasal süre içerisinde açılmadığı anlaşıldığından dava şartları yokluğu nedeniyle usul yönünden reddine, 2-Davacı …’ın … sigorta AŞ. (… Sigorta AŞ. ) dışındaki davalılar aleyhine açtığı maddi tazminat davasının reddine, 3-Davacılar … ve …’ın … sigorta AŞ. (… Sigorta AŞ.) dışındaki davalılar aleyhine açmış oldukları maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; -… için 33.221,24-TL, -… için 37.991,97-TL, destekten yoksunluk maddi tazminatının, davalılar … AŞ. (… AŞ.,) … ve …’dan 08/05/2008, davalı … Hesabından 11/09/2009, davalı … sigorta AŞ (… Sigorta AŞ) den 03/02/2011 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte, … ve … sigorta AŞ.’nin sorumluluğu kaza tarihi olan 08/05/2008 tarihindeki poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar … ve …’a verilmesine, Asıl dava manevi tazminat yönünden; 1-Davacı … tarafından … AŞ. (… AŞ.), … ve … aleyhlerine açılan manevi tazminat davasının reddine, davacı … dışındaki davacıların, … AŞ. (… AŞ,) … ve … aleyhlerine açtıkları manevi tazminat davasının kısmen kabulü İLE,-… (Murisin eşi) için 10.000,00-TL -… (Murisin kızı)için 10.000,00-TL -… (Murisin kızı)için 10.000,00-TL -… (Murisin annesi)için 7.000,00-TL-… (Murisin babası) için 7.000,00-TL -… (Murisin kardeşi)için 3.000,00-TL -… (Murisin kardeşi) için 3.000,00-TL-… (Murisin kardeşi) için 3.000,00-TL -… (Murisin kardeşi)için 3.000,00-TL -… (Murisin kardeşi) için 3.000,00-TL-… (murisin kardeşi) için 3.000,00-TL,Manevi tazminatın 08.05.2005 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar … AŞ. (… AŞ,) … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, Birleşen 2016/228 Esas Sayılı dava dosyasında görülen maddi tazminat davası yönünden;Birleşen dava olan mahkememizin 2016/282 esas sayılı dosyası ile ilgili olarak; davacıları … (murisin kızı) ve …’ın açmış bulundukları maddi tazminat davasının reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar … A.Ş., … Sigorta A.Ş. ve … vekilleri ile davacılar vekili (katılma yolu ile) tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin 12/10/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre karar vermesi gerekirken sonradan alınan ek rapora göre karar verdiğini ve bu raporun yetersiz olduğunu, dosyada bulunan SGK yazılarından da anlaşılacağı üzerine ölenin eşi … ile çocukları … ve …’a bağlanan gelirin ölüm aylığı olduğunu ve destekten yoksun kalma tazminatından düşürülemeyeceğini ve 21/12/2016 tarihinde ölüm aylığı PSD kapsamında olmadığından SGK tarafından rücu davası açılmadığı belirtildiği halde mahkemece dikkate alınmadığını, başvuru süresinde yapıldığından davanın … (…) Sigorta yönünden kabul edilmesi gerektiğini ayrıca … Sigortanın ödediği 10.000,00 TL’ nin sadece … Sigorta’dan düşülmesi gerektiğini, desteğin eşi müvekkil …’ın imam nikahı ile ölenin kardeşi … ile evlenmesi gerekçe gösterilerek haksız yere maddi tazminat davasının reddedildiğini, davalılardan …’ın kullandığı araç ticari araç olduğundan hatır taşımasından söz edilemeyeceğini, manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, mahkemenin diğer kardeşler gibi davacı … yönünden de manevi tazminata karar vermesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 18/06/2015 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili davalı şirketin kusursuz sorumlu olduğunun tespitinin yapıldığını, mahkemece bu rapora ilişkin yapılan itirazlarının dikkate alınmadığını, davalı …’ın asli ve tam kusurlu olmasına rağmen hangi kıstaslar dahilinde müvekkiline ait araca %10 oranında kusur ithaf edildiğini, illiyet bağının kesildiği gözetilmediğini, müteveffa …’ın emniyet kemeri takıp takmadığı konusunda bir tespitin olmadığını, ATK’dan rapor alınmasına dair talebin gözetilmeyerek delillerin eksik olduğunu ve savunma hakkının kısıtlandığını, davacı çocuklar … ve … annelerinin evlenmesi sonrasında bakımlarının sorumluluğu ikinci eşe geçtiğinden maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müteveffanın tüm ailesi için ayrı ayrı manevi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kanuni