Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1772 E. 2022/1921 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1772
KARAR NO: 2022/1921
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/11/2019
NUMARASI: 2017/865 Esas – 2019/894 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Sigorta A.Ş.tarafından … acente-… poliçe nosu ile 28.03.2015/2016 tarihleri arası davalı … adına sigortalı olan … plakalı araç ile müvekkiline ait … plakalı araç arasında 29.06.2015 tarihinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kolluk kuvvetlerince kazaya ilişkin olarak ölümlü yaralamalı trafik kazası tespit tutanağı düzenlendiğini, 08.07.2015 tarih itibarı ile … Sigorta’nın mali bünye zafiyeti nedeniyle tüm branşlardaki ruhsatının iptal edilmiş olup, … Sigorta Şirketi’nin … kapsamında bulunan zorunlu sigortalarına ait zararları yasal olarak zorunlu sorumluluk sigortası yükümlüsü …nın ödemek ile yükümlü olduğundan, açılan iş bu davada …nın taraf sıfatını kazandığını, kaza tespit tutanağında görüleceği üzere; kazada müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davalı sürücü …’nın ise %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, yaşanılan kazada müvekkil şirket yetkilisi ve aynı zamanda … plakalı araç sürücüsü …’ün yaralanmış olup, müvekkilinin aracına çarpan … plakalı araç sahibi, bir diğer davalı …’un da kusurlu araç işleteni olarak müvekkilinin zararından sorumluluğu bulunduğunu, müvekkilinin aracında meydana gelen hasar bedelinin (… yetkili servisi tarafından düzenlenen fatura ve servis formlarında yer aldığı şekli ile) toplam 19.751,17 TL olduğunu, araçlarında ayrıca hasar bedelinin haricinde ciddi değer kaybının da mevcut olduğunu, müvekkiline ait aracın 2017 model … (…) marka olup, piyasa değerinin 160.000 TL civarı olduğu, aracın 04.12.2014 tarihinde trafiğe çıkmış ve 6 ay sonra iş bu dava konusu kaza sebebiyle ciddi değer kaybına uğramış olduğunu belirterek fazlaya ilişkin her türlü, dava, talep, ıslah ve sair haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000-TL nin tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 9.142,50 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; bedensel zararlar dışında kalan her türlü zararın … kapsamı dışında kaldığını, davaya konu maddi zararın tazmini hususunda taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkili kurum açısından husumete yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, dava açılmadan önce sigorta şirketlerine başvuru şartı gerektiğini, yargılama konusu tazminat talebininin zaman aşımına uğradığını, kusur oranının tespiti ve araçta meydana gelen değer kaybı için bilirkişiden rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; davanın zamanaşımına uğradığını, davalı müvekkilinin … plakalı aracın maliki olması sebebiyle davalı olarak gösterilmiş olduğunu, müvekkilinin bu aracı … Tic. Ltd. Şti’ne kiraladığını, diğer davalı …’nın … isimli şirketin kuvvetle muhtemel çalışanı olduğunu, müvekkilinin yalnızca taşıt maliki olup, işleten sıfatını taşımadığını, bu sebeple kendisine atfedilebilecek bir kusur ve olaydan sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, 9.142,50 TL değer kaybının davalılar … ve …’dan 29/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …ndan 08/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili, davalı … vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın, 29.06.2015 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu araçta oluşan değer kaybı nedeniyle 27.09.2017 tarihinde açıldığı dikkate alındığında 2 yıllık süre dolmuş olduğunu, davalıya gönderilecek olan dava dilekçesi ve tensip tutanağı, bildirilen adresten iade dönmeden davalının adres kayıt sistemindeki adresine doğrudan TK 21/2. maddeye göre tebliği ve bundan sonraki tebligatların bu adres kayıt sistemindeki adresine mernis şerhli olarak tebliğe çıkarılması sonucu TK 21/2. maddeye göre tebliğinin usulüne uygun olmadığını, davalı müvekkiline dava dilekçesi ve tensip tutanağının usulsüz tebliğ edildiğini, bu durumda bilirkişi raporunun tebliğ edildiği 13.06.2018 tarihinin Teb.K.32. maddesi gereğince ıttıla