Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2096 E. 2022/2281 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2096
KARAR NO: 2022/2281
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/09/2020
NUMARASI: 2015/1191 Esas – 2020/455 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … şirketine … numaralı ZMM trafik poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın 25/08/2006 tarihinde sürücü … sevk ve idaresinde iken araçta bulunan müvekkilinin araçtan düşmesi sonucu trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsünün Kahramanmaraş 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2007/300 Esas sayılı dosyası kapsamında yaptırılan bilirkişi raporu ile asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza neticesinde müvekkilinin ağır şekilde yaralanarak %100 oranında sürekli sakat kaldığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL sürekli bakım tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 57.500 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın ZMSS Poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, poliçede verilen şahıs başı sakatlık ve ölüm azami teminat tutarının 57.000-TL olduğunu, davacının sürekli sakatlık tazminatı talebiyle İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/17 Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirkete karşı açmış olduğu davada karar çıktığını, müvekkili şirketin faiz ve ferileriyle birlikte 82.559,00 TL davacıya ödeme yaptığını, iş bu ödeme sonucunda kişi başı sakatlanma ve vefat teminatının kalmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 57.500 TL bakıcı gideri alacağının 11/12/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın 25.08.2006 tarihinde meydana geldiğini, açılan dava zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığından, davanın zamanaşımı itirazları doğrultusunda reddi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe teminat limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirket tarafından poliçe teminat limitinin tamamı davacı tarafa ödendiğinden davanın reddi gerektiğini, 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi uyarınca, davacıların müvekkili şirketten herhangi bir tazminat talep etme hakkı olmadığını, gerekçeli karara esas alınmış olan 21.02.2020 tarihli bilirkişi raporunda öncelikle müvekkili şirketçe ödeme tarihindeki sorumluluğunun yerine getirilip getirilmediği hususu tespit edilmeliyken işbu husus gözardı edilerek ve direkt olarak hesap raporu tarihindeki verilere göre hesaplama yapıldığını, bu durum ve bilirkişi raporundaki diğer fahiş hataların bakiye zararı ortaya çıkarttığını, davacının bakıcı ihtiyacı olup olmadığına ilişkin tespit yapılmadan hüküm kurulduğunu, müvekkili şirketin poliçe dahilinde başvuranın geçici iş göremezlik, geçici bakıcı ve tedavi giderlerinden sorumlu olmadığını, dosyada kusur oranlarının tespiti için herhangi bir rapor alınmadığını, en doğru ve geçerli tespitin yapılabilmesi için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, kusura ilişkin herhangi bir rapor alınmamış iken ceza dosyasında alınan %70 kusur üzerinden hesaplama yapılmasının kabul edilemeyeceğini, davacıların zararının tespiti için elde edilen kazanımların belirlenmesi ve bu kazanımların belirlenecek tazminattan indirilmesi gerektiğini, bu hususa dikkat edilmeksizin hazırlanan bilirkişi raporunun esas alınarak hüküm verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan elde ettiği gelir ve tazminatların tespit edilerek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, yasal faizle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle sürekli bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 25/08/2006 tarihinde, saat 22:00 sıralarında Kahramanmaraş İli, Merkez İlçesi, … Caddesi … numaralı bina önünde sürücü … yönetiminde seyir halinde olan … plakalı kamyonetin kasasında yolculuk yapan davacı …’un aracın kasasından düşerek yaralanması ile sonuçlanan trafik kazası nedeniyle aracın zmm sigortacısı olan davalıdan sürekli bakıcı gideri talep edildiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 319.maddesine göre savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda HMK’nın 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. Eldeki davada davalı vekili cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürmemiş, davalıya dava dilekçesi 28/07/2016 tarihinde tebliğ edildiği halde 2 haftalık cevap verme süresinden sonra 28/03/2017 tarihli dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunduğu ve davacı tarafından 07/06/2017 tarihli duruşmada ve 19/07/2017 tarihli beyan dilekçesinde, cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulmadığının belirtilerek savunmanın genişletilmesi yasağı uyarınca dilekçede ileri sürülen hususları kabul etmediklerini açıkça beyan ettiğine göre davalının zamanaşımı istinafı yerinde değildir. 6098 Sayılı TBK’nın 54.maddesinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar, bedensel zararlar kapsamında sayılmış, ZMSS Genel Şartlarında da sakatlık nedeniyle ayrı, tedavi giderleri nedeniyle ayrı teminatlar verilmiştir. Sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderleri ise, mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleridir. Daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu halde yaşam boyu bakıcı giderlerinin tedavi giderleri teminatından olduğunun kabulü ile davalı … şirketinin iş göremezlik tazminatı için 57.500,00 TL, bakıcı gideri tazminatı için 57.500,00 TL olmak üzere ayrı ayrı teminatlarının bulunduğu anlaşılmakla, davalı tarafından İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/17 Esas-2015/745 Karar sayılı dosyasında sürekli sakatlık tazminatı dava konusu olup, davalının poliçe teminat limitinin tamamı davacı tarafa ödendiğine ve 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi uyarınca, davacıların müvekkili şirketten herhangi bir tazminat talep etme hakkı olmadığına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ayrıca davalı tarafından bakıcı giderine ilişkin dava öncesi yapılan ödeme bulunduğu iddia ve ispat olunamadığından, ödeme tarihindeki verilere göre öncelikle hesaplama yapılması ve iki yıllık sürede bakiye tazminatın talep edilmesi gerektiğine yönelik istinaf itirazları da yerinde değildir. Mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunda %100 oranında maluliyet tespit edilmiş, bakıcı ihtiyacı konusunda rapor alınmamıştır. Ancak maluliyet oranına göre ömür boyu bakıcı ihtiyacı olacağı değerlendirilerek bakıcı gideri hesaplanmasında isabetsizlik görülmemiştir. Davacı taraf sürekli bakıcı gideri talebinde bulunduğuna göre, davalı vekilinin geçici iş göremezlik, geçici bakıcı ve tedavi giderlerinden sorumlu olmadığına ilişkin itirazı da yerinde değildir. Kaldı ki; KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğinden geçici iş göremezlik yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararı). Yine mahkemenin hükme esas aldığı heyet raporunda kusur konusunda uzman bilirkişinin de bulunduğu ve kusura yönelik rapor düzenlendiği görülmekle kusur raporu alınmadığı ceza dosyasındaki rapora göre hesap yapıldığına ve Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bir bilirkişi ve ayrıca Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi marifetiyle kusur durumu tespitinin yapılmasının hukuki bir zorunluluk olduğuna yönelik bir düzenleme bulunmadığından buna ilişkin itirazları da yerinde görülmemiştir. Ayrıca Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/17 Esas-2015/745 Karar sayılı dosyasında ceza yargılaması ve savcılık aşamasında da aynı kusur oranları tespit edilmiştir. Davacı kaza sırasında yolcu olup sürüş tekniğine yönelik kusurundan da söz edilemeyecektir. Hesaplamalar aktüer konusunda uzman bilirkişinin içinde bulunduğu heyet raporu hükme esas alındığından bilirkişilere yönelik itirazları da yerinde değildir. Mahkemece sürekli bakıcı giderine hükmedildiğinden, SGK dan elde ettiği gelir ve tazminatların tespit edilerek indirilmesi gerektiğine ve kazaya karışan araç kamyon olduğuna göre tazminata avans faizi hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından yasal faiz uygulanması gerektiğine ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.927,83 TL harçtan peşin alınan (54,40+927,60=)982,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.945,83 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.21/12/2022