Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1868 E. 2022/2097 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1868
KARAR NO: 2022/2097
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 10/07/2020
NUMARASI: 2017/925 Esas – 2020/319 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 23/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 02/07/2017 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile … Caddesi üzerinden adliye istikametinden Sumbas ilçesi istikametine trafik şeridine katılmak için … sokak kavşağına geldiği esnada sokağa dönüş yapmak isteyen sürücülüğünü …’in yaptığı … plakalı araç ile çarpışması neticesinde çift taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazada … plakalı motosiklet yolcu konumunda olan müvekkili …’in yaralandığını, meydana gelen kaza nedeniyle müvekkili …’in tedavi gördüğü ve görmeye devam ettiğini, bedensel zarara uğraması nedeniyle belirlenecek maddi tazminat tutarı ve zararın kapsamı belli olduktan sonra miktarı açıklanacak maddi tazminatın, sigorta şirketi yönünden limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, usulüne uygun başvuru şartı yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli trafik sigorta poliçesinin olup olmadığının tespitinin gerektiğini, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespiti adli tıp vasıtasıyla yapılması gerektiğini, davacının gerekli güvenlik önlemlerini almadığını, kaza sırasında kaskının bulunmadığını, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile, 27.853,02 TL sürekli iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 05/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının usulüne uygun, süresinde hatır taşıması indirimi talebi olmadığı, bu konuda delil de sunmadığı halde, mahkemece hatır indirimi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu durumun ayrıca müvekkili lehine usulü kazanılmış hak da olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 01.06.2015 tarihinden sonra açılacak tüm davalarda, dava açmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna başvuru şartı getirilmediğini, dava şartı yokluğunun hakimin resen gözeteceği hususlardan olduğunu ancak cevap dilekçelerinde de başvuru dava şartının bulunmadığı itirazının yerel Mahkemeye sunulmuş olmasına rağmen, davanın reddine karar verilmesi gerekirken itirazının değerlendirilmeksizin yargılamaya devam edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olduğu, maluliyete ilişkin yönetmeliğin hatalı olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, SGK tarafından rücuya tabi ödeme ödeme olup olmadığının araştırılması gerektiğini, yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde 02/07/2017 kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği hükümlerine göre ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 28/06/2019 tarihli maluliyet raporunun hükme esas alınmış olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davalı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvurulduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak eksik belge verildiğinden işlem yapılamadığı belirtilmektedir. Eksik belge ile müraacat yapılmış olsa dahi başvuru koşulunun yerine geldiğinin kabulü gerekeceğinden bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf itirazının incelenmesinde dosya içinde tıbbı belgelerden davacının kafa bölgesinde yaralanma olmadığı, trafik kaza tespit tutanağından davacının kask takmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle yaralanan bölgenin kafa bölgesi olmadığı nazara alındığında davacının kask takmamasının zarara etkili olmadığı değerlendirildiğinde müterafik kusur indirim talebin reddine karar verilmesi doğru değildir. Yargılama sırasında mahkemece SGK ya müzekkere yazılarak davacıya rücuya tabi ödeme yapılmadığının tespit edildiği görülmekle bu yöne değinen istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde hakimin, tazminatın kapsamını, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiştir. Dosya içerisinde mevcut olan kolluk ifadelerine göre araçta yolcu olarak bulunan davacı ile araç sürücüsünün arkadaş oldukları anlaşılmakta ise de sürücü ile taşınanın sadece arkadaş olmaları hatır taşımasının kabulü için yeterli olmayıp taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Somut olayda, davacı ile sürücünün arkadaş oldukları anlaşılmakta ise de dosya ve UYAP sisteminden dosyaya aktarılan emniyette alınan ifade tutanakları içeriğinden, taşımanın davacının veya sürücünün çıkarına olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Taşımada sürücünün menfaatinin bulunmadığı iddiası davalı tarafça ispat edilememiştir. Bu halde, belirlenen tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması yerinde olmamıştır. Sonuç olarak davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek bilirkişi raporunda hesaplanan tazminat tutarından yapılan %20 oranında hatır indirimi kaldırılarak ve davacının ıslah dilekçesi ile talep ettiği maddi tazminat miktarı ile bağlı kalınarak 34.816,27 TL üzerinden davanın kabulüne dair esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:A-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın KABULÜ İLE 34.816,27 TL sürekli iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 05/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Alınması gerekli 2.378,29 TL karar harcından davacının peşin yatırdığı 31,40 TL’nin ve 118,58 TL ıslah harcının mahsubu ile 2.228,31 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL peşin, 31,40 TL başvurma harcı ve 118,58 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 181,38 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı kendisine vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre davanın kabul kısmı üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 1.400,00 TL bilirkişi ücreti, 328,95 TL tebligat vs.posta masrafı, 562,00 TL ATK faturası olmak üzere toplam 2.290,95 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-a-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,b-Davalı yönünden; alınması gereken 1.902,64 TL harçtan peşin alınan 475,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.426,94 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 49,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2022