tarihi kabul edilerek savunma hakkı tanınması, dilekçeler aşaması usulüne uygun tamamlandıktan sonra, taraflara ön inceleme duruşma gününü bildirir davetiyelerin tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlanarak, 6100 sayılı HMK ile öngörülen ön inceleme duruşması, tahkikat ve sözlü yargılama aşamaları tamamlandıktan sonra davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekmekte iken Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkının ihlali ile tahkikat aşamasına geçilerek Mahkemece karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin yetkisiz olduğunu, Antalya Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dosyadaki fotoğraflar, kaza tespit tutanağı ve tüm belgeler incelenerek, aracın modeli, yaşı, hasarın ağırlığı, boyanmış olan yerler ve hasarlı bölgelerin özelliği nazara alınıp, aracın kaza öncesi ikinci el piyasa rayiç değeri ile tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybının tespit edilmesi gerekirken hatalı incelemeye dayalı rapora dayanılarak hüküm kurulduğunu, bu kazadan önce davacının aracının karıştığı (Tramer kayıtlarına göre) kazalara ilişkin tüm bilgi ve belgelerin temin edildikten sonra rapor hazırlanması gerekirken bu husus araştırılmadan hazırlanan rapora dayanılarak hüküm kurulduğunu, ayrıca kusur raporuna itiraz edildiği halde itirazları değerlendirilmeden ve somut olayla örtüşmeyen rapora dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafından … Sigorta A.Ş.’nin tasfiye olması nedeniyle tazminat talepli olarak …na aleyhine huzurdaki yargılama dosyası ikame edilmiş ise de söz konusu aracın … Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığını ve artık yeni poliçe tanzim edemediğini, zira söz konusu şirketin tüzel kişiliğinin hala devam ettiğini, tazminat talebine ilişkin husumetin … Sigorta A.Ş.’ye yöneltilmesi gerektiğini, bu olay sebebiyle müvekkili kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, yargılama konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, 31/12/2015 tarihinde araçtaki maddi zarar sebebiyle 19.891,00 TL ödeme yapıldığını, tesis edilen karar ile teminat limitinin aşıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aracın … Ltd. Şti.’ne kiralandığını, diğer davalı …’n da muhtemelen bu şirketin çalışanı olduğunu, müvekkilinin sadece taşıt maliki olduğunu, işleten sıfatının bulunmadığını, bu nedenle kendisine atfedilecek bir kusurun da bulunmadığını, davanın aracın kiralandığı … isimli şirkete ihbar edilmesi gerektiğini, uzun süreli araç kiralamalarda kiracının işleten olarak sorumlu olduğunu, dolayısıyla maliki olduğu aracı uzun süreli kiralayan müvekkilinin kazadan sorumlu olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 29/06/2015 tarihinde davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki, … hususi otomobille dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki, … plakalı hususi otomobilin sol arka kısmına, yönetimindeki otomobilin sağ ön kısmı ile çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ayrıca aracında maddi hasar oluştuğu ve araçta oluşan hasar nedeniyle tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı …’a çıkarılan dava dilekçesi tebliğinin iade olması sebebiyle Mahkemece 01/12/2017 tarihinde yapılan mernis adresi sorgulamasında belirlenen yerleşim yeri adresine tensip zaptı, dava dilekçesi ve cevap dilekçelerinin tebliğ edildiği, tebliğin davacının işte olması nedeniyle aynı konutta birlikte ikamet eden kardeşi …’ya yapıldığı, her ne kadar üzerine TK 21/2 meşruhatı yazılmışsa da aynı konutta birlikte ikamet eden kardeşine tebliğ yapıldığından tebliğin usule uygun olduğu anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinafın reddi gerekmiştir. Davalı …’nın süresinde cevap dilekçesi ve yetki itirazı bulunmadığı gibi davada HMK’nın 16. maddesine göre davalılardan …’nın ikamet adresinin bağlı olduğu İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde açıldığından davalı …’ın yetki itirazı yerinde değildir. