Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1773 E. 2022/1922 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1773
KARAR NO: 2022/1922
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/07/2020
NUMARASI: 2016/10 Esas – 2020/393 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; murisi …’nün 03.04.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında öldüğünü, murisleri …’nün kazadan önce çalışmak üzere Alanya’ya gitmek için otobüse bindiğini, otobüsün murislerini yolcu indirip bindirmeye uygun olmayan yerde otobüsten indirdiğini ve murislerinin karşıdan karşıya geçerken … plakalı aracın çarpması sonucunda yaşamını yitirdiğini, kazadan yanlış yerde yolcu indirerek sorumluluğu bulunan murislerinin bindiği … isimli otobüsün plakasını tespit edemediklerini, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 17.maddesine göre yolcuyu uygun yerde indirmeyen otobüsün meydana gelen kazadan Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası kapsamında sorumluluğunun bulunduğunu, otobüsün plakasının tespit edilmemesi nedeniyle de tazminat sorumluluğunun davalı …nda olduğunu belirterek kaza tarihi itibarıyla zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası teminatı olan 125.000,00 TL’nin mirasçılık belgesi gereği 8 de 2 payı olan 31.250,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın ölenin otobüsten inmesinden hemen sonra mı gerçekleştiği yoksa daha sonra mı gerçekleştiğinin tespit edilmesi gerektiğini, başka bir yerde inip kazanın gerçekleştiği yere gidip gitmediğinin belli olmadığını, bu nedenle de olayın Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası kapsamına girmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, 31.250,00 TL’nin 26/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafın ticari faiz talebinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın kullanım amacının ticari olduğundan ticari faiz uygulanması gerektiğini, reddiyat ekranında yapılan yargılama gideri 3.427,3 TL olarak gözükmekte olduğunu sadece 2.385,19 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya hükmedilmesine karar verildiğini, maddi hatanın düzeltilerek yapılan tüm yargılama giderinin davalıya yükletilmesini talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın beyan edilen şekilde gerçekleştiğinin ispatlanması gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen ve tespit edilemeyen aracın varlığının/türünün ve kazaya kusuru ile sebebiyet verdiğinin ispatı şüpheye yer bırakmayacak şekilde sağlanmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, dosya kapsamında, davacının ifadesi dışında tanık beyanı, kamera görüntüsü vs. hiçbir delil bulunmadığını, varlığı iddia edilen aracın verdiği zararların müvekkili kurumun sorumluluğu kapsamında olup olmadığının dahi tespiti mümkün değilken, davacının beyanı dışında hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadan davanın kabulüne karar verildiğini, davacı zarar görenin davasını gazete haberi ile delillendirdiğini, bir an için olayın beyan edilen şekilde gerçekleştiği kabul edilse dahi kazanın seyahat sırasında meydana gelmediğinin açık olduğunu, olayın meydana geldiği yer yolcu indirme yeri olmadığından, taşımanın da Taşıma Kanunu kapsamında yapıldığının kabul edilemeyeceğini, müteveffanın araçtan inmesi ile seyahat ile tüm ilişkisinin kesildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası kapsamında maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 03.04.2010 günü Saat:05:50 sıralarında, dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki … plaka sayılı otobüs ile Gazipaşa yönünden Alanya yönüne seyrederek olay yerine geldiğinde, seyir yönüne göre yolun sağından karşısına geçmek isteyen yaya …’ye çarpması ile meydana gelen trafik kazasında …’nün vefatı ile sonuçlanan ölümlü trafik kazası gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde davacının murisinin, plakası tespit edilemeyen …’ ten aldığı bilet kapsamında yaptığı yolculuk sırasında otobüsün, Alanya’ da güvensiz ve yolcu indirmek için uygun olmayan yolda müteveffayı indirdiği belirtilerek kaza öncesinde murisin yolcu olarak bindiği aracın plakasının ve sigortasının tespit edilememiş olması nedeniyle 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 17.maddesine göre yolcuyu uygun yerde indirmeyen otobüsün meydana gelen kazadan Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası kapsamında sorumluluğu bulunduğu iddia edilerek, davalı …’ndan Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası kapsamında davacının miras payı oranınında tazminat talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan 05/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda 03.04.2010 günü meydana gelen kazada davacının murisinin plakası tespit edilemeyen …’ ten aldığı bilet kapsamında yaptığı yolculuk sırasında otobüsün Alanya’ da güvensiz ve yolcu indirmek için uygun olmayan yolda müteveffayı indirmesi kaynaklı dava konusu ölümün meydana geldiğine dair bir tespit yapılamadığına dair kanaat bildirilmiştir. Ceza Mahkemesince ATK Trafik İhtisas dairesinden alınan kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde plakası belli olmayan otobüsten bahsedilmemiş ve sürücü …’ın, tali kusurlu olduğu, yaya …’nün ise asli kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir. Dava dışı sürücü … ve … Sigorta A.Ş. aleyhine Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde ( 2013/390 Esas 2015/385 Karar) açılan maddi ve manevi tazminat davasında verilen gerekçeli kararın incelenmesinde; alınan bilirkişi raporunda, ” 03/04/2010 tarihinde saat 5:50 sıralarında sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı ticari otobüs ile Gazipaşa istikametinden Alanya istikametine doğru seyir halinde iken Mahmutlar istikametinden deniz istikametine karşıdan karşıya geçmek isteyen yaya …’ye otobüsün sağ ön kısmı ile çarpması neticesinde meydana gelen kazada yaya …’nün çarpma noktasına 100 metre mesafe içerisinde yaya geçidi varken burayı kullanmayıp güvenlik açısından yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne alarak uygun zamanda karşıdan karşıya geçmesi, duramayacak kadar yaklaşmış taşıtlar varsa ilk geçiş hakkını onlara vermesi gerekirken bu hususlara dikkat etmediği 2918 Sayılı Kanunun 68/B ve Trafik Yönetmeliğinin 138/B maddelerini ihlal ettiğinden olayda yaya …’nün %75 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın ise köprü ve menfezlere yaklaşırken hızın azaltılması gerekirken yerleşim yeri içinde gece vakti hızını azaltmadan seyretmek suretiyle %25 oranında kusurlu olduğu” belirlemesi yapılmış olup gerekçeli kararda olayın meydana gelmesi anında müteveffanın bir otobüsten inip karşıya geçmesi sırasında olayın meydana geldiğinden bahsedilmemiştir. Somut olayda; Müteveffa …’nün yolcu olduğu belirtilen plakası tespit edilemeyen otobüsten nerede indiği, indiği yerin kaza mahalli olup olmadığı hususlarında hiç bir açıklama olmadığından, inilen otobüs ile ölümle sonuçlanan kaza arasında illiyet bağı bulunduğu da tespit edilemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Daire kararının kapsam ve şekline göre; davacı vekilinin istinaf itirazları inceleme konusu yapılmamıştır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1- Sübut bulmayan davanın REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL ilam harcının peşin yatırılan 2.134,69 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.053,99 TL harcın kararın kesinleşmesine müteakip talebi halinde davacıya iadesine, 3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 5-Tarafların yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı ve davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından yatırana iadesine, 2-a-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, b-İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2022