mirasçılarının eşi ve çocukları olduğunu, davacı eşin kazanın hemen sonrasında evlendiğini, muris …’ın kaza anında davalılardan …’ın aracında yolcu olarak bulunduğundan hatır taşıması gözetilerek hakkaniyete göre indiriminin gözetilmediğini, sigorta şirketlerince yapılan ödemeler neticesinde ibraların alınarak ibranamelerin geçerliliği karşısında maddi tazminat taleplerinin reddi gerekirken aksi şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olduğunu, ıslah edilen kısım için zamanaşımı gerçekleştiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu, kaza tespit tutanağı ve ifade tutanaklarından görüleceği üzere kazanın sigortalı araç sürücüsünün önleyemeyeceği bir sebeple gerçekleştiği nedenle sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile verdiği bir kaza olmadığını, sigortalı araç sürücüsünün aracının arızasını gidermek için emniyet şerinde park halinde bulunduğunu, kusurunun bulunmadığını, mahkemece ölenin yolcu olması nedeni ile kusuru olmadığı nedenle kusur indirimi yapılmaksızın hüküm kurulduğunu, kusur oranına göre karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi hesaplamasının fahiş olduğunu, gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket aleyhine hükmedilen yargılama giderleri vekalet ücretinin kusur durumuna göre oranlanması gerektiğini, faizin başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini, faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvurusu dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediği, kusur raporunun tek kişi tarafından düzenlendiğini, kaza tespit tutanağında geçmeyen motorlu araç için kusur izafe edildiğini, mahkemece tazminat belirlenirken kusur oranına göre belirlenmediğini, destek payları belirlenirken anne ve babanın payının dikkate alınmamış olduğunu, faizin başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini, kazaya sebebiyet verdiği ispatlanamayan plakasının belirlenemediği iddia edilen aracın varlığının kanıtlanamamışken dava konusu olay ile ilgili hiçbir sözleşmesel ilişki içerisinde bulunmayan sadece kanundan doğun sorumluluğu söz konusu olan müvekkilinin herhangi bir temerrüdünün söz konusu olamayacağını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacılar vekilinin istinaf başvurularının değerlendirilmesinde; Dosya kapsamına alınan Kocaeli 2. İş Mahkemesinin 2009/481 Esas ve 2010/579 Karar sayılı dosyasında davacı SGK tarafından Davalı … ve … Sigorta A.Ş. aleyhine Bağ sigortalısı …’ın 16.05.2008 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu vefatı üzerine hak sahiplerine 67.001,00 TL peşin sermaye değerli aylık bağlandığını, kurum zararının şimdilik 33.500,50 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve davanın kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2011/3167 Esas ve 2012/7973 Karar sayılı kararı ile onandığı görülmektedir. Bu karar ilamı doğrultusunda destekten yoksun kalma tazminatı hesabında ilk peşin sermaye değerinin mahsup edilmesinde, müteselsil borçlulardan biri tarafından yapılan ödeme diğerlerinin de borcunu sona erdireceğinden … Sigorta tarafından ödenen tazminatın güncellenmiş değerinin hesaplanan tazminattan düşülmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “ Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Somut olayda, davaya konu kaza nedeniyle davalı … Sigorta tarafından davacılar vekilinden ve davacı … tarafından kendi adına asaleten diğer davacılar … ve … adına velayeten ibraname alındığı, yapılan ödeme miktarının ibranamede yazılı olduğu, ibraname tarihinin 10/2/2011 olduğu, KTK’nın 111/2. maddesinde yer alan 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup resen nazara alınması gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava tarihi olan 11/06/2014 tarihi itibarıyla KTK’nın 111/2 maddesinde yer alan iki yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni mahkemece yazılı gerekçe ile davalı … Sigorta A.Ş yönünden açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/1671 Esas ve 2018/1245 Karar sayılı ilamı). Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı, ölenin eylemli yardımını alanların, desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için, her şeyden önce, destek alma hakkı olan kişinin destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekir. Vefat edenin bakımından yararlanan eşin, yeniden evlenmesi veya fiili olarak bakım ihtiyacını karşılar biçimde birliktelik yaşaması halinde, bakım ihtiyacının sona erdiği ve yitirilmiş destek ediminin yeni bir destek edimiyle karşılanmış olacağı dikkate alınarak, hayatta kalan eşin desteklik süresi içerisinde yeniden evlenme durumu var ise bunun saptanması gerekir. Bu itibarla; ölenden eş sıfatıyla destek alan kişinin yeniden evlenmesi halinde, bu kişinin desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği ve desteği olan eşinden dolayı destek tazminatına hak kazanamayacağı açıktır. Bu bağlamda dosya kapsamında davacı eşin desteğin kardeşi olan davacı … ile imam nikahlı olarak evli olduğu nedeni ile davacı eş yönünden davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/4715 Esas 2020/3313 Karar sayılı, 2019/2103 Esas ve 2020/7130 Karar sayılı kararları). Davalı … A.Ş. vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili ve … vekili istinaf başvurularının değerlendirilmesinde ; 08/05/2008 tarihli Kaza Tespit Tutanağı ile ” Sakarya istikametinden Kocaeli yönünde seyir halinde olan sürücü … idaresindeki … plakalı aracı ile sağ şeritte giderken, daha önceden arıza nedeni emniyet şeridinde bulunan sürücü … idaresindeki park halinde bulunan … plakalı araca bağlı … plakalı römorka kendi aracının sağ ön ve sağ yan kısımları ile çarpması neticesinde yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası olduğu, …bu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’ın KTK 56/1a maddesini ihlal ettiğinden 1. dereceden, … plakalı araç sürücüsü …’in KTK 84. maddesi ihlal ettiğinden 2. dereceden kusurlu olduğu” tespiti yapılmış, kaza tespit tutanağında desteğin emniyet kemerinin takılı olup olmadığının belirsiz olduğu işaretlenmiştir. Davalı … hakkında Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/8252 soruşturma nolu dosyası ile ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Davalı … hakkında açılan Kocaeli 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/369 Esas sayılı dosyası kapsamında ATK Trafik İhtisas Dairesinin 28/07/2008 tarihli raporu ile …’ın 5/8, …’in 1/8 , sürücüsü ve plakası meçhul olan otobüs sürücüsünün 2/8 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. ATK raporu kapsamında davalı … hakkında Kocaeli 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/473 esas sayılı dosyasında taksirle ölüme neden olma suçundan açılan kamu davası sonunda …’in cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamına alınan Kocaeli 2. İş Mahkemesinin 2009/481 Esas ve 2010/579 Karar sayılı dosyasında alınan 30/12/2009 havale tarihli bilirkişi raporunda; …’ın %65, …’in %10 , sürücüsü ve plakası meçhul olan otobüs sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.Mahkemece dosya kapsamında alınan 18/06/2015 havale tarihli bilirkişi raporu ile …’ın %65, …’in %10, sürücüsü ve plakası meçhul olan otobüs sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Bu doğrultuda mahkemece hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunun kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu, kaza tespit tutanağı içeriğine göre davalı … tarafından emniyet şeridinde park etmesi sırasında uyarıcı işaret ve levha koyduğunun saptanmadığı, ceza mahkemesinde hükme esas alınan ATK raporu ile hükme esas alınan bilirkişi raporunda kazanın oluşuna ve kusurlu hareketlerin değerlendirilmesinin benzer olduğu, davalı …’un davaya konu kaza nedeni ile tali oranda kusurlu olduğu görülmekle davalı işleten ve sigorta vekilinin kusur oranına ve illiyet bağının kesildiğine ilişkin istinafının yerinde görülmemiştir. Sürücüsü ve plakası meçhul olan otobüs sürücüsüne yönelik kusur değerlendirilmesine ilişkin kaza tespit tutanağında bir