Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1920 E. 2022/2164 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1920
KARAR NO: 2022/2164
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/07/2020
NUMARASI: 2019/602 Esas – 2020/282 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin oğlu …’in içinde yolcu olarak bulunduğu …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 26/06/2017 tarihinde kaza yapması sonucu vefat ettiğini, kazanın oluşumunda sürücünün kusurlu olduğunu, müvekkilinin oğlunun desteğinden mahrum kaldığını, kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı için davalı sigorta şirketine 02/01/2018 tarihli dilekçe ile başvurulduğunu ancak cevap alınamadığını belirterek şimdilik 1.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 26/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 33.975,52 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının belirttiği kaza tarihi itibariyle kazaya karışan aracın müvekkili şirketin sigortalısı olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla kazaya karışan araç sürücüsünün ehliyetsiz ve alkollü olduğunu, müteveffanın o araçta yolculuk yaparak müterafık kusurlu olduğunu, kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacı tarafın kusur ve zararını ispat etmesi gerektiğini, dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceklerini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın arttırılan haliyle kısmen kabulüne, 32.893,47 TL’nin 18/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazla talebin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aracın kaza tarihi itibariyle müvekkiline sigortalı olmadığını, aracın malikinin … olduğunu ancak poliçede araç malikinin … olarak göründüğünü, aracın … tarafından …’e satıldığını, aracın işleteninin değiştiğini, bu nedenle müvekkili şirket nezdinde bu araca ait geçerli bir poliçe bulunmadığını, bu yönde hiçbir araştırma yapılmadığını, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kaza esnasında araç sürücüsünün ehliyetsiz olduğunu ayrıca 1,54 promil alkollü olduğunu, teminatın tek, hasar görenlerin birden fazla olması durumunda KTK’nın 96.madde gereğince teminatın paylaştırılması gerektiğini, müteveffanın hak sahiplerinin birden fazla olduğunu, müvekkili şirket nezdinde oluşturulan poliçe teminatının ise tek olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 Sayılı KTK’nun 94. maddesinde; “sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır. Sigortacı, sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde feshedebilir. Sigorta fesih tarihinden 15 gün sonrasına kadar geçerlidir” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın C.4. maddesinin ikinci fıkrasında “Sigortalının değiştiği her durumda mevcut sözleşme değişim tarihi itibarıyla kendiliğinden sona erer ve ilgiliye gün esasına göre prim iadesi yapılır. Ancak, mevcut sözleşme sigortalının değiştiği tarihten itibaren onbeş gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için sözleşme yapılana kadar geçerlidir.” düzenlemesi yer almaktadır. Kanunun açık lafzından da anlaşılacağı üzere işletenin değişmesi, kendiliğinden sigorta sözleşmesinin sona ermesine sebebiyet vermez. Sigorta sözleşmesinin sona ermesi için işletenin değişmesinin yanı sıra sigorta şirketi tarafından sözleşmenin feshedilmesi de gerekir. Somut uyuşmazlıkta dava konusu araç hakkında davalı Sigorta Şirketi tarafından tanzim edilen trafik sigorta poliçesi kaza tarihi olan 26/06/2017 tarihi itibariyle feshedilmemiş olduğundan söz konusu poliçe 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 94. maddesi gereğince kaza tarihi itibariyle geçerli olmaya devam etmektedir. Bu durumda mahkemece davalının aracın el değiştirmesi nedeniyle poliçeden ötürü sorumluluklarının kalmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmeyerek hüküm kurulmasında isabetsizlik görülmemiştir. Yine mahkemenin hükme esas aldığı kök ve ek aktüreya raporunda toplam tazminat miktarından %20 müterafik kusur indirimi yapılmış ve müteveffanın babası, eş ve çocuklarının payları da dikkate alınarak, teminat miktarı garameten paylaştırılmış olduğunun anlaşılmasına göre İlk Derece Mahkemesince aktüerya raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken (Merkez bankasının 30/03/2019 tarihli kurundan bakıldı – Euro :6,17*2.083,97 TL=12.858,09) 878,33 TL harçtan peşin alınan 202,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 676,18 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/11/2022