Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2088 E. 2022/2376 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2088
KARAR NO: 2022/2376
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/09/2020
NUMARASI: 2018/53 Esas – 2020/354 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02.02.2015 tarihinde …’nın idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyir halinde iken yaya müvekkili …’ya çarptığını, ağır şekilde yaralandığını, geçici ve sürekli iş göremezliğe maruz kaldığını, sürekli bakım ihtiyacı içine düştüğünü belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminat ve 100,00 TL bakıcı gideri tazminatının kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sorumluluğun kusur oranında ve azami 290.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, maluliyet raporunun ZMS Genel Şartları A.5.c. md. şartlarında olması, tazminat hesabının aktüer sıfatına sahip bilirkişi kanalı ile yaptırılması gerektiğini dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile 25.189,28 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 27/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacının geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı davalarının reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı vekili dava açılmadan önce müvekkili şirkete başvurduğunu belirtilmiş ise de başvuru esnasında sağlık kurulu raporu kuruma iletilmeden doğrudan dava açılmış olduğunu, davacının dava şartını yerine getirmediğini, maluliyet raporunun Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 (c) bendindeki şartları taşıması gerektiğini, söz konusu kaza ile ilgili olarak hükme esas alınan maluliyet raporunun çocuklar için özel gereksinim değerlendirmesi yönetmeliği kapsamında olmadığını, mevcut kaza ile ilgili bir rapor alınabilmesi kaza ile ilgili tedavinin sona ermiş olması ve sonrasında yetkili ve resmi kurumdan rapor alınması gerektiğini, kusur raporları arasında çelişki olduğunu ve bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, müvekkili kurumun sorumluluğunun dava tarihinden itibaren başladığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince maluliyet belirlenmesinde 02/02/2015 kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 30/09/2019 tarihli maluliyet raporunun hükme esas alınmış olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Çelişki olduğu belirtilen ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 27/02/2019 tarihli maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik düzenlendiği anlaşılmakla 30/09/2019 tarihli ATK raporu ile çelişki oluşturduğundan söz edilemeyeceğinden bu yöne ilişkin istinafların reddi gerekmiştir.Dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davalı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvurulduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak eksik belge verildiğinden işlem yapılamadığı belirtilmektedir. Eksik belge ile müraacat yapılmış olsa dahi başvuru koşulunun yerine geldiğinin kabulü, temerrüt tarihinin bu tarihten itibaren hesaplanması gerekeceğinden bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir.İlk Derece Mahkemesince ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 16/09/2019 tarihli raporda “Sürücü …’nın, %40 oranında kusurlu olduğu, olaya müdrik yaşta olmayan yaya …’nın, davranış faktörlerinin sonuç üzerinde %60 oranında etken olduğu” belirtilmiştir. Mahkemece aldırılan 09/06/2020 tarihli kusur bilirkişi raporunda sürücü …’nın %50, yaya …’nın %50 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Aynı olaya ilişkin ceza yargılamasında savcılık aşamasında aldırılan bilirkişi raporunda sürücünün tam ve asli kusurlu olduğunun tespit edildiği, ceza yargılaması sonucunda sürücü hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği görülmüştür. Bu durumda aynı olay nedeniyle ceza yargılama aşamasında alınan kusur bilirkişi raporları ile İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporu arasında kusur oranlarında çelişki ortaya çıktığı halde İlk Derece Mahkemesince kusur oranları bakımından bilirkişi raporları arasında oluşan çelişkinin giderilmesi için İTÜ Makine Mühendisliği bölümünde görevli akademisyenlerden oluşturulacak bilirkişi kurulundan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan çelişkiyi giderecek şekilde kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf itirazı yerindedir.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/12/2022