Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/2001 E. 2022/2052 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/2001
KARAR NO: 2022/2052
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI: 2015/922 Esas – 2020/292 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10.05.2015 günü saat 11:33 sularında davalı …’nin sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı hatlı minibüsün … Mah. … Sokakda yaya olarak yolun karşısına geçmek isteyen davacıya çarparak yaralanmasına neden olduğunu, kazanın etkisiyle davacının sol omzundan, kafasından ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandığını, hızlı ve dikkatsiz araç kullanan araç sürücüsünün kurusu nedeniyle kazanın meydana geldiğini, davalı …’nun araç sahibi işleten, …’nin sürücü ve diğer davalı sigorta şirketinin ise poliçe limitleri dahilinde maddi tazminat taleplerinden sorumlu olduğunu, davacının geçirmiş olduğu kazanın etkisiyle sol omzundan, kafasından ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandığını, 10.05.2015 tarihinden 09.08.2015 tarihine kadar iş göremez duruma düştüğünü, ayrıca olay nedeniyle ameliyat olduğunu, kendisine fizik tedavi uygulandığını, ancak buna rağmen davacının sağlığına tam olarak kavuşamadığını, kaza nedeniyle oluşan zararlar kalıcı olduğundan davacının kaza nedeniyle beden gücü kaybına uğradığını, meslekte kazanma gücünü de büyük oranda kaybettiğini, davacının aylık net 1.945,46 TL maaş aldığını, 3 ay iş görmeden istirahatli kaldığını, davacının beden gücü kaybı nedeniyle maddi açıdan zarara uğradığını, uğradığı zararların tazmini gerektiğini beyanla, 50.000,00 TL manevi, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı iddia edilen … plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından 08.09.2014 – 2015 vadeli … nolu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, davayı kabul anlamına gelememekle birlikte, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun Trafik Poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, ZMMS’nin meblağ sigortası olmadığını, poliçede üst limit olarak belirlenen tutarın her olayda otomatik olarak ödenmesinin mümkün olmadığını, davalı sigorta şirketinin ancak sigortaladığı araç işletenin sorumluluğu nispetinde zarardan sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davanın haksız ve dayanaksız olduğunu, her şeyden önce kazaya sebebiyet verenin davalı Mesut değil, bizzat davacının dikkatsiz tutum ve davranışları olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davacının yaşlı olması ve kusurlu davranışlarının rolünün büyük olduğunu, dosya içeriğinde kazaya ilişkin davalı sürücüye atfedilecek ne bir kusur raporu, ne bir trafik kazası tespit tutanağı ve ne de ceza yargılamasının bulunmadığını, davacının varsa bir maluliyet, iş görmezlik durumu, maddi ve manevi zararı, bunun kendi kusurlu davranışından kaynaklandığını, davalı sürücünün kaza sonrası üzerine düşen görevleri yaptığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan bu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, kazaya sebep verenin müvekkili olmadığını, davacının dikkatsiz tutum ve davranışı, acele karşıya geçmek istemesi nedeniyle işbu kazanın meydana geldiğini, bu nedenle müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmadığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 12.275,06 TL maluliyet tazminatının davalılar …-…’den kaza tarihi 10/05/2015 tarihinden, davalı sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 10/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken müteselsilen davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verenin müvekkili değil bizzat davacının dikkatsiz tutum ve davranışı olduğunu, bilirkişi raporunda ve adli tıp raporunda bu husus tespit edildiğini, kaza sonrasında üzerine düşen yükümlülükleri fazlasıyla yerine getirdiğini Yerel mahkemece kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak 6098 sayılı B.K.’nun 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 10/05/2015 günü saat 11:30 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı minibüsü ile Kızılırmak sokak üzerinde seyir halinde iken kaza mahalli olan yol bölümüne geldiği esnada kaplamaya geçiş yapmak için girip yol ortasında durup akabinde tekrar geçişine devam etmek için aracın seyir istikametine giren davacı yaya … ‘a çarpması neticesi davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan kusur bilirkişi raporu istinaf talep eden davalı Mesut vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin kusura ilişkin itirazda bulunmamıştır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur oranları bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden kusura ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, davacının yaralanması, kazanın oluş şekli, kusur durumu ve tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında talep edilen ve mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.521,61 TL harçtan peşin alınan 380,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.141,21 TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/11/2022