Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1872 E. 2022/2161 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1872
KARAR NO: 2022/2161
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI: 2019/814 Esas – 2020/284 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 28/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı … şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile teminat altında olan … plaka sayılı aracın 12.08.2018 günü saat:22.00 sıralarında dava dışı araç sürücüsü dava dışı sürücü … sevk ve idaresinde …-…-… Mahalle yolu 1.000 metresine geldiği esnada aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek gidiş istikametine göre yolun sağ tarafına kayması ve menfez üzerinde askıda kalması sonucu meydana gelen tek taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasında, araç içinde yolcu konumunda bulunan müvekkilinin ağır yaralandığını ve malul kaldığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla sürekli iş göremezlik tazminatı olarak 1.000,00 TL, geçici bakıcı giderleri olarak 500,00 TL olmak üzere toplam 1.500,00 TL maddi tazminatın 05.09.2018 sigorta şirketi başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 143.037,17 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafça belirtilen … plakalı aracın 12.08.2018 tarihinde 30.07.2018/2019 vadeli ZMMS sigorta poliçesi ile müvekkil sigorta şirketi tarafından teminat altına alındığını, kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, davacının alkolün etkisi altında seyir halinde olan araçtan atlamak istemesi neticesinde sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, her şekilde davacının alkollü olduğunu bilerek araca binmiş olması nedeni ile mütefarik kusurlu olduğunu ve tazminat hesaplaması yapılırken mütefarik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, dava konusu olay ile ilgili olarak %50 mütefarik kusur indirimi talep ettiklerini, müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, davacının tazminata konu olan sakatlık halinin Adli Tıp Kurumunda tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik ve tedavi giderleri ile bakıcı giderleri zararlarından SGK’ nın sorumlu olduğunu, dava tarihinden itibaren talep edilecek faizin yasal faiz olduğunu belirterek belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile 104.843,076 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 2.434,80 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 107.277,87 TL’nin 20/09/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eksik belgeler tamamlanmadığından başvuru şartının yerine getirilmediğini, HMK’nın 115. maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, İvrindi Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/791 sayılı dosyasına yansıyan ifadelere göre, davacı …’ ın alkolün etkisi ile hareket halindeki araçtan atlamaya çalıştığı sırada sürücüye direksiyon hakimiyetini kaybettirdiği, dolayısıyla kazanın meydana gelmesinde kusurlu bulunduğu anlaşılmakla yalnızca zararın artması değil kazanın oluşumuna da etki eden bir davranışın söz konusu olduğunu, bu hususun yalnızca müterafik kusur olarak değerlendirilemeyeceğini, karara dayanak maluliyet raporunun yönetmeliğe uygun olmadığını, aktüerya raporunda kişinin bakiye ömrünü kaza tarihindeki yaşı esas alınarak hesaplandığını ve 31.12.2061 tarihine kadar destek verildiğini, oysaki kişinin bakiye ömrünün kişinin rapor tarihinde halen hayatta olması nedeniyle ve bilinen dönem raporda ayrı olarak incelenmeli, süreç olarak mükerrerlik olmaması için mağdurun, rapor tarihindeki yaşı esas alınarak hesaplanması ve 16.06.2062 tarihine kadar destek verilmesi gerektiğini, her halükarda davacının talebine konu maluliyet tazminatına ilişkin tazminat hesabının ZMS Sigortası Genel Şartları A.5/C Maddesi ve ekinde yer alan esaslara göre yapılması gerektiğini, davacının talebine konu geçici bakıcı gideri tazminatının Trafik Sigortası Genel Şartları A.5.b maddesi gereği, sağlık gideri teminatı kapsamında olduğunu ve sağlık gideri teminatının ise SGK’nın sorumluluğunda bulunduğunu, ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceğini, davacı Trafik Kanunu ve Trafik Sigortası Genel Şartlarında düzenlenen şekilde usulüne uygun bir şekilde müracaatta bulunmamış ve aynı şekilde gerekli belge ve bilgileri de sunmamış olduğundan alacağın muaccel olamayacağı ve müvekkili şirketin temerrüde düşmediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 12.08.2018 tarihinde davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile ile sigortalı … plakalı aracın dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeyken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile gerçekleşen trafik kazasında araçta yolcu konumunda bulunan davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeniyle sürekli iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri talep ettiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince alınan kusur bilirkişi raporunda; “Bu kazanın oluşumunda 2,73 promil alkollü olduğu tespit edilen … plakalı araç sürücüsü …’in 2918 sayılı KTK ‘ nunda belirtilen 52/1-A (aracın hızını dönemeçlere girerken dönemeçli yollarda ilerlerken köprü ve menfezlere yaklaşırken azaltmamak) maddesini ihlal ettiği ve 2,73 promil alkollü olan sürücüsünün güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği kanaatine varıldığı, davalı … şirketi tarafından ZMMS sigorta poliçesi ile teminat altında olan araç sürücüsünün % 100 kusuru ile meydana geldiği” kanaati belirtilmiştir. Dava dışı sürücünün kazadan hemen sonra 13/08/2018 saat 01:25 de Jandarmaya verdiği ifade ile aynı gün İvrindi Cumhuriyet Savcısına verdiği olayın oluşuna ilişkin ifade birbiri ile çelişkili olduğundan davacının olayda sürüşe ilişkin kusurunun bulunmadığına ilişkin kusur raporu oluşa ve kaza tespit tutanağına uygun bulunduğundan kusura ilişkin istinaf yerinde görülmemiştir. Kazaya karışan araç davalı … şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı olup davacı vekili sigorta şirketine başvuru yaptıktan sonra verilen olumsuz yanıt üzerine dava açıldığına göre KTK’nın 97.madddesindeki başvuru koşulu yerine getirildiğinin kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Kaza tarihi 12.08.2018 olduğuna göre İlk Derece Mahkemesince Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından adli tıp uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı, Ortopedi ve Travmatoloji Polikliniği ile Beyin ve Sinir Cerrahi Polikliniğinden muayeneleri de yaptırılmak suretiyle kalıcı işgöremezlik durum ve oranını Balthazar formülü uygulanarak maluliyetin kaza ile illiyeti, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınmış olması nedeniyle bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı gereğince ZMMS Genel Şartlarının “Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” başlıklı kısmında tazminatın belirlenmesine ilişkin esaslar uygulanamayacağından aksi yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Kaldı ki davalının bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde aktüerya raporunda hesaplama yöntemine açıkça itirazı bulunmamaktadır. Her ne kadar hesaplamada prograsif rant tekniği uygulanması gerekirken 1,8 teknik faiz uygulanmış olması doğru olmamış ise de davacının istinaf talebi bulunmadığından bu yönde davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle davacının belirlenen maluliyet oranı, kaza tarihindeki yaşı, geliri esas alınarak TRH 2010 tablosu uygulanarak yerleşik yargıtay içtihatlarında benimsenen yöntem ve ilkelere göre tazminat hesaplaması yapılmış olmasında ve İlk Derece Mahkemesince de bu rapora göre karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici bakıcı giderine ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarihtir. Ancak KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinin 8.günden itibaren davalı … Şirketinin temerrüdünden söz edilebilir. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça, davadan önce davalı … Şirketine başvuru yapılmıştır. Bu durumda, davalı … Şirketi, başvuru tarihinin 8.günden itibaren temerrüde düşmüş olacağından dava ve ıslah dilekçesinde talep edilen tazminat miktarlarına faiz başlangıç tarihinin 20/09/2018 olarak alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 7.328,15 TL harçtan peşin alınan 1.886,43 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.441,72 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/11/2022