Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1777 E. 2022/1975 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1777
KARAR NO: 2022/1975
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2018/507 Esas – 2020/148 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete ait … plaka sayılı çekici ve … plaka sayılı yarı römork araçla üretimini yaptığı süt ürünlerinin satışı için nakliye yaptığı sırada 04/03/2017 günü … plakalı aracın sol yan kısımlara çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 26.800 TL değer kaybı ve ikame araç giderlerini ile kaza tarihi olan 04/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kaza neticesinde müvekkili şirket tarafından hasar dosyası açılarak kasko sigortacısına 17/05/2017 tarihinde rücuen 10.665 TL ödeme yapılarak sorumluluğun yerine getirildiğini, aracın yetkili serviste orijinal parçaları ile onarıldığından araçta değer kaybına sebebiyet vermeyeceğini, faiz başlangıcına ilişkin talebinde yerinde olmadığını, davacının ikame araç giderlerinden müvekkili sigorta şirketinin sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne, 5.500 TL değer kaybı bedelinin davalı …’dan kaza tarihi olan 04/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle ve davalı … şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Nakliye gideri talebi yönünden davacının davasının davalı … yönünden reddine, 11.800 TL nakliye giderinin davalı …’dan 5.900 TL nin17/03/2017 ödeme tarihinden, 4.425 TL nin 13/03/2017 ödeme tarihinden ve 1.475 TL nin 04/03/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece, değer kaybı konusunda hukuki ve reel hiç bir formüle ve tespite dayanmayan rapor ile değer kaybının tespit edildiğini, 2017 yılı kaza tarihi itibariyle piyasa rayiç bedeline göre tespit etmesi ve bu tarih itibariyle aracın piyasa rayiç bedelini hesaplaması gerekirken, 2017 yılı kaza tarihini dikkate almadan, araç piyasa rayiç bedelini, 2019 yılındaki piyasa rayiç bedelleri ile mukayese etmesinin kabulünün mümkün olmadığını, aracın kaskolu bir araç olduğunu, kasko sigorta bedelinin 356.779,00 TL, piyasa rayiç bedelinin ise 350.000,00 TL olduğunu, kazalı parçaların değişmesi ve tamir edilerek düzeltilmesi değer kaybı olacağından, aracın kilometresinin düşük olması, 5 aylık gibi çok yeni olması, tramer kayıtlarına girmesi, aracın pahalı olması değer kaybınının etkisini artırmasına neden olacağını, sigorta eksperi tarafından aracın kaza tarihinde hasarsız piyasa rayiç bedelinin, 330.000,00 TL olduğunu bildirmesinin de isabetli olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin beyan, savunma ve delilleri ve iradesi dikkate alınmadan davacının tek yanlı iddiaları ile sonuca gidildiğini, dosyaya sunulu bilirkişi raporunun, dosya kapsamındaki durumla örtüşmediğini, müvekkilinin kusurlu bulunduğu ve sorumluluğuna gidildiği maddi tazminat tutarları hesaplanırken, değer kaybı oluşturan hususlar teminat kapsamı dışında olduğu, teminat kapsamı içinde bulunan ve gerçekten değer kaybı oluşturabilecek maddi bir zarar bulunmadığı halde müvekkilinin maddi sorumluluğuna gidildiğini, nakliye gideri olarak müvekkiline yüklenen bedelin de fahiş olduğunu, davacının araçtaki değer kaybı ve diğer zararların hesaplanması yönünden, kendi iradeleri doğrultusunda 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alması ve dosyaya bu raporun sunularak, bu rapor doğrultusunda karar verilmesini talep etmesi de hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi içtihatlarına göre değer kaybının belirlenmesinde aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark kriteri esas alınmaktadır. Kaza tarihine göre Yeni Genel Şartlar yürürlükte olmakla birlikte, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince Yeni Genel Şartların ” Ek 1. Değer Kaybı Hesaplaması” başlıklı kısmında açıklanan hesaplama yöntemi kullanılamayacaktır. Bilirkişi raporunda Yargıtay 17. Hukuk Dairesi içtihatlarına göre değer kaybının değerlendirmiş olduğundan hesaplama yöntemine ilişkin istinaf yerinde değildir. Ancak değer kaybının kaza tarihi itibariyle hesaplanması gerekmekte olup kaza nedeni ile hasarlanan aracın kaza tarihi itibariyle rayiç değerinin hesaplanması gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda aracın rayiç değerinin 2019 yılına göre hesaplanması doğru olmamıştır. Bu yöne değinen davacı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir. HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Dosya kapsamında dava dilekçesi ve alınan bilirkişi raporları davalı …’ya usulüne uygun tebliğ edilmiş olup davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamış, bilirkişi raporun tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde rapora itiraz edilmemiştir. Bu haliyle HMK’nın 357/1 maddesi çerçevesinde davalı tarafça bilirkişi raporuna süresinde itiraz edilmediğinden rapordaki değerlendirme davacı taraf için usulü kazanılmış hak oluşturmakta olup, kusur, hasar ve tazminat miktarına yönelik istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-A-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, B-Davacı vekili davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-a-Davalı … yönünden;Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.181,76 TL harçtan peşin alınan (54,40+242,00=) 296,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 885,36 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Davacı yönünden; İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-a-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, b-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/10/2022