Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1862 E. 2022/2160 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1862
KARAR NO: 2022/2160
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/01/2019
NUMARASI: 2017/298 Esas – 2019/67 Karar
DAVA : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 28/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin desteği olan …’ın sevk ve idaresindeki aracın kendi şeridinde ilerlerken yol çalışması olan kısma geldiğinde uyarıcı bir levha olmadığından fark edemediği iş makinesi ile çarpışması sonucu çift taraflı ölümlü kaza meydana geldiğini bu kazaya karışan iş makinesinin sigortasının bulunmadığını, bu sebeple davanın … aleyhine açıldığını, murisin müvekkillerinin desteği olduğunu geride kalan mirasçılarına yapılacak bilirkişi incelemeleri ile artırılmak üzere şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacı tarafça 23.09.2016 tarihli kaza nedeniyle hayatını kaybeden müteveffa …’ın desteğinden yoksun kaldığından bahisle destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin olarak, dava öncesinde müvekkil kuruma başvuru yapıldığını davacıların tüm zararlarının karşılandığını, müvekkilinin bu aşama sonrasında bir sorumluluğunun kalmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davada yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zararın işletenin ve sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte işleten ve sürücü üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı olarak mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarar olduğunu, böyle bir zararın işletenin ve dolayısıyla sürücünün kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi doğrudan işletenin ve sürücünün zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da olmadığını belirttiğini, işletenin ve sürücünün ölümü, zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan 3. kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde olduğunu söz konusu zararın mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da olmadığını, eldeki kazada da kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olan müvekkilinin işleten/sürücü olan desteği vefat ettiğini, müvekkilinin, destekten yoksun kalan sıfatıyla, desteğin kendi zorunlu mali sorumluluk sigortacısını hasım göstererek, destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat isteminde bulunduğunu, müvekkilinin uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hakkın, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya oluşan, asli ve bağımsız bir hak olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 23/09/2016 günü saat 13.40 sıralarında D300-25 Devlet Karayolu üzerinde Elazığ istikametinden Kovancılar istikametine seyir halinde olan, davacılardan …’ın yolcu olarak bulunduğu, müteveffa sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sol yan kısmının gidiş istikametine göre yolun sol tarafında bulunan orta refüj üzerinde yapılan çalışma nedeniyle çalışmakta olan dava dışı …’in sevk ve idaresindeki iş makinasının sol arka köşe kısmına çarpmasıyla … plaka sayılı otomobilin refüje savrulup sol ön kısmının bordür taşlarına çarpması sonucu ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır. Davacılar vekilinin dava dilekçesinde “davacıların destekleri Kazım Demirbaş’ın desteğinden yoksun kaldıklarından dolayı oluşan maddi zararlarının davalı Güvence Hesabı tarafından karşılanması gerektiği, zira Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve 26594 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan … Yönetmeliği’nin 9. maddesinden de anlaşılacağı üzere rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, …nın zararı tazminle yükümlü olduğu” belirtilerek eldeki destekten yoksun kalma tazminatını talep ettiği anlaşılmaktadır. Kaza tespit tutanağında;… olayda vefat eden sürücü …’ın 2918 sk. 52/b (aracın hızını yol ve teknik özelliklerine göre ayarlamamak) maddesini ihlal ettiği, çalışma alanına yaklaşımda yeterince ve gerekli