anlatım bulunmamakla birlikte alınan bütün kusur raporlarında aynı oranda kusur tespiti yapıldığı görülmekte davalı … vekilinin istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 08/05/2008 tarihi ile ıslah tarihi olan 15/10/2015 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Dosya kapsamından hükme esas alınan aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı …’na HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden aktüerya raporunda ki hesaplamaya ilişkin (desteğin anne ve babasına pay ayrılması gerektiği) davalı … vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak, bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır.Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda TBK.nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşıması indirimi, bizzat hatır için taşınan kişinin ölmesi veya yaralanmasına ilişkin zararlar hakkında uygulanır. Kanun koyucu, indirim imkânını sadece hatır için taşıyan işleten ve sürücüye bahşetmiştir. İki taraflı kazalarda diğer aracın işleteni, tehlike esasına göre zarardan sorumlu olup, hatır ilişkisine yaslanarak mahkemeden tazminattan indirime gidilmesini talep edemez. Somut olayda, davacı desteği, davalıların ZMSS’si sürücüsü ve maliki oldukları araçta değil, diğer araç içerisinde ne gerekçe ile bulunduğu, taşımanın kimin yarına olduğu belirsizdir. Bu nedenle hatır taşıması indirimi şartlarının mevcut olmadığı anlaşıldığından hatır indirimi yapılması gerektiğine değinen istinaf başvurusu; Trafik kaza tespit tutanağında müteveffada emniyet kemeri takılı olup olmadığı belirsiz olarak işaretlendiği, dosya kapsamında da bu yönde bir delil bulunmadığına göre belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmayışında bir isabetsizlik bulunmamasına göre müterafik kusura; Davacılar … ve … yönünden hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının ölen babalarının destekliğini kaybetmelerinden kaynaklanmış olmakla davacıların annelerinin evlenmesinin desteklik durumunu sonlandırması mümkün olmayacağından davacı … ve …’un destekten çıktığına; Yine Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sigorta şirketi ve SGK tarafından yapılan ödemelerin mahsup edildiğinden mahsuba ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanun’nun KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacılar, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 50 ve 141 vd. maddeleri gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı … dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK’nın 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta davacıların desteği kusursuzdur. Davalıların kusurlu olmak koşulu ile kusur oranlarına bakılmaksızın zararın tamamından sorumlu olduğuna göre müteselsil sorumluların iç ilişkisindeki kusur oranlarının belirlenmemiş olması sonuca etkili olmadığından davalı işleten ve sigorta vekilinin kusur oranına göre sorumlu tutulmasına yönelik istinaf itirazları yerinde değildir. Ancak aynı gerekçe ile yargılama ve vekalet ücretinden de davalıların müteselsilen sorumlu tutulmalarında bir isabetsizlik bulunmamakla beraber davalı … şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olacağının gözetilmemesi doğru olmamıştır. Mahkemece davalı … Sigorta A.Ş. ve … yönünden faizin başlangıç tarihlerin neye göre belirlendiğinin gerekçeli kararda tartışılmamış olması doğru olmamıştır. Dava dilekçesine Sigorta Şirketine başvuru evrakları eklenmemiştir. Bu halde başvuru yapıldığı ispat edilemediğinden faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olarak kabulü gerekeceğinden hüküm bu yönden düzeltilmiştir. Davacılar vekili ile bir kısım davalıların manevi tazminata ilişkin istinaf başvurularının değerlendirilmesinde; Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen taraf vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Ancak davacı …’ın destek …’ın kardeşi olduğu, kazadan sonra desteğin eşi … ile imam nikahı ile evlenmesinin kardeşinin ölümü nedeni ile manevi tazminat talep edemeyeceği anlamına gelmeyeceği nedenle bu davacı yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı … yönünden somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde davacı … lehine 3.