Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1774 E. 2022/1923 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1774
KARAR NO: 2022/1923
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI: 2019/223 Esas – 2020/182 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi özetle; davalı …’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka numaralı araç ile Gaziosmanpaşa’da çarpması sonucu aracın sağ ön tarafında yolcu konumunda oturan mütevvefa …’ın hayatını kaybettiğini, davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesine göre … plakalı aracın 12/02/2015-12/02/2016 vade ve 290.000 TL teminatla sigortalanmış olup müteveffa …’ın mezkur plakalı araçta ölmesi sonucu gerçekleşen olayda tazminat sorumluluğu bulunduğunu, diğer davalı … bakımından ise aracı kullanan ve …’ın vefatına sebebiyet vermesi nedeniyle sorumlu olduğunu belirterek davacılar için ayrı ayrı 27.252,93 TL maddi tazminat ile davacılar için ayrı ayrı 20.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; dava tarihi itibariyle davada talep edilen tazminatların zamanaşımına uğramış olduğunu, dava şartının oluşmasının gerekmesi için davacıların müvekkili şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, sigorta poliçesinin limitinin 290.000,00 TL olduğunu, KTK’nın 92/f maddesine göre manevi tazminat talebi ZMMS kapsamında olmadığını, davacıların müvekkili sigorta şirketine hiçbir şekilde başvuruda bulunmaması nedeniyle temerrüt oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi tazminat davasının kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davacı … için 20.472,56 TL ve davacı … için 20.472,56 TL olmak üzere toplam 40.945,12 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan davalı sigorta şirketi yönünden 19/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ve davalı … yönünden 29/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, Tahsilde tekerrür olmamak üzere davacılar … ve … için ayrı ayrı 10.853,52 TL olmak üzere toplam 21.707,04 TL destekten yoksun kalma tazminatının 29/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den alınarak davacılara verilmesine, 2-Davacının manevi tazminat davasının; Davalı sigorta şirketi yönünden reddine, davacılar … ve … için ayrı ayrı 15.000 TL olmak üzere toplam 30.000 TL manevi tazminatın 29/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece, sürücü değişikliği yapıldığı, davacının hatır taşıması ile taşındığını ve müterafik kusuru bulunduğu hususlarını göz ardı ederek hüküm tesis ettiğini, kaza tutanağında aracın sürücüsü … olarak yazıldığını, …’ın kazadan önce alkol aldığı tanıkların beyanlarından anlaşıldığını, kaza tutanağı geçerli bir delil olduğundan sürücünün … olarak kabul edilmesi ve bu duruma göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, kaza anında müvekkili şirket tarafından sigortalanan aracı dava dışı …’in sürdüğü kabul edilirse bu şahsın alkollü olduğunun kabulü hayatın olağan akışına uygun olacağını, kaza anında müvekkili şirket tarafından sigortalanan aracı süren …’in de alkollü olup olmadığı araştırılmadığını, kaza anında müvekkili şirket tarafından sigortalanan aracı süren …’in alkollü olduğu açık olduğundan Yerel mahkeme tarafından tazminata ayrı ayrı %20 oranında hatır taşıması ve %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmamasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 29.03.2015 tarihinde davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki, davacılar murisi … adına tescilli, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMM (Trafik) poliçesi ile 12.02.2015-12.02.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere teminat altına alınmış araç ile birlikte içki içip eğlenceden dönerken olay mahalline geldiğinde, sürücü …’nın sevk ve idaresindeki, çekicinin arkasına takılı olan yarı römorku geçmek için yanına geldiği esnada direksiyon hakimiyetini ve kontrolünü kaybederek önce otomobilin sağ ön kesimleri ile çekicinin sol yan kesimlerine çarpıp çarpmanın şiddeti ile ekseni etrafında döndükten sonra yarı römorka ve ön kesimleri ile yolun sağ kenarında bulunan demir bariyerlere çarparak durması sonucu trafik kazası meydana geldiği, olayda davacılar murisi …’ın vefat ettiği, eldeki dava ile anne baba olan davacıların destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talep ettikleri anlaşılmıştır. Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Müterafik kusur ise; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Y. 2015. S. 582) Kaza tespit tutanağında her ne kadar sürücü olarak …’ın adı yazılmış ise de hazırlık soruşturması sırasında sırasında davalı sürücü …’in aracı kendisinin kullandığı beyanı ile hakkında çekici sürücüsü ile birlikte iddianame ile dava açıldığı ve Ceza Mahkemesince de sürücü kabul edilerek yapılan yargılama sonucu asli ve tam kusurlu kabul edilerek takdiren ve teşdiden ceza verildiği , kararı temyiz ettiği, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği görülmüştür. Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince, hukuk hakimi ceza hakiminin tespit ettiği kusurla bağlı değil ise de Ceza Mahkemesince tespit edilen fiilin hukuka aykırılığı ve illiyet bağını saptayan maddi vakıalar yönünden Ceza Mahkemesi kararı ile bağlıdır. Ceza Mahkemesi kararında, sanık sürücü …’in, kaza sonrası sürücünün … sanılması nedeniyle alkol muayenesinin yaptırılmadığı, olaydan aylar sonra ifadesinin alındığı, araç içerisinde bulunan diğer mağdurların beyanlarında …’in olay gecesi alkol almadığı/ alıp almadığını hatırlamadıkları beyanı karşısında şahsın alkollü olup olmadığının tam olarak tespit edilemediğinin kabulü ile karar verildiği görülmektedir. Kesinleşen bu maddi olgunun İlk Derece Mahkemesi için de bağlayıcı olduğundan müteveffa desteğin alkollü kişinin aracına binmesi nedeniyle müterafik kusuru olduğunun kabulü mümkün olamayacağından bu yöne ilişkin istinafın reddi gerekmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürmemiştir. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Davalı tarafın, süresinde dosyaya sunulan cevap dilekçesinde hatır taşıması olduğuna dair iddiası ve savunması olmadığına göre İlk Derece Mahkemesince hatır indirimi yapılmamış olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu nedenlerle; davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.329,07 TL harçtan peşin alınan 1.582,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.746,81 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/10/2022