Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1905 E. 2021/106 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1905
KARAR NO : 2021/106
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/01/2018
NUMARASI : 2015/919 Esas – 2018/58 Karar
DAVA : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili, müvekkillerinden … kızı diğer davacıların kardeşi olan müteveffa … 19/01/2007 tarihinde İETT otobüsünün çarpması sonucu hayatını kaybettiğini belirterek sürücünün kusurlu olduğundan, ZMMS sigorta şirketi, işleten İETT ve sürücü … anne ve baba için destekten yoksun kalma tazminatının, anne baba ve diğer kardeşler için sigorta şirketi hariç olmak üzere diğer davalılardan ölüm nedeniyle … için 40.000,00’er TL, diğer davacılar için ise 10.000,00 ‘er TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 15/12/2017 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat talebini toplamda 32.971,01 TL olarak ıslah etmiştir. Davalılardan … vekili, talebin zamanaşımına uğradığını müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ölenin kaza tarihi itibariyle 14 yaşında olması nedeniyle anne ve babanın destek zararının söz konusu olmadığını, davacılar için talep edilen manevi tazminatın fahiş tutarda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı sigorta vekili ceza mahkemesince alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, ölenin sürekli bir işte çalışmadığını, peynirci dükkanında dönemsel olarak çalıştığını, sigorta şirketince davacılara kısmi ödemeler yapıldığını, ödemenin yeterli olup olmadığının tespiti gerektiğini, yetersiz ödeme söz konusu ise rapor tarihine kadar yasal faizle birlikte güncellenmesi gerektiğini, hesaplamada TRH2010 tablosunu ve teknik faiz iskonto oranının gözetilmesi gerektiğini, avans faizi istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalılardan İETT vekili 3. kişinin ağır kusuru söz konusu olduğundan işleten olarak mesuliyetlerinin bulunmadığını ayrıca manevi tazminat isteminin de fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile; … için 16.806,52 TL, diğer davacı … için 18.164,49 TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden 14/04/2015, davalılar … ve İETT Genel Müdürlüğü yönünden kaza tarihi 19/01/2007 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı … için 15.000,00 TL, ….çin 15.000,00 TL, diğer davacılardan … için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL maddi tazminatların kaza tarihi 19/01/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar İETT Genel Müdürlüğü ile …’den alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … vekili ve davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararına esas alınan 02.05.2017 tarihli bilirkişi raporu ile 30.10.2017 tarihli ek bilirkişi raporlarının kusur incelemesi yönünden yetersiz ve hatalı olması, hükmedilen tazminatlara avans faizi işletilmesi gerekirken yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş olması, müvekkilleri … lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının az olması sebepleriyle Yerel Mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın ıslah edilen miktar bakımından zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin dava konusu kazada hiçbir kusuru bulunmadığını, kusur raporu alınmadan hesap uzmanı tarafından değerlendirilen kusur oranının kabul edilemeyeceğini, davacı anne babanın murisin vefatı ile henüz 14 yaşında bir öğrenci olduğundan olay tarihi itibariyle hiçbir gelir elde etmediğinden kaybettikleri bir desteğin olmadığını ve murisin 15 yaşından itibaren çalışabileceği kabulüne göre yapılan hesaplamayı kabul etmediğini, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın reddi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın ıslah edilen kısmının zamanaşımına uğradığını, kazanın meydana gelmesinde müvekkil idarenin sürücüsünün kusuru bulunmayıp yaya olarak akış halindeki trafik içerisinde ve yağışlı hava ortamında gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek aniden park eden araçların arasında çıkan müteveffanın sorumlu olduğunu, müteveffa … 15 yaşından itibaren çalışacakmış gibi tazminat hesaplamasının da hatalı olduğunu ve sigorta kaydı olmayıp 15 yaşında çalışmaya başladığının ispat edilemediğini, manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dairemizin 2018/1816 ESAS ve 2020/3370 Karar sayılı kararı ile vekaletname ve harç eksikliği nedeniyle geri çevirme kararı doğrultusunda eksiklikler giderilerek dosya incelenmek üzere Dairemize yeniden gönderilmiştir.Emsal nitelikteki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 4.12.2017 tarih, 2015/5792Esas ve 2017/11224 Karar sayılı kararında; “Mahkeme tarafından hüküm altına alınan tazminatlar için avans faizine hükmedilmiş ise de; davalı tarafından zorunlu trafik sigortalı araç, … Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ait olan, kamu hizmetine tahsis edilmiş resmi araç olup temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmeyişi de bozmayı gerektirmiştir” şeklinde olup buna göre kazaya sebebiyet veren aracın da kamu hizmetine tahsisli olduğu anlaşıldığına göre davacılar vekilinin faize ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Davanın dayanağını oluşturan olay, ölümlü bir trafik kazasıdır. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 19/01/2007 tarihi ile ıslah tarihi olan 19/12/2017 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığından davalı … vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili ise ıslah dilekçesine süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde ıslah zamanaşımına yönelik defi de bulunmadığından, bu hususa değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Kaza ile ilgili savcılık soruşturması aşamasında alınan kusur raporunda sürücüye %40 yaya … ise %60 kusur atfedilmiştir. Kovuşturma aşamasında Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda da benzer oranda sürücü davalı … 3/8 oranında tali kusur, müteveffa yaya … ise 5/8 oranında asli kusur belirlenmiş ve Ceza mahkemesince yapılan yargılama neticesinde sürücünün tali de olsa kusuru nedeniyle mahkumiyetine dair verilen karar Yargıtay denetiminden onanmak suretiyle geçerek kesinleşmiştir. Yine Mahkemece de aktüerya ve kusura ilişkin alınan heyet raporunda sürücünün %40 müteveffa yayanın %60 oranında kusurlu olduğu ve itiraz üzerine üç kişisi trafik konusunda uzman emekli ve İTÜ de görevli bilirkişi heyeti tarafından da aynı oranlar tespit edildiğine göre kusura ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir. Mahkemece, 15 yaşından itibaren murisin çalışma hayatına başladığının kabulü ihtimali nazara alınarak 30/10/2017 tarihli raporun sonuç kısmındaki 2. seçeneğe göre tazminata hükmedilmiş ve istinaf itirazında bulunan davalılarca bu yönden yapılan incelemede; Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre vefat eden çocuklar için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken 18 yaşından itibaren gelir getirmeye başlayacağı varsayılarak hak sahibinin destek süresi boyunca tazminat hesaplanmakta ise de destek çocuğun ceza mahkemesinde dinlenen tanık beyanları ile dava dilekçesinde belirtilen iş yerinde çalıştığı ve kazanın da iş çıkışı meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi ek raporundaki ihtimalli hesaplamalardan desteğin 15 yaşından itibaren gelir getirmeye başlayacağı varsayılarak hesaplanan tazminat miktarına hükmedilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacılar vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davacı vekili, davalı … vekili ve davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekili, davalı … vekili ve davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-a-Davacılar yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,b-Davalı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.388,87 TL harçtan peşin alınan (561,35+35,90)=597,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.791,62 TL harcın davalı… tahsili ile Hazineye irat kaydına,c-Davalı İETT yönünden;Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.388,87 TL harçtan peşin alınan (561,35+35,90)=597,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.791,62 TL davalı İETT’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/01/2021