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir. Bu kabule göre de ihtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerektiğinden davacı … için ayrıca kabul ve red miktarına göre AAÜT’nin 10/2.maddesi gereğince vekalet ücreti hesaplanmış; Diğer davacıların manevi tazminat talebi bakımından davacılar ve davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti (vekalet ücretine ilişkin hesaplamaya yönelik istinaf talebi olmadığından kesinleşmekle) yeni oluşturulan hükme aynen aktarılmıştır. Açıklanan nedenlerle; davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalılar … Sigorta A.Ş., … vekilleri ile davacılar vekilinin ( katılma yolu ile) istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: I- Davalı … A.Ş.’nin vekilinin istinaf başvurusunun reddine,Davacılar vekili, davalılar … Sigorta A.Ş. ve … vekilleri istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:
A- (ASIL DAVA) MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN; 1-Davacılar …, … ve …’ın, … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş.) aleyhine açmış oldukları maddi tazminat davasının yasal süre içerisinde açılmadığı anlaşıldığından dava şartları yokluğu nedeniyle usul yönünden REDDİNE, 2-Davacı …’ın … sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş. ) dışındaki davalılar aleyhine açtığı maddi tazminat davasının REDDİNE, 3-Davacılar … ve …’ın … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş.) dışındaki davalılar aleyhine açmış oldukları maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; -… için 33.221,24-TL, -… için 37.991,97-TL, destekten yoksunluk maddi tazminatının, davalılar … AŞ. (… AŞ.) … ve …’dan 08/05/2008, davalı …’ndan ve davalı … Sigorta A.Ş.’den (… Sigorta AŞ) dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte, … ve … sigorta AŞ.’nin sorumluluğu kaza tarihi olan 08/05/2008 tarihindeki poliçe teminat limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar … ve …’a verilmesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.864,58-TL harçtan peşin ve ıslah ile yatırılan 1.306,28-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.558,30-TL harcın davalılar … Sigorta A.Ş. (…), … ve … AŞ., … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin sigorta limiti ile sorumlu tutulmasına), 5-Davacılar tarafından yapılan 837,00-TL tebligat gideri, 66,70-TL posta gideri, 900,00-TL bilirkişi ücreti ve 1.306,28-TL harç masrafı olmak üzere toplam 3.109,98-TL yargılama giderinden, davanın kabul-ret oranına göre 2.201,33-TL yargılama giderinin davalılar …, … Sigorta AŞ, …, … ve …’den alınarak davacılara verilmesine (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin sigorta limiti ile sorumlu tutulmasına), 6-Davacılar …, … ve … tarafından açılan maddi tazminat davasında davalı … AŞ. (… Sigorta A.Ş.), kendisini vekil ile temsil ettirmiş olup, bu davalı yönünden maddi tazminat talebine yönelik dava dava şartları yokluğu nedeniyle usul yönünden reddedildiğinden 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacılar …, …(murisin kızı) ve …’dan tahsili ile bu davalıya verilmesine, 7-Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davasında davalılar … Sigorta AŞ (… Sigorta AŞ), … ve … A.Ş. kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 12.589,21-TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile bu davalılara verilmesine, 8-Davacılar … (murisin kızı) ve … tarafından açılan maddi tazminat davasında davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden; kabul edilen toplam maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 8.183,45 TL vekalet ücretinin davalılar … Sigorta AŞ (…), … ve … AŞ., … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … ve …’a verilmesine (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin sigorta limiti ile sorumlu tutulmasına), 9-Davacılar … (murisin kızı) ve … tarafından açılan maddi tazminat davasında davanın reddedilen istek kısmının toplam miktarına göre; 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılar … ve …’dan alınarak kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar … Sigorta AŞ (… Sigorta AŞ), … ve … AŞ.’ye verilmesine,
