Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2070 E. 2022/2228 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2070
KARAR NO: 2022/2228
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/09/2020
NUMARASI: 2017/294 Esas – 2020/322 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 14/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10/02/2016 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracıyla … Mah. … sok. … Köyü yolundan Hilvan istikametine doğru seyir halinde iken yaya olan müvekkiline çarpması sonucu yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkilinin tüm tedavilere rağmen eski sağlığına kavuşamadığını ve esaslı oranda daimi sakat kaldığını, bu kazanın oluşumunda kusurlu olan … plaka sayılı aracın geçerli bir poliçesi olmadığından …’nın tazminattan sorumlu olduğunu, davalı şirkete müracaat edildiğini ancak yetersiz olarak 17.121,00 TL ifa edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 100,00 TL geçici ve 100,00 TL kalıcı iş göremezlikten ileri gelen 200,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden aksi halde ihbar tarihini müteakip 8 iş gününün bitiminden, olanaklı değilse son tahlilde dava tarihinden başlayarak işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından davacı tarafa 10/03/2017 tarihinde 17.121,00 TL maluliyet tazminatının ödendiğini, davacı tarafın maluliyet tazminatına ilişkin olarak müvekkili kurumdan başka bir alacağının kalmadığını, davacının müvekkili kurumu iş bu kaza ile ilgili olarak ibra ettiğini, bu nedenle iş bu davanın açılmasının hukuken geçerli olmadığını ve reddi gerektiğini, malul kalan davacının yaya olarak trafik kazasının oluşumunda tamamen kusurlu ise davanın reddi, kısmi kusurlu olması halinde hesaplanacak tazminatta kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın bedel artırım dilekçesi doğrultusunda kabulü ile, 24.247,97 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, maluliyet raporunun, davacının fiziksel muayenesi yapılmaksızın salt tıbbi evrak üzerinden inceleme ile tanzim edilmiş olup, hüküm kurmaya elverişli olmadığını, maluliyet raporunun kesin bir rapor olmadığını, maluliyet oranının belirlenerek raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesinin gerektiğini, davacının ceza dosyasında kazaya karışan araç sürücüsüne yönelik şikayetçi olmadığını ifade etmiş olduğunu, dava ve tazminat haklarının ortadan kalkmış olduğunu, müvekkili kurumun geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, bedensel zararlardan sorumlu olabileceğini, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık gideri teminatı kapsamında olduğunu, sağlık giderleri teminatının SGK sorumluluğunda olduğunu, davacının kaza tarihinde emeklilik-pasif devresinde olduğundan dolayı davacı geçici iş göremezlik tazminatını …’ndan talep edemeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamında bulunan Hilvan Cumhuriyet Başsavcılığının Soruşturma dosyası kapsamına göre, şüpheli hakkında taksirle bir kişinin yarlanmasına neden olmak suçundan müştekinin şikayetçi olmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 73/7. maddesi gereğince, davacının suça ilişkin şikayetten vazgeçme beyanında, şahsi haklarından da vazgeçtiğini açıkça ifade etmediği gözetildiğinde, şikayetten vazgeçme beyanının eldeki davayı açmaya engel teşkil etmeyeceğine göre davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanununda ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun davacının maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak, yeni tarihli muayene evrakları da incelenerek, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde değerlendirme yapılarak düzenlenmiştir. Oysaki istinaf talebinde belirtilen Şanlıurfa Devlet Hastanesi tarafından verilen genel sağlık kurulu raporunda, hangi yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği açıklanmadığından, maluliyetin tespiti bakımından yeterli ve geçerli bir rapor niteliği değildir. Bu durumda sağlık kurulu raporu ile ATK’dan alınan maluliyet raporu arasında çelişki oluşturduğundan bahsedilemeyeceğinden bu konudaki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2016/13625 E. ve 2019/1700 K. sayılı kararı ile “Mahkeme, emekli geliri dışında başka bir kazancının bulunduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat isteme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından; Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun 02/03/2006 tarihli raporunda, dava konusu olay nedeniyle davacının maruz kaldığı yaralanmasının 4 aya kadar mutad iştigaline engel teşkil edeceğinin belirtildiği anlaşılmıştır. Davacı maddi tazminat istemini geçici iş görmezlik süresi için talep etmiş olduğuna göre davacının emeklilik dışında yapmış olduğu balıkçılık ve çiftçilik faaliyeti ile ilgili gelir kaybı tespit edilebildiği takdirde tespit edilen bu gelir üzerinden, bu hususun kanıtlanmadığı takdirde ise asgari ücret baz alınarak geçici iş göremezlik zararının kapsamının belirlenmesi gerekir.Mahkemece bu yön gözetilmeyerek maddi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi, doğru görülmemiş kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.” yönünde karar verilmiş olup, Mahkemece asgari ücret üzerinden hesaplama yapan rapora göre karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.656,38 TL harçtan peşin alınan (331,09 TL+83,00 TL)=414,09 harcın mahsubu ile bakiye 1.242,29 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.14/12/2022