Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2048 E. 2022/2371 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2048
KARAR NO: 2022/2371
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/09/2020
NUMARASI: 2017/475 Esas – 2020/499 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 17/01/2016 tarihinde … plakalı motorsikleti ile seyir halindeyken … plakalı aracın şoförünün çarpması suretiyle meydana gelen kazada müvekkilinin ağır yaralandığını ve sakat kaldığını, karşı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu belirterek şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 100,00 TL daimi sakatlık tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuru sonucunda yapılan ödeme ile zararın karşılanması nedeniyle herhangi bir sorumluluklarının kalmadığını, kusurun ispata muhtaç olduğunu, maluliyetin ATK tarafından tespiti gerektiğini, davacının ehliyetinin olup olmadığını, kask ve sair koruyucu ekipmanları kullanıp kullanılmadığı araştırılarak TBK’nın 52. maddesi uyarınca değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; Geçici iş göremezlik 11.708,91 TL, daimi iş göremezlik 54.066,50 TL olmak üzere toplam 65.775,41 TL maddi tazminattan TBK’nın 52. Maddesi gereğince %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılarak; neticeten 52.620,32 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi 19/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, Müterafık kusur indirimi hakimliğimizin takdiri indirim sebeplerinden olduğu için reddedilen bu kısım üzerinden davalı lehine karşı vekalet ücreti tayinine yer olmadığına” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı Güvence Hesabı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı Güvence Hesabı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğunu, söz konusu çelişkinin giderilmesi gerektiğini, davacının geçici iş göremezlik tazminatı talepleri yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen trafik poliçesi teminatı kapsamında olmadığından davacının bu yöndeki taleplerinin de reddine karar verilmesi gerektiğini, müterafik kusur indirimi yapılmasından sonra güncel ödeme tazminat tutarından mahsup edilmesi gerektiğini, davacının sgk tarafından geçici iş görmezlik ödeneği alıp almadığının araştırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun davacının maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak, yeni tarihli muayene evrakları da incelenerek, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde değerlendirme yapılarak düzenlenmiştir. Oysaki istinaf talebinde belirtilen Devlet Hastanesi tarafından verilen genel sağlık kurulu raporunda, hangi yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği açıklanmadığından yeterli bir rapor niteliği değildir. Bu durumda sağlık kurulu raporu ile ATK raporunun çelişki oluşturduğundan bahsedilemeyeceği nedenle bu konudaki istinaf sebepleri yerinde bulunmamıştır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve tedavi gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). UYAP sisteminden yapılan kontrol neticesinde davacının kaza tarihi itibariyle SGK çalışma kaydı bulunmadığı görülmekle SGK’dan geçici iş göremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığının araştırılmasına yönelik istinaf talebi yerinde değildir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları ile de kabul edildiği üzere; tazminatın saptanabilmesi için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Sorumluluk hukukunda, tazminat denkleştirilirken yapılacak indirimler arasında bir sıra söz konusudur. İndirim nedenleri genellikle, biri gerçek zararın diğeri de tazminatın belirlenmesine ilişkin olmak üzere ikiye ayrılır. Kural olarak, önce gerçek zararı bulmak gerektiğinden, zararla ilgili indirim sebepleri önce, tazminatla ilgili indirim sebepleri ise daha sonra uygulanmaktadır. Buna ilaveten, tazminat alacaklısına ilişkin indirim sebeplerinin önce, tazminat borçlusuna ilişkin indirim sebeplerinin ise sonra uygulanması gerekmektedir. İfade olunan tüm bu hususlar karşısında; davacının maluliyeti nedeni ile uğradığı zararın hesaplanmasından sonra; hesaplanan bu bedel üzerinden, davacıya ilişkin indirim sebebi olan önceki ödemenin düşülmesi ve daha sonra da davalıya ait indirim sebebi olan müterafik kusur nedeniyle yapılacak indirimin uygulanması ve bu suretle sonuç tazminatın belirlenmesi gerekeceği açıktır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/1267 Esas 2019/8968 Karar sayılı ilam içeriği) Mahkemece aynı yönde karar verildiği görülmekle bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.594,49 TL harçtan peşin alınan 899,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.695,49 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/12/2022