Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1889 E. 2022/2099 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1889
KARAR NO: 2022/2099
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/01/2020
NUMARASI: 2018/575 Esas – 2020/45 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 23/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17.02.2017 günü Pamukova-Adapazarı istikametinde … Oto mevkine … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile aynı yönde önünde seyreden … plakalı çekiciye bağlı … plakalı yarı römorkun arka kısmına çarpması neticesinde ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, bu kazada müvekkilinin kızı …’nun hayatını kaybettiğini bildirerek ölümlü trafik kazası nedeniyle (fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak üzere) 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca belirlenecek şimdilik 100.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının, işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş ve … yönünden temerrüt tarihinden işletilecek faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme olarak tüm davalılardan alınarak davacıya ödetilmesine, davacı için 100.000 TL manevi tazminatın, olay tarihinden işletilecek faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme olarak (sigorta şirketi ve güvence hesabı dışındaki) davalılar … Tur. Nak. San. Ltd. Şti ve …’dan alınarak davacıya ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yana …’nun vefatı nedeniyle 19/04/2018 tarihinde 29.722,12 TL tazminat ödemesi yapıldığını, müvekkilinin üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla kazaya sebep olan olayda öncelikle kusur durumunun net olarak tespiti gerektiğini, müvekkiline yapılan başvuru neticesinde davacıların talepleri karşılandığından müvekkili şirketin temerrüdünden bahsedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili nezdinde açılan … sayılı hasar dosyası kapsamında davacıya yapılan 29.661,00 TL ödeme ile müvekkili kurumun başkaca sorumluluğu kalmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın temerrüt tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, bakiye tazminat için müvekkili kuruma herhangi bir başvuru yapılmadığını, bu durumda müvekkili kurumun temerrüdünden bahsedilemeyeceğini, beyan ile davanın dava şartlarının eksikliği nedeniyle usulden reddine olmadığı taktirde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazanın oluşmasına sebep olan ve asli kusurlu bulunan … plakalı araç sürücüsü …’nun davaya dahil edilmesi gerektiğini, dava konusu olayda kusurunun bulunmadığını, tarafına husumet yüklenmesinin yasa ve hukuka aykırı olduğunu, kendisinin olayda hiçbir kusurunun olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 58.799,23 TL nin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, (davalılar … ve … Tur. Nak. San. Tic.Ltd.Şti. 39.199,49 TL den 17/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmak üzere, davalı … Sigorta A.Ş. 5.212,04 TL den 27/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sorumlu olmak üzere, davalı … 24.940,18 TL den 27/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sorumlu olmak üzere), fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 40.000 TL nin 27/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … ve … Nak. San. Tic. Ltd. Şti. den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı …, … Sigorta A.Ş. ve … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılmamasının hatalı olduğunu, yargılama öncesi davacıya tazminatın ödenmesine müteakip müvekkil kurum, davacı tarafından ibra edilmiş olup, buna ilişkin ibraname belgelerinin dosyaya sunulmuş olduğunu, sonrasında bakiye tazminat talepli olarak işbu davanın ikame edilmiş olduğunu, bakiye tazminat istemli yargılamalarda, yüksek yargı içtihatları öncelikle ödeme tarihine göre hesaplama yapılması ve ancak ödeme yetersiz ise tazminatın rapor tarihine göre belirlenmesi gerektiği yönünde olduğunu, bu davada karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda, bilirkişi doğrudan hesap tarihi uyarınca raporunu tanzim ettiğini, Mahkeme tarafından, …’nın yapmış olduğu ödemenin ödeme tarihi itibariyle davacının zararını karşılayıp karşılamadığı, hak edilen ile ödenen tutar arasında misli fark bulunup bulunmadığı hususları tespit edilememiş olduğunu, kararın bu nedenle bozulması gerektiğini, müteveffanın yetiştirme giderinin 22 yaşına kadar hesaplanması ve akabinde destekten yoksun kalma tazminatı da 22 yaşından itibaren hesaplanması gerektiğini, temerrüt tarihinin de hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kararın gerekçeli olmadığı, destekten yoksun kalma tazminatı varsayımlara dayanılarak belirlenmiş olup, gerçeği yansıtmayan bu tazminat miktarının kabulünün mümkün olamayacağını, tazminatın hesaplanabilmesi için müteveffa ve destekten yoksun kalanın ömürleri, çalışma hayatları ve gelir düzeyleri ve sair konularda varsayımlarda bulunmak gerektiğini, bu varsayımlar temelinde bir takım teknik hesaplamalar sonucu destekten yoksun kalma tazminatı bulunduğunu, davaya konu sigorta poliçesinin teminatının maktuen ödenecek rakam olmadığını, Poliçede belirtilen limitin, ölüm halinde mutlak ve likit ödenecek meblağ olmayıp, vefat edenin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yoksun kaldıkları zararın yani destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması sonucunda belirlendiğini, sigortanın zenginleşme aracı olmadığını ancak gerçek zararın tazmininin talep