Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2079 E. 2022/2229 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2079
KARAR NO: 2022/2229
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/07/2020
NUMARASI: 2018/1188 Esas – 2020/410 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 14/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … Tur. Tic. Ltd.Şti.ye ait … plaka nolu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalandığını, davalıya ait aracın 20.06.2016 tarihinde … sevk ve idaresinde iken yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, oluşan kaza sonrasında müvekkili tarafından araç içinde yolcu olarak bulunan …’e tazminat bedeli olarak 62.000,00 TL ödendiğini, trafik kazası tespit tutanağı incelendiğinde sigortalıya ait aracı kullanan …’ın firar ederek olay yerini terk ettiğini, şahsa ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine de davalı tarafından haksız olarak borca itiraz edildiğini, davalının itirazının haksız olduğunu belirterek itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın iki yıllık zamanaşımı süresini geçirdiğini, davacı kooperatifin sigortalıya ait aracı kullanan …’ın firar ederek olay yerini terk ettiğinden bahisle davalı şirkete rücu ettiğini, …’ın firar ederek olay yerini terk ettiği hususunun hatalı olduğunu, olay yerini terkin söz konusu olmadığını, rücuya dayanak sebep bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Sigortalıya ait aracı kullanan …’ın firar ederek olay yerini terk ettiği, bilirkişi tarafından davalı …’ın %100 kusurlu olduğu yönünde rapor tanzim edildiğini, olay yerini terkte haklı olduğunun ispat külfetinin işletene-şoföre ait olduğunu, olayda ise davalı …’ın olay yerini terkte haklı olduğunu ispat edemediği, bu sebeple davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ağır kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı …’ın karakol aşamasında verilen ifadelerinin çelişkili olduğunu, dosya kapsamında …’a ait alınmış olan herhangi bir alkol raporu bulunmamasının da olayı yerini terk eden sürücünün ağır kusurlu olduğunu gösterdiğini, 112’yi aradığını iddia eden …’ın bu beyanını doğrulayan bilgi-belgeyi mahkemeye sunmadığını, bunun da görüşlerini destekliğini, …’ın davalı şirkette trafik eğitmenliği yapması ve kaza sonrasında bir trafik eğitmeninden beklenen dikkat ve özeni göstermemesinin de ağır kusurunun olduğunu gösterdiğini, … ‘ın ağır kusurunu gizlemek ve sorumluluktan kurtulmak amacıyla olay yerini terk ettiğini, dolayısıyla …’e yapılan ödemenin de rücu şartları oluştuğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 25/06/2016 günü davacı tarafa sigortalı, davalının maliki olduğu olay yerini terk eden (firari) araç sürücüsü yönetimindeki … plaka sayılı aracın meydana gelen maddi ve yaralamalı hasarlı trafik kazası nedeniyle, sigortacı tarafından 3. kişiye ödenen tazminatın kendi sigortalısından tahsili talepli icra takibine itiraz üzerine itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 04/09/2015-2016 vade tarihli ZMMS poliçesi düzenlendiği görülmüştür. Bu halde dava konusu uyuşmazlıkta poliçe tarihinde yürürlükte bulunan ve 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarına göre değerlendirme yapılması gerekmektedir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının sigortalıya rücu hakkının düzenlendiği B.4. maddesi “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda kazaya sebebiyet veren sigortalıya rücu edebilir. Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir: a-) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, b-)Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmiş ise, c-) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar, ç-)Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise, d-) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1 maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa, e-) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse, f-) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” şekilinde düzenlenmiştir. Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ZMMS Genel Şartlarında zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının sigortalıya rücu hakkının düzenlendiği B.4. maddesi f bendinde bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesinin rücu sebebi olduğunu düzenlenmiştir. Davaya konu trafik kazasına ilişkin 20/05/2016 tarihli kaza tespit tutanağında sürücünün firar ettiğinin belirtildiği, Alanya İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 45240619-7788 sayılı tahkikat evrakına göre sürücü …’ın 23/05/2016 tarihinde temin edilerek ifadesinin alındığının, yolcu …’nin susma hakkını kullandığının belirtildiği görülmektedir. Araç sürücüsü olarak 23/05/2016 tarihinde ifadesi alınan … ifadesinde özetle olay yerinden kaçmadığını, ambulansı aradığını, kendisini iyi hissettiği için muayene olmadığını, yürüyerek hastaneye gittiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına sunulan tüm beyan ve belgelerden dava dışı sigortalı araç sürücüsünün olayın ardından hastaneye veya emniyete gittiğine dair kayıt bulunmaması nedeni ile oluşan kaza yerini terk sebebinin ZMMS Genel Şartları B.4/f bendi kapsamında “tedavi” veya “yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme”, “can güvenliği nedeniyle uzaklaşma” gibi zorunlu hallerden olmadığı bu nedenle rücu koşullarının oluştuğu gözetilerek davanın esasına girilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/12/2022