Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1953 E. 2022/2167 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1953
KARAR NO: 2022/2167
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/03/2020
NUMARASI: 2015/216 Esas – 2020/181 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin müşterek oğlu olan 05.01.2006 doğumlu …’ın 09.09.2013 tarihinde Kayseri iline bağlı Develi İlçesi Gazi Beldesinde Gazi Caddesi üzerinde bisikleti ile seyir halinde giderken, davalılardan … sevk ve idaresinde bulunan diğer davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 402521737 ZMMS poliçesi ile sigortalanmış … plakalı kamyonetin çarpması neticesi çift taraflı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkillerin murisi (desteği) olan oğulları …’in ağır şekilde yaralandığını, tedavisi için kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak 13.09.2013 tarihinde yaşamını kaybettiğini, müvekkillerinin oğulları ve destekleri olan müteveffa …’in ölümü ile sonuçlanan bahse konu trafik kazasının oluşumunda davalılardan sigorta şirketi tarafından ZMMS yapılmış … plakalı aracın sürücü ve aynı zamanda maliki olan davalı …’nın tek ve %100 kusurlu olduğunu, Develi Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/28 Esas sayılı dosyası ile kamu davası açıldığını ve cezalandırılmasına karar verildiğini, ve kararın kesinleştiğini, maddi tazminat talepleri yönünden davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirterek davacılar … ve … için destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze gideri olarak şimdilik asgari ayrı ayrı 100,00 TL maddi tazminatın, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalı … yönünden kaza tarihi olan 09.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 80.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görev yönünden reddi ile görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, 09.09.2013 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plaka sayılı aracın, müvekkili şirket nezdinde12.09.2012 – 12.09.2013 vadeli ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, davacı tarafın, işbu davadan önce müvekkili şirkete başvurmadığını, avans faizi talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatlarına dâhil olmadığını, cenaze ve defin giderlerinin sadece vefat edenin defnedilmesine ilişkin olup, bu hizmet ilgili yer belediyelerince ücretsiz olarak verildiğini, bunun dışında kalan sair masrafların kişilerin kendi tasarrufunda olduğunu, SGK tarafından yapılan ödeme varsa tazminattan düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle; Develi Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, Develi Asliye Ceza Mahkemesi 2014/25 E. sayılı dosyada davacının dinlettiği tanıkların gerçeğe aykırı beyanlarıyla, bilirkişi raporu ve keşifte müvekkilinin aleyhine olarak % 25, müteveffanın %75 kusurlu olduğunun belirtildiğini, bisiklet sürme yaşı bilirkişi beyanlarında geçtiği gibi 11 yaş olduğunu, bisiklet sürücüsü ise olay günü 7 yaşında olup, bisiklet sürme yaşında olmadığını, davacı taraf müteveffanın hem annesi hem de babası için destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği, 18 yaşında bile olmayan biri için istenen destekten yoksun kalma tazminatının reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların maddi tazminat talebi yönünden ; davacı …ın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 9.804,22 TL nin … Sigorta AŞ yönünden dava tarihinden itibaren, diğer davalı … yönünden 13/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı …ın maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 16.399,17 TL nin … Sigorta AŞ yönünden dava tarihinden itibaren , diğer davalı … yönünden 13/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile her bir davalı için 8.000 TL manevi tazminatın 13/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, bilirkişi raporuyla yüklenen %25 kusur oranının hatalı olduğunu, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, müteveffa 7 yaşında olup eğitim ve iş hayatı ile ilgili bir bilinmezlik olduğundan destekten yoksun kalma tazminatı değerlendirmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalılardan Tasfiye Halinde … Sigorta A.Ş., kazaya karışan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısıdır. Zorunlu mali sorumluluk sigortası TTK’da düzenlendiğinden, açılan dava TTK’nın 4/1-a ve 5. maddelerine göre mutlak ticari dava niteliğindedir. Mutlak ticari nitelikteki davalara bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemelerine aittir. Bu nedenle davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden göreve ilişkin yapılan istinaf yerinde değildir. Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçek1eşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir.Somut olayda; davacılar ölen çocuğun anne ve babasıdır. Çocuğun ölmeyip yaşaması halinde, ileride anne ve babasına mali olarak ve bu mümkün olmasa bile hizmet ederek ve bakımlarını sağlayarak destek olacağı aşikar olduğundan ölen çocuğun yaşı itibariyle destek olmadığına değinen istinaf talebi yerinde değildir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/370 E. ve 2019/2705 K. sayılı kararı). 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından kusur belirlemesi de yapılan 19/09/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunun istinaf eden davalı … vekiline 02/10/2017 tarihinde, hükme esas alınan 08/03/2019 tarihli aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı … vekiline 15/03/2019 tarihinde HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur ve hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden kusura ve hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.336,43 TL harçtan peşin alınan 720,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.615,71 TL harcın davalı … ‘dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/11/2022