Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2089 E. 2022/2230 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2089
KARAR NO: 2022/2230
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/07/2020
NUMARASI: 2016/847 Esas – 2020/311 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 14/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/05/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu müvekkilinin yaralandığını ve %12 oranında sakatlık tespiti yapıldığını, kazanın meydana gelmesinde davalı …’nun asli kusurlu olduğunu, diğer davalı …’ün kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın malik ve işleteni olduğunu, aracın davalı sigorta şirketine zorunlu trafik poliçesi ile sigortalandığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL sakatlık iş göremezlik tazminatının tüm davalılardan, 10.000,00 TL manevi tazminatın ise sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleri dahilinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve gerçek zararın tazmini ile sınırlı olduğunu, sağlık hizmet bedelleri ve geçici iş göremezlik zararı ve tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanacağını, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının maluliyet oranının adli tıp kurumu tarafından tespit edilmesi gerektiğini, sürekli sakatlığın kaza ile bağlantısı bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın ıslah edilen haliyle kısmen kabulüne, 570,22 TL geçici iş göremezlik tazminatının tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Hükmedilen tutara davalı sigorta şirketi yönünden 07/06/2016 tarihinden itibaren diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 26/05/2011 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, Fazla talebin reddine. Davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 2.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … mirasçılarından tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Fazla talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin maddi tazminata dair kararının hukuka aykırı olduğunu, ATK’nın müvekkilinin sakatlık raporunu kabul etmekle beraber meslekte kazanma gücü yoktur diyerek müvekkilde oluşan sakatlıktan dolayı maddi taleplerini reddettiğini, manevi tazminata dair kararının ise hakkaniyete aykırı olduğunu, manevi tazminatın kişide meydana gelen üzüntü,keder ve mağduriyetin giderilmesini amaç edindiğini ancak yerel mahkemenin kararı verirken bu hususları göz önünde bulundurmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Uzmanlarınca hazırlarmış bir trafik kazası tespit raporu bulunmadığını, öncelikle eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini, dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesince değerlendirilmesi ve kazadaki kusur oranının buna göre belirlenmesi gerektiğini, davacı tarafın maddi tazminatlarının kabulüne dayanak olarak gösterilecek bir delilleri bulunmadığını, manevi tazminat talebinin de oldukça fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut olayda, mahkeme tarafından ATK 3. İhtisas Kurulundan alınan 29/01/2018 tarihli maluliyet raporunda davacının trafik kazasına ilişkin kaza tarihinden itibaren muayene evrakları incelerek kaza ile illiyet bağı değerlendirilerek kaza tarihine göre uygulanması gerken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleriYönetmelik hükümlerine göre değerlendirme yapıldığı, davacının itirazı üzerine dosyanın ATK üst kurula gönderildiği ; ATK 2. Üst Kurul 15/03/2019 tarihli yazısı ile “…Özürlülük kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği..” belirtmiştir. Oysaki istinaf talebinde belirtilen Tekirdağ Devlet Hastanesi tarafından verilen engelli sağlık kurulu raporunun kişisel başvuru olarak düzenlendiği, kaza ile illiyet bağı gösterilmeden, hangi yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği açıklanmadığından yeterli bir rapor niteliği değildir. Bu durumda engelli sağlık kurulu raporu ile ATK raporunun çelişki oluşturduğundan bahsedilemeyeceği nedenle bu konudaki istinaf sebepleri yerinde bulunmamıştır. HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz.Dosya kapsamında alınan 22/05/2019 tarihli kusur bilirkişi raporu davalı …’e usulüne uygun olarak 13/06/2019 tebliğ edilmiş olup davalı tarafça bilirkişi raporun tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde itiraz edilmemiştir. Bu haliyle HMK’nın 357/1 maddesi çerçevesinde kusur rapordaki değerlendirme davacı taraf için usulü kazanılmış hak oluşturmakta olup kusura yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir. (Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yarlanmasının mahiyeti, maluliyet oranı, iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece manevi tazminat miktarının bir miktar düşük belirlendiği; 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı kısmen düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince REDDİNE, B- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın ıslah edilen haliyle KISMEN KABULÜNE, 570,22 TL geçici iş göremezlik tazminatının tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Hükmedilen tutara davalı sigorta şirketi yönünden 07/06/2016 tarihinden itibaren diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 26/05/2011 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, Fazla talebin reddine. 2-Davacı tarafın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜNE, 5.000,00 TL.manevi tazminatın olay tarihi olan 26/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve … mirasçıları olan dahili davalılardan (…, … ve …’den) tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Fazla talebin reddine, 3-Hükmedilen maddi tazminat yönünden karar harcı 38,95 TL ile hükmedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan karar harcı 341,55 TL’nin davacı tarafça yatırılan toplam 206,92 TL harçtan mahsubu ile bakiye 17,58 TL harcın davalı … ve … mirasçıları olan dahili davalılardan (…, … ve …’den) tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından maddi tazminat yönünden ödenen 38,95 TL karar harcının tüm davalılardan, manevi tazminat yönünden ödenen 136,62 TL harcın … mirasçıları olan dahili davalılar (…, … ve …’den) ile …’ndan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 34,25 TL ilk masraf, 668,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.702,25 TL yargılama giderinden davadaki haklılık oranı göz önünde bulundurularak 861,83 TL’nin davalı taraftan (davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun 8,92 TL ile sorumlu olduğu) tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hükmedilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 570,22 TL vekalet ücretinin davalılardan ve dahili davalılardan (… mirasçıları olan …, … ve …’den) tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hükmedilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.000,00 TL vekalet ücretinin dahili davalılar (… mirasçıları olan …, … ve …’den) ile …’ndan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 7-Davalı sigorta şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen maddi tazminat tutarı yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/3 maddesindeki esaslara göre belirlenen 570,22 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 8-Dahili davalılar (… mirasçıları olan …, … ve …’den) kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/3 maddesindeki esaslara göre belirlenen 570,22 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalılara ödenmesine, 9-Dahili davalılar (… mirasçıları olan …, … ve …) kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 10/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.000 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalılara ödenmesine, 10-Davalı taraça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 11-Davacı ile dahili davalılar (… mirasçıları olan …, … ve …) tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı ve bu davalılara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a)Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, b)Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 136,62 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 82,22 TL harcın davalı …’ndan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-a)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 103,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalı … ve … mirasçıları olan dahili davalılardan (…, … ve …’den) müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, b)İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/12/2022