Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2008 E. 2022/282 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2008
KARAR NO: 2022/282
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/09/2020
NUMARASI: 2019/128 Esas – 2020/449 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02/08/2014 tarihinde sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile tek taraflı kaza yaptığını ve kazada vefat ettiğini, … plakalı aracın …’ya ait olduğunu ve davalı sigorta şirketine poliçe ile trafik sigortası ile sigortalı olduğunu, sürücü …’nın vefatından sonra eşi …, gayri reşit çocukları … ve …’nın destekten yoksun kaldıklarını, davalı sigorta şirketinin destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu olduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6100 sayılı Kanunun 107.maddesine göre belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;… … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde 05/05/2014-2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkil şirketin sorumluluğu trafik poliçesindeki limitler ve sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, davacıların talebinin Karayolları Trafik Kanunu hükümleri uyarınca poliçe kapsamında olmadığını, kazanın meydana gelmesinde araç işleteninin herhangi bir kusuru bulunmadığını, mahkemece kusur durumunun tespiti için ATK’ndan ve tazminat hesabı yönünden aktüer raporu alınması gerektiğini, davacılar tarafından davadan önce başvuru yapılmadığından müvekkil şirketin temerrüde düşmediğini ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” 1-Davanın KABULÜ ile,Davacı … için 188.483,09 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 25/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, Davacı … için 33.362,59 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 25/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müteveffanın babasının hayatta olduğunun müteveffanın nüfus kayıt örneğinden anlaşılmakta olduğunu, garame hesabının hatalı yapıldığını, davacı vekilinin 07.02.2017 tarihli ıslah dilekçesi dikkate alınmadan rapor uyarınca hüküm kurulduğunu, müteveffa davacı …’nın miras oranları hatalı tespit edildiğini, bilirkişinin uzmanlık alanının belirsiz olduğunu, emniyet kemeri takılmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargılama sırasında davacı …’nın, 01/10/2018 tarihinde vefat ettiği, vefat ile taraf ehliyetinin sona erdiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 55. maddesi’nde “Taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar, mirası kabul veya reddetmemiş ise, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber, hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm, mirasçıların malvarlığını etkileyen davalarda dikkate alınmalıdır. Zira, mirasçılara intikal etmeyen, tarafın ölümüyle konusuz kalan davalarda gerek bulunmamaktadır. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, TMK’nın 28/1. maddesi uyarınca, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu durumda mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu halde, ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.Bu durumda, mahkemece, davanın bulunduğu aşama da dikkate alınarak, davacı …’ın mirası reddetmeyen mecburi dava arkadaşları olan davacı olarak dosyada taraf olamayan …’nın davada yer almalarının sağlanması ve HMK’nın 77/1. maddesi uyarınca mirasçıların vekaletnamelerini sunması için vekile süre verilmesi gerekirken işlem yapılmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece davalı vekilinin aşamalarda alınan bilirkişi raporlarına itirazları kapsamında destek …’ın anne ve babasının kaza tarihi itibariyle sağ olup olmadığının tespiti yönünden nufus kaydının dosya içerisine alınmadan, eşi ve çocukları için destek tazminatına karar verilmiştir. Destek payları hesaplanırken mirasçı olarak sadece davacıların ve dava dışı çocuk …’ın hayatta olduğu varsayılarak hesaplama yapılmıştır. Ancak incelenen nufus kaydına göre murisin babası da olay tarihi itibariyle hayattadır ve destek tazminatı hesabında pay sahibidir. Dosya kapsamında hesaplanan tazminat miktarlarına göre poliçe limiti çerçevesinde garameten paylaştırma yapıldığı gözetildiğinde baba payının hesaba alınmaması doğru olmamıştır. Ayrıca desteğin nüfus kaydında iki ayrı anne baba ismi gözükmekte olup bu hususunda araştırılması gerekmektedir. Destek …’ın davaya konu tek taraflı trafik kazasında tam kusurlu olarak sorumlu olduğunun tespit edildiği, davalı sigorta şirketininde desteğin sürücüsü olduğu aracın ZMMS sigortacısı olduğu nedenle müterafik kusura yönelik indirim yapılmasına ilişkin talebinin uygulanma yeri bulunmamaktadır.Kabule göre de mahkemece ıslah edilen miktar dikkate alınmaksızın talepten fazlasına karar verilmesi doğru olmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişinin uzmanlığının teslim tutanağında aktüerya uzmanlığı olarak gözükmesi nedeni ile bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir. O halde mahkemece yapılması gereken yargılama sırasında vefa eden davacı …’ın mirası reddetmeyen mecburi dava arkadaşları olan davacı olarak dosyada taraf olamayan …’nın davada yer almasının sağlanması ve HMK’nın 77/1. maddesi uyarınca vekaletnamelerini sunması için, vekile süre verilmesi, destek …’ın nüfus kaydında gözüken iki ayrı anne baba isminin ne şekilde kaydedildiğinin ilgili nüfus müdürlüğünden sorulması, davacılara bu yönde beyanda bulunmak üzere süre verilmesi, hu husus giderildikten sonra dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle hükme esas alınan rapor tarihindeki veriler esas alınarak aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek tüm dosya kapsamı çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/02/2022