Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1928 E. 2022/1998 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1928
KARAR NO: 2022/1998
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/01/2020
NUMARASI: 2019/378 Esas – 2020/37 Karar
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait olan … plakalı araç 10.10.2009 tarihinde şirket yetkilisi …’in sevk ve idaresindeyken, yolun üst tarafından gelen aracın müvekkiline ait araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazasına ilişkin olarak davalı şirket tarafından müvekkili … yetkilisi … hakkında İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/35 E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını, 06.10.2015 tarih ve 2015/269 K. Sayılı ilam ile … hakkında beraat kararı verildiğini belirterek müvekkilinin alacağı olan 10.000,00 TL (Bilirkişi incelemesinden sonra ıslah etme hakkı saklı kalmak kaydıyla) hasar bedelinin ihbar tarihinden işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Süresinde açılmayan davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkil hakkında yapılan yargılama sonunda verilen beraat kararı neticesinde yaptığı kazanın gerçek olması sonucuna binaen hak sahibi oldukları mahkeme nezdinde de saptanılmış ve İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde kasko sigortası sebebi ile maddi tazminat davası açıldığını, davalı tarafça zamanaşımı def’inde bulunulduğunu, kazanın 10.10.2009 tarihli olmakla, bu tarihte eski Borçlar Kanunu ve eski Ticaret Kanunu’nun yürürlükte olduğunu ve ilgili kanunlar bakımından zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, müvekkilin sigorta şirketine başvurması, müvekkile karşı kötü niyetle açılan ceza davası, verilen beraat hükmü sonucu davalıya çekilen ihtar ve zorunlu arabuluculuk başvuruları neticesinde işlememiş bulunduğundan, yeni bir 10 yıllık süre başladığından dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolmamış olduğunu, zamanaşımının dolduğu yönünde bir yorum yapılacaksa dahi bu halde, müvekkilin ceza davası neticesinde tazminat yükümlüsünün saptanmasını beklediği göz önüne alındığında zamanaşımının geçmediği ve mahkemenin kararı ile yeni bir süre başladığını kabul etmek gerektiğini, her halde kasko tazminatına ilişkin davanın açılışının KTK’nın 109. maddesinde belirlenen on yıl sınırı içerisinde kaldığının da göz önünde bulundurulmasının gerektiğini, Zamanaşımına ilişkin itirazlar yerinde görülmezse, somut olayın aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeye de vücut verdiğini , davalı şirket ile davacı müvekkil arasında akdolunan genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile, davalı … gerçekleşmesi muhtemel her çeşit zararın ödenmesini teminat altına almış olduğunu, davaya konu kazaya ilişkin tazminat bedelinden de her halde sorumlu olduğunu, müvekkilin şüpheli ifadelerde bulunmadığını, iyi niyet kurallarına sadık kalarak akşam saatlerinde meydana gelen kazanın hemen ertesi günü davalı … bilgilendirdiğini, davacı şirketin soyut iddiaları dışında herhangi bir delilleri bulunmadığını, …’e ait göstermiş bulundukları yahut gösterecekleri başkaca kazaların mahiyeti ile ilgili deliller, olayla ilgili somut delil niteliğinde olmadığını, bu sebeple davalı şirketin soyut iddiaları ve varsayımları üzerinden hüküm kurulmasının hukuka ve kanuna aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacının işleteni olduğu … plakalı araç için davalı … nezdinde 20/11/2008-2009 vade tarihli kasko sigortası yapılmıştır. Trafik kazası poliçe yürürlük süresi içerisinde 10.10.2009 tarihinde meydana gelmiştir. Dava, kasko sigorta sözleşmesinden dolayı tazminat istemine dayanmaktadır. Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat talepleri sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayandığından dava, Türk Ticaret Kanununda düzenlenen zamanaşımı hükümlerine tabi olacaktır. 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 6. maddesi uyarınca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlayan zamanaşımı süreleri eski kanuna tabi olacaktır. Taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinin tarihi 6102 sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce olduğundan ihtilafa 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundaki zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 1268. maddesi gereğince sigorta sözleşmelerinden doğan davalar 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Aynı Kanunun 1292 ve 1299. maddelerine göre zamanaşımı süresinin başlangıcı, alacağın muaccel olduğu gün, yani sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan 5 günlük ihbar tarihinin son günüdür. Zamanaşımının kesilmesi 818 sayılı BK’nun 133. maddesi “Aşağıdaki hallerde müruru zaman katedilmiş olur: 1-Borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde 2-Alacaklı dava veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla veya icrai takibat yahut iflas masasına müdahale ile hakkını talep eylediği halde.” 134. maddesi “Müruru zaman, müteselsilen borçlu olanlardan veya taksimi kabil olmıyan bir borcun müşterek borçlularından birine karşı katedilmiş olunca diğerlerine karşıda katedilmiş olur. Müruru zaman, asıl borçluya karşı katedilmiş olunca kefile karşıda katedilmiş olur. Müruru zaman, kefile karşı katedilmiş olunca asıl borçluya karşı katedilmiş olmaz.” 135. maddesi “Müruru zaman katedilmiş olunca katıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeğe başlar. Borç bir senette ikrar edilmiş veya bir hüküm ile sabit olmuş ise yeni müddet daima on senedir.” şeklinde düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta sigortalı araç davacının sevk ve idaresindeyken, 10/10/2009 tarihinde kaza gerçekleştiğine göre, kaza tarihi itibariyle davacı rizikonun gerçekleştiğini öğrenmiştir. Bu durumda öğrenme tarihinden itibaren 5 günlük ihbar süresinin son günü olan 15/10/2009 tarihi, zamanaşımının başlangıç tarihidir. Bu tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi 15/10/2011 tarihinde sona ereceğinden dava tarihi olan10/10/2019 itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerekir. Davacı vekili davalı … eksper raporunun ikrar niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de dosya kapsamında bulunan ekspertiz raporunda sigortanın ikrarı niteliğinde bir değerlendirme yapılmadığı, aksine başvurunun reddine ilişkin görüş bildirildiği görüldüğünden ekspertiz raporu zamanaşımını kesmeyecektir. Kaldı ki davalı … tarafından açılan hasar dosyası kapsamında dolandırıcılık ve sahtecilik iddiası ile suç duyurusunda bulunulmuş, şüpheliler hakkında yapılan yargılama sonucunda İstanbul 19. ACM’nin 2012/35 Esas ve 2015/269 karar sayılı kararı ile CMK 223/1-e maddesi gereğince beraatlerine karar verilmiştir. Sonuç olarak somut olayda Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 133/2.maddesinde belirtilen zamanaşımını kesen hallerin hiç biri gerçekleşmediğinden aynı kanununu 135. maddesinde düzenlenen 10 senelik zamanaşımı süresinin uygulanması da mümkün değildir. Bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesince, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/11/2022