Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1995 E. 2021/556 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1995
KARAR NO : 2021/556
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/11/2017
NUMARASI : 2014/1365 Esas – 2017/801 Karar
DAVA : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ : 10/10/2014
BİRLEŞEN KOCAELİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2015/777 ESAS – 2015/630 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 03/08/2015
KARAR TARİHİ: 24/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri davacı … eşi diğer davacıların babaları … içinde yolcu olduğu … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında vefat etiğini, olaya sebep olan … plakalı araç sürücüsü davalı … asli kusurlu, davalı … tali kusurlu olduğunu belirterek davacı … için 20.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat , davacılar … için 15.000 er TL maddi,50.000 er TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini (sigorta şirketinin yalnızca maddi tazminattan poliçe limiti ile sorumlu olacak şekilde ) tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 167.036,12 TL’ye yükseltmiştir. Birleşen 2015/777 esas sayılı dosyasında, davalı … A.Ş aleyhine açılan davada, aynı kaza nedeni ile davacı … için 50.000,00 TL, … için 50.000,00 TL ve … için 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan … ve … cevap dilekçesinde, ceza davasının bekletici mesele yapılmasını,davalıların kusuru bulunmadığından davanın husumetten reddi gerektiğini ayrıca davacıların mirası reddettiklerini, dava açma hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğun, kusur ve zarar incelemesi için bilirkişiden rapor alınmasını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd.Şti vekili cevap dilekçesinde; Kazaya karışan … plakalı aracı uzun süreli kira sözleşmesi ile kiraya verdiğini, aracın işleteni olmadığını, sigorta poliçesinin manevi tazminat taleplerini de kapsadığını, kasko ve ihtiyari mali mesuliyet sigortasından zararın tazminini, ceza davasının neticesinin beklenmesi gerektiğini, manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; … plaka sayılı aracın müvekkili tarafından KZMSS poliçesi ile sigortalandığını, sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, temerrütün dava tarihine gerçekleştiğini faizin dava tarihinden itibaren talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” 1-Asıl dava bakımından; A-Davalılar … ve … AŞ aleyhine açılan maddi tazminat davasında davacı 09/04/2014 tarihli dilekçesi ile bu davalılara yönelik maddi tazminat talebinden feragat ettiğinden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, -Davalı … lehine açılan davanın davalının uzun süreli olarak aracını kiraya verdiğinden işleten sıfatı kiracıya geçtiğinden bu davalı hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine,B-Davalılar … ve… ile… A.Ş. aleyhine açılan davada, dava dilekçesi ve ıslah dilekçesi kapsamında maddi tazminat talep edilmiş ise de davacının kazanın meydana gelmesinde asıl kusurlu olan … hakkındaki davasından feragat etmesi karşısında daha az kusurlu olan … ve … ve dolayısıyla sigorta şirketinin sorumluluğunu ağırlaştırdığından, davacı vekilinin 09/04/2015 tarihli dilekçesinde sulh protokolüne göre maddi tatmin gerçekleştiğinden bu davalılar hakkında açılan davanında feragatin sirayet etmesi gerekçesiyle reddine, 2-Manevi tazminat talebi bakımından, Asıl davada, davalılar … manevi tazminat talep edilmiş olup, A-…. Aracı uzun süreli kiraya verdiğinden işleten sıfatı kiracıya geçtiğinden bu davalı hakkındaki davanın husumet yokluğundan REDDİNE, B-Asıl davada davalılar … ve … aleyhine açılan davada davacı eş için 35.000,00-TL, davacı çocuk … için 30.000,00-TL davacı … için 30.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 18/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin reddine, C-Birleşen 2015/777 Esas Sayılı davada davalı … AŞ aleyhine açılan davanın kabulü ile, davacı eş için 35.000,00-TL, davacı çocuk … için 30.000,00-TL davacı … için 30.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihi olan 03/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte tahsilde tekerrür olmamak üzere asıl davanın davalıları … birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … A.Ş. vekili ile davalılar … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı … ile sulh protokolü imzalanmış olsa da iş bu protokolde davacıların, kazaya karışan diğer araç işletini ve sigortacısına yasal hakları saklı kalmak kaydıyla ibaresi olduğundan(ki olmasa bile ibranamedeki irade açıklaması hem sigortacı hemde onun sigortalısı için sonuç doğurur) ve yargılama safahatında alınan rapor ve beraberindeki ıslah dilekçesi ile müvekkillerinin davalı … A.Ş. şirketinin ödemesi düşüldükten sonra 167.036,12 TL Tutarında maddi zararlarının olduğu bilirkişilerin raporuyla sabit hale geldiğinden ve gerekçeli karada atıf yapılan protokolde davacıların kazaya karışan diğer araç işletini ve sigortacısına yasal hakları saklı kalmak kaydıyla ibaresi olduğundan diğer davalıların sorumluluklarına gidilmesinin hukuken mümkün olduğunu, mahkemenin diğer davalılar … ve dolayısıyla sigorta şirketi yönünden davanın kabulü gerekirken reddedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından davalılardan … %75 oranında kusurlu, … ise % 25 oranında kusurlu olduğu yönünde rapor düzenlendiğini, dolayısıyla dava konusu olayda kusur sorumluluğunun şartları gerçekleşmiş olduğundan, yerel mahkemece … A.