B- (ASIL DAVA) MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN; 1-Davacıların, … AŞ. (… AŞ,) … ve … aleyhlerine açtıkları manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ İLE; -… (Murisin eşi) için 10.000,00-TL -… (Murisin kızı)için 10.000,00-TL-… (Murisin kızı)için 10.000,00-TL-… (Murisin annesi)için 7.000,00-TL -… (Murisin babası) için 7.000,00-TL-… (Murisin kardeşi)için 3.000,00-TL-… (Murisin kardeşi) için 3.000,00-TL-… (Murisin kardeşi) için 3.000,00-TL -… (Murisin kardeşi)için 3.000,00-TL-… (Murisin kardeşi) için 3.000,00-TL-… (murisin kardeşi) için 3.000,00-TL,-… (murisin kardeşi) için 3.000,00-TL, Manevi tazminatın 08.05.2005 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalılar … A.Ş. (… A.Ş.) … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.440,15 TL harcın davalılar … AŞ., … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-a-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesap ve takdir edilen 3.000,00 – TL vekalet ücretinin … A.Ş. (… A.Ş.) … ve …’dan alınarak davacı …’a verilmesine, b-Davalı … A.Ş. kendini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’ın red edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesap ve takdir edilen 3.000,00 – TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı … A.Ş.’ye (… A.Ş.) verilmesine, 5-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri ve davanın ve kabulün aynı nedenden kaynaklanmış olması nedeniyle; kabul edilen manevi tazminat miktarları toplamı üzerinden yapılan hesaplama sonucu 7.170,00 – TL vekalet ücretinin … AŞ. (… A.Ş.) … ve …’dan alınarak davacılar …, … (murisin kızı), …, … (murisin annesi), …, …, …, …, …, … ve …’e verilmesine, 6-Davalı … Tic. AŞ. kendini vekil ile temsil ettirmekle; reddolunan manevi tazminat miktarları yönünden davacıların reddedilen manevi tazminat miktarı toplamı üzerinden hesaplanan ve AAÜT. 10/2 maddesi hükmü uyarınca 7.170,00 TL vekalet ücretinin davacılar …, …(murisin kızı), …, … (murisin annesi), …, …, …, …, …, … ve …’dan alınarak davalı … AŞ.’ye verilmesine,
C-BİRLEŞEN 2016/228 ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA GÖRÜLEN MADDİ TAZMİNAT DAVASI YÖNÜNDEN; 1-Birleşen dava olan mahkememizin 2016/282 esas sayılı dosyası ile ilgili olarak; davacıları … (murisin kızı) ve …’ın açmış bulundukları maddi tazminat davasının REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90-TL harcın peşin alınan 63,03-TL harçtan mahsubu ile arta kalan 27,13-TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacılar … (murisin kızı) ve … tarafından açılan maddi tazminat davasında davalılar … Sigorta AŞ (…), … ve … AŞ., ve … Sigorta AŞ (… sigorta AŞ) kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.214,22-TL vekalet ücretinin davacılar … ve …’dan tahsili ile bu davalılara verilmesine,4-Birleşen davada davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
II-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar ile davalılar … Sigorta, … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından yatırana iadesine, 2- Davalı … A.Ş. yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 9.099,80 TL harçtan peşin alınan (1.887,27+353,78+39,50=) 2.636,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.463,75 TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalı … A.Ş. Tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, 5-Davalı … tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalı …’na verilmesine, 6- Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, 7-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 8-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davacı … dışındaki davacılar yönünden kesin, davacı … yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/01/2021