tedbirin ilgili kurum tarafından alınmadığından, bunun da kazanın oluşumuna etken oluşturduğundan ilgili kurumun aynı kanunun 13/b (yolda yapılan çalışma sırasında gerekli ve yeterince tedbir almamak) maddesini ihlal ettiği, iş makinesi operatörü …’in ise yeterince tedbir alınmamış yolda çalışma yaptığından aynı kanunun 13. maddesini (çalışma sırasında gerekli tedbiri almamak) ihlal ettiği kanaati belirtilmiştir. Kovancılar C.Başsavcılığı’nın talebi üzerine ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda; “Müteveffa sürücü … meskun mahalde gündüz vakti seyri sırasında kaza mahalli gerisinde bulunan levhaları ve mahalde bayrakla ikaz eden personelin varlığını dikkate alıp süratini düşürmesi, orta refüj üzerinde çalışma yapan iş makinasına emniyetli mesafede seyretmesi gerekirken sevk ve idaresindeki otomobilin yolun sol tarafında bulunan orta refüj üzerinde çalışma yapan iş makinasına çarptığı olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareket etmekle asli kusurludur.” belirlemesi yapılmış iş makinesi sürücüsü ve firma yetkililerinin kusursuz olduğunu belirlemiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan kusur bilirkişi raporunda;”A)Dava dosyasında mevcut tüm belge, bilgi, ifadeler, trafik kazası tespit tutanağı ile Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi uzmanlarınca düzenlemiş rapor incelenmiş, kaza oluşu itibariyle değerlendirilmiştir. Mevcut tüm bulgular ve olayın cereyan tarzından, davacıların yakını müteveffa sürücü …’ın, gündüz vakti görüşe açık bir yolda seyri esnasında, kaza mahallinden 1,5 km önce bulunan işaretlemelerden, yolda bulunan kırmızı bayrakçıdan ve orta röfüjde çalışmakta olan iş makinasından derhal tembihlenerek hızını yol içinde karşılaşabileceği her türlü engel ve tehlike durumuna karşı zamanında önlem alarak aracını salimen durdurabilmesini mümkün kılacak seviyeye ayarlamış bulunması ve tüm dikkatini yola teksif etmesi gerekirdi. Ancak sürücü bu hususlara riayet etmemiş, dağınık dikkat halinde ve olay yeri hakim şartlarına göre yüksek hızla seyretmiş, olay mahallindeki özel durumu zamanında farkedememiş, sağ şeritten sol şeride doğru kontrolsüzce bir manevra tatbik etmiş ve tüm bunların neticesinde taşıtının hakimiyetini kaybederek savrulmuş, önce orta röfüjdeki iş makinasına sonra da bordür taşlarına çarpmıştır. Müteveffa sürücünün, dikkatsiz, tedbirsiz, kontrolsüzce ve mahal şartlarına uygun olmayan bir hızla seyrettiği ve bu hatalı davranışının olayın meydana gelişinde birinci derecede ve tamamen etkili olduğu kanaat olunmakta, 03/02/2017 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda belirtilen görüş isabetli bulunup iştirak olunmaktadır. B)Davaya konu kazanın meydana gelişinde etkili olabilecek mahiyette bir trafik işaretleme noksanının veya eksikliğinin sabit görülmediği, olayın meydana gelişinde tek etkili faktörün yukarıda “A” paragrafında açıklandığı üzere müteveffa sürücünün hatalı davranışı olduğu sonucuna varılmaktadır. … Sonuç olarak; Davacıların yakını müteveffa sürücü …’ın hatalı sevk ve idare biçiminin olayın meydana gelişinde tamamen %100 yüz oranında etkili olduğu” yönünde görüş bildirilmiştir. Somut uyuşmazlıkta sigortası bulunmayan iş makinesinin kusuruna dayalı olarak …na karşı dava açılmış olmasına, davalı …’nın sorumluluğunun kusur sorumluluğuna dayanmasına, kazanın çift taraflı trafik kazası olması ve desteğinden kazaya karışan … plaka sayılı otomobilin sürücüsü olmasına, hükme esas alınan kusur raporuna göre kazanın oluşumunda dava dışı …’in sevk ve idaresindeki sigortasız iş makinasının kusursuz, desteğin ise %100 oranında kusurlu olmasına, iş makinesi sürücüsünün kusursuz olması nedeniyle davalı …’nın tazminat sorumluluğunun doğmamış olmasına, istinaf sebebi olarak ileri sürülen hususların desteğin sürücüsü olduğu aracın trafik sigortacısına karşı dava açılmış olması halinde ileri sürülebileceğine göre sonuç olarak İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/11/2022