Ş.’nin kusur sorumluğunun varlığının kabulü gerekirken davalılar yönünden davanın reddedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, … ile aracı kiralayan firma arasındaki araç kiralama sözleşmesinin 3.maddesinin son bendi “Yüklenici (…. Ltd. Şti) kiraya verdiği araçların kaza yapması neticesinde; üçünçü sahısların ,işverenin ve belediyenin uğrayacağı mali mesuliyetten yüklenici sorumludur..” şeklinde olduğunu, davalı ve aracı kiraya veren yüklenici … sorumluluğu kabul etmesine rağmen yerel mahkemenin davalı yönünden husumet yokluğu yönünden davanın reddine ve müvekkilleri yönünden aleyhe vekalet ücretine karar vermiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, … AŞ yönünden feragat edildiği halde vekalet ücretine hükmedildiğini ayrıca diğer tüm davalılar yönünden hükmedilen vekalet ücretlerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin hiçbir kusuru olmadığını, müvekkili … olayda mağdur olduğunu, kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, müvekkilleri aleyhine hem birleşen davada hem de asıl davada ayrı ayrı tazminata hükmedilmesinin usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, manevi tazminat tutarının tarafların ekonomik koşullarıyla uyumlu olmadığını, maddi tazminattan feragat edip manevi tazminat talep edilmesinin doğru olmadığını, davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti hükmedilmesinin yasal olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun, işletene atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, yerel mahkemece kabul edildiği üzere dava konusu kazada işleten sıfatı değişmiş olduğundan zarardan sorumlu olan işletenin, müvekkili sigortalısı olmadığını, davanın müvekkili şirket için esastan reddi gerektiğini, sıralı sorumluluk ilkesi uyarınca manevi tazminat talepleri bakımından öncelikli poliçenin kasko poliçesi olduğunu, müvekkilinin dava nezdinde herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, hükme esas alınan kusur raporunun yetkili merci tarafından tanzim edilmediğinden, kurulan hükmün kabulünün mümkün olmadığını, kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, bilirkişi raporundaki gelir hesaplamasının tamamen hatalı olduğunu, mahkemece de kabul gören gelir (aylık 1.965,00 TL) şirketin vergi sonrası net kazancının oranlaması ile bulunduğunu, üstelik bu gelirin, şirkete yönetici atanarak şirketin devam etmesi ihtimaline dayandırıldığını, vergi sonrası net kazancın, doğrudan kar anlamına gelmediğini, hükmedilen yargılama giderlerinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, asıl davada; 18/09/2014 davacı … eşi diğer davacıların babaları … içinde yolcu olduğu … plakalı araç ( … aracın sürücüsü, … araç maliki, … AŞ de ZMSS poliçesi ile sigortacı) ile … plakalı (… aracın sürücüsü, davalı … ise aracın maliki, davalı … A.Ş. Nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı) aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında … vefat etmesi nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat, birleşen dosya ile de … plakalı aracın İMMZS şirketinden manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesi ile kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hâkimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hâkimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Somut olayda … plaklı araç maliki davalı … Ltd. Şti bakımından da maddi tazminat taleplerinden feragat edilmiş ise de öncelikle davalının aracını 1 yıllığına kiraya vermiş olması nedeni ile işleten sıfatının kiracıya geçtiği bu davalıya husumet düşmeyeceğinden dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden red kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Kaza nedeniyle, kazaya karışan davalı araç sürücülerinin tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçundan yargılandığı Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/115 Esas sayılı dosyasında İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapora göre sanık … asli, sanık … tali kusurlu oldukları tespit edilmiş, (kaza tespit tutanağı da aynı doğrultuda) yine Mahkemece makine mühendisi bilirkişiden alınan kusur raporunda; … plakalı otobüs sürücüsü … olayda %75 oranında kusurlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsü … olayda %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumda kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü, olayın oluşuna ve dosya kapsamına uygun olduğu görülmekle, davalı … AŞ vekili ile davalı … vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin hukuki sonuçlar BK’nun 61, 62, 106, 155, 162, 163, 166, 168. maddelerinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca müteselsil sorumluluğun bazı hukuki sonuçları vardır.Müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur.(BK 162/1). Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder.(BK 163/2). Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.(BK163/1).Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşı sorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur (BK 166/1). Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur.Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra anlaşması, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun borca katılma payı oranında borçtan kurtarır (TBK 166/3). Müteselsil borçlu, alacaklıyı tatmin ettiği oranda diğer müteselsil borçlulara karşı alacaklının halefi olur (BK 168/1) ve alacaklının hakları ona geçer. Borçlu yalnızca kendi payına düşen kısmı ödemişse, diğer müteselsil borçluya rücu edemez (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/11/2019 tarih, 2019/3589 E. ve 2019/11257 K. sayılı kararı). Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine, TBK’nın 147. maddesi hükmüne göre, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağı ve alacaklının diğerleri zararına, müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceği açıktır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1.maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Yukarıda açıklanan 2918 sayılı KTK madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta … plakalı araç ZMMS sigortacısı …A.Ş. tarafından davacıya 16/02/2015 tarihli sulh protokolü ile ödeme yapıldığı ve davacının 09/04/2015 tarihli dilekçesi ile bu davalı ile sürücü … ve işleteni şirket yönünden maddi tazminata ilişkin davadan feragat ettiği, diğer araç sürücü, işleten ve sigortacısına karşı davaya devam ettiğini bildirdiği anlaşılmaktadır. Sulh sözleşmesi ve buna dayalı feragat davalı … A.Ş., sigortalısı ve sürücüsünü kapsamaktadır.O halde İlk Derece Mahkemesince yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince yapılan ödeme ve sulh sözleşmesi de dikkate alınmak suretiyle, davacı tarafından verilen feragatin diğer davalılara etkisi ve sirayet edip etmeyeceğinin değerlendirilmesi; değerlendirme yapılırken Sigorta şirketinin sulh sözleşmesi karşılığı davacıya yaptığı ödemenin zararı tamamen karşılamaması halinde, davalı işleten poliçe limitini aşan miktarda zarar varsa limiti aşan kısımdan sorumlu olacağı eğer limitin altında bir zarar varsa diğer davalılar ödeme nedeni ile bu oranda sorumluluktan kurtulmuş olacağı değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken feragatin diğer davalılara etkisi yanlış yorumlanarak tüm davalılara sirayet ettirilmesi doğru olmamıştır. Bu hususa değinen davacı istinaf talebi yerindedir. Kabule göre de; davalı … Ltd.Şti aleyhindeki dava, trafik kaydına dayanılarak açılmış olup, adı geçen davalının “aracı uzun süreli kira sözleşmesi ile kiraladığına” ilişkin savunması üzerine davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, lehine vekalet ücreti takdir edilmiştir. Trafik kaydına göre davanın adı geçen davalıya yöneltilmesinde davacının bir kusuru bulunmamaktadır. Bu halde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin bu yönden de istinaf talebi yerindedir.Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu ve maddi manevi tazminat talepleri ile birleşen dosyada ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğinden ayrı vekalet ücretlerine hükmedilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık olmadığından bu yöne değinen davalılar vekili istinaf itirazları yerinde değildir.Ne var ki Mahkemenin gerekçeli kararında “… Davacı vekili 09/04/2015 tarihli dilekçesi ile kazaya karışan … plaklı araç sigortacısı … AŞ ile sürücüsü … ve araç işleteni … hakkında açılan maddi tazminat davasında feragat ettiklerini, manevi tazminat taleplerinin sürücü ve işleten bakımından devam ettiğini belirtmiştir. Feragat beyanı nazara alınarak davalılardan … AŞ bakımından maddi tazminat davası feragat nedeni ile reddedilmiştir.Feragat halinde davalılar lehine vekalet ücreti takdiri gerekir ise de, Davalılar … ve Sigorta şirketi dava açılmasına sebebiyet verdiklerinden HMK 312/2 mad. hükmüne göre ödeme karşılığı feragat nedeni ile davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.” şeklinde olmasına karşın hüküm fıkrasında çelişki olacak şekilde bu davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır.Davalı … sigorta şirketinin, müvekkili şirketin sorumluluğunun, işletene atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, yerel mahkemece kabul edildiği üzere dava konusu kazada işleten sıfatı değişmiş olduğundan zarardan sorumlu olan işletenin, müvekkili sigortalısı olmadığını, davanın müvekkili şirket için esastan reddi gerektiğine ilişkin istinafına gelince; İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 1. Maddesine göre Davalı … sigorta kazaya karışan aracın İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğuna göre itirazının reddi gerekmiştir. Ancak birleşen dava yönünden ayrıca yargılama gideri hesaplanması gerekirken asıl dava ile birlikte hesaplanması doğru olmamıştır.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacılar ve davalılar vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … A.Ş. vekili ile davalılar … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacılar vekili, davalı … vekili, davalı… A.Ş. vekili ile davalılar … vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/03/2021