edilebileceğini, mahkeme kararında müvekkil şirket aleyhine hükmedilen maddi tazminatın hatalı olduğunu, davacının ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararının hesaplanması ve müvekkil şirketçe yapılan ödeme ile davacının zararının ne kadarının karşılandığı tespit edilmesi gerektiğini, bu şekilde hesaplama yapıldıktan sonra bu durumun ödeme ile maddi zarar arasında açık nispetsizlik oluşturup oluşturmadığı açıkça tespit edilecek olup , ödeme tarihindeki davacının maddi zararı ile yapılan ödeme arasında açık bir nispetsizlik tespit edilmediği takdirde davacının maddi tazminat talep edemeyeceğinden müvekkil şirket aleyhine yapılan işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil şirket tarafından yapılan ödemenin yargıtay kararları gereği güncelleştirilerek şirketçe ödeme tarihinde zararın karşılanıp karşılanmadığı hususunun da dikkate alınması gerektiğini, ayrıca yetiştirme giderinin indirimin hesaplaması müteveffanın 22 yaşına kadar yapılması gerekmekte olup, Yargıtay kararları gereği hem anne hem baba için hesaplanan tazminattan ayrı ayrı düşülmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin yaptığı yargılamada alınan 12.07.2019 (hükme esas alınan rapor) ve 04.1 2.20219 tarihli bilirkişi raporların hem usulen hem de esasen hatalı, eksik ve hukuka aykırı olduğunu, … Sigorta A.Ş.’nin sigortalısı durumundaki işletene de 39.199,49 TL (belirlenen 40.000 TL manevi tazminattan da ayrı olarak maddi tazminat ödemesi konusunda hüküm kurulduğunu, bilirkişilerin davacılara toplamda 97.998,73 TL olarak ödenmesini öngördüğü bedeni zarar taraflara 137.198,22 TL olarak özensizce ve hatalı olarak bölüştürülmüş olduğunu, hüküm de hem tarafına hem de diğer davalı işleten şirkete sigorta şirketlerine belirlenen bedelden de haricen hükmolunan 39.199,49 TL bedel, tartışma götürmez ve açık şekilde maddi hata sonucu hükmedilmiş bir bedel olduğunu, bilirkişilerin raporda yetiştirme gideri mahsup ile dava dışı baba için yapılabilecek ise de davacı anne için mahsup yapılamayacaktır.” deyip belirlediği tazminat bedelinden yetiştirme gideri düşmese de mahkeme gerekçeli kararında ”vefat eden çocuk olduğundan erişkinliğe kadar geçecek yıllık süre bakımından yetiştirme giderlerinin de düşülmesi gerektiği kabul edilmiş denilmiş ancak hükme aldığı bilirkişi- raporunda yetiştirme bedeli düşülmediği fark edilmemiş, bilirkişi raporunda yetiştirme bedeli hesaplamış ancak tazminattan düşülmemiş olduğunu, bilirkişi raporu ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratmakta olup, gerekçeli kararı hukuka aykırı hale getirdiğini, bilirkişi raporunun hukuka ve maddi gerçeğe aykırı olduğunu, kusur raporları arasında çelişki bulunduğunu, manevi tazminatın fazla olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Davalı … Sigorta A.Ş istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; HMK’nun 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.390,00 TL olacaktır. Bu halde, davanın davalı … Sigorta A.Ş. yönünden kabul edilen miktarı karar tarihine göre uygulanması gereken 2020 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından bu davalının İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı HMK’nın 341/4.fıkrası gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel mahkemece, kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir. Davalı … ve davalı … istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre, dosya kapsamından çalıştığı ispat edilememesi nedeniyle desteğin annesi olan davacı için %5 yetiştirme gideri indirimi yapılmadan hesaplanan tazminata hükmedilmesinde ve davalı Güvence Hesabı yönünden yapılan ödeme tarihi olan 27/04/2018 tarihinden itibaren faiz işletilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalı … tarafından davacı tarafa dava tarihinden önce 27/04/2018 tarihinde 29.661 TL ödeme yapılmış, ödeme sonrasında ibraname düzenlenmiştir. Davacı tarafından da iki ay kadar sonra 21/06/2018 tarihinde eldeki davayı KTK’nın 111. maddedeki 2 yıllık süresi içerisinde açmıştır. Mahkemece 28/02/2019 tarihli bilirkişi raporu ile davalı … tarafından yapılan ödemenin hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak hesaplanan tutardan mahsup edildiği görülmektedir. KTK’nın 111. maddesi gereğince ibranamenin iptali şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti bakımından olarak ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi amacı ile ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Kabule göre mahkemece kurulan hükmün icraya koymaya elverişli olmadığı, müteselsil sorumlulardan biri tarafından yapılan ödeme diğerlerininin de borcunu sona erdirdiği halde davalı … ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme düşülmeden tüm tazminat miktarından davalı sürücü ve işletenin sorumlu tutulması da doğru olmamıştır. Yine dava dilekçesinde tazminatın müteselsilen tahsili talep edildiği halde kurulan hükmün 1. maddesinde kabul edilen tazminatın davalılardan tahsiline karar verildiği halde parantez içerisinde davalıların sorumlu olduğu miktar ayrı ayrı gösterilerek hüküm kurulması da infazda tereddüt oluşturacağı gibi talebe de aykırı olmuştur. Ancak kusur oranında tazminata hükmedilmesi konusunda davacı tarafın istinafı bulunmadığından eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiştir. Bu nedenle; Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine, davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine, B-Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2022