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 8 yıldır. Kaza tespit tutanağında yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası belirlemesi bulunmaktadır. Olay tarihi 29/06/2015 günü, saat 23:45 sıraları olup dava dışı davacı aracını kullanan sürücü 30/06/2015 tarihinde kendi isteği ile özel bir hastaneye gitmiş saat 05.30 itibari ile epikriz oluşturulduğu görülmüştür. Epikriz raporunda baş ve boyun ağrısı tespiti ile kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğunun belirtildiği görülmüştür. Kaza tarihi olan 29/06/2015 tarihi ile dava tarihi olan 27/09/2017 tarihi dikkate alındığında 8 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafların zamanaşımına yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Kaza tespit tutanağında davalı sürücünün şerit izleme ve değiştirme kuralına uymamak kuralını ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu, sürücü …’ün herhangi bir kusuru olmadığı belirtilmiştir. Tutanak mümzileri, ayrıca davalı sürücünün arkadan gelen bir aracın kendi aracına çarptığı iddiasına göre aracını kontrol ettiklerinde aracın arka kısmında herhangi bir iz ve emare bulunmadığını ve kendilerine bir plaka da verilmediği belirtilerek olayda 3. bir aracın olmadığı kanaatine vardıklarını tutanağa yazmışlardır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da davalı sürücü tam kusurlu olarak belirlenmiştir. Bu halde kusur raporu dosya kapsamı ile uyumlu ve aksi ispat edilinceye kadar geçerli olan resmi mercilerce düzenlenmiş kaza tespit tutanağı ile örtüştüğünden kusura ilişkin istinaflar yerinde değildir. Davacı aracının daha önce kaza yapmadığı bilirkişi raporunda belirtilmiş olduğundan bu yöne ilişkin istinaf da yerinde değildir. … 07/09/2017 tarihinde davacıya verdiği cevapta “İlgi yazınızdaki müracaatınızda 29 06 2015 tarihli kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın trafık sigortası bulunmadıgı gerekçesiyle …’ ndan tazminat talebiniz mevcuttur. Yapılan incelemede kazaya karışan … plakalı aracın … Sigorta AŞ’den Sigortalı olduğu tespit edilmiştir. … Sigorta AŞ nin mali bünye zafiyeti nedeniyle surekli olarak bütün branşlardaki ruhsatlarının iptal edilmesi nedeniyle 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’ nun 14/2 c ) maddesi |kapsamında bulunan tazminat talepleri … tarafından ödenmektedir. Bu kapsamda talebiniz ile ilgili belgeler değerlendirilmek üzere … Sigorta AŞ ‘ne gönderilmiştir. “beyanında bulunduğuna göre …nın taraf sıfatına ilişkin istinafının reddi gerekmiştir. 2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Mahkemece davalı işleten defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu raporda” Davalı tarafın maliki olduğu … plakalı aracını 02.02.2015 başlangıç tarihi ile … Tic. Ltd. Şti ne kiraladığı sözleşmenin görüldüğü, dava konusu kazanın meydana geldiği tarih itibarı ile davalı taraf ile … İletişim arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, davalı tarafın araç kiralama hizmetleri için … İletişim’e tanzim ettiği faturaların üzerinde kiraya verilen araç plaka ve kira dönem bilgilerinin bulunmadığı, bu nedenle faturaların ticari defterlere, usulüne uygun olarak kayıtlı olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı, … numaralı faturanın ticari defterlere, düzenlenme tarihinden 1 ay sonra kayıt edildiğinin görüldüğü, ticari defterlerin birbirini teyit eder nitelikte” olduğu belirtilmiştir. Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup, araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınmaktadır. Davacı aracının daha önce kaza yapmadığı bilirkişi raporunda belirtilmiş olduğundan bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir. Ancak Mahkemece Genel Şartlara göre hesaplamanın esas alınması ve talep edildiği halde … San. Tic. Ltd. Şti’ne davanın ihbar edilmemiş olması doğru olmamıştır. O halde Mahkemece yapılması gereken, … İletişim San. Tic. Ltd. Şti’ne davalı …’un ihbar dilekçesini tebliğ etmek, beyanda bulunması halinde dikkate alınarak uzun süreli araç kiralaması olup olmadığını tartışmak, davalı …nın aynı kaza nedeniyle davacı tarafın aracında meydana gelen maddi zarar sebebiyle kendilerine 31.12.2015 tarihinde 19.891,00 TL maddi tazminat ödemesi yapıldığı beyanına ilişkin belgelerini ibraz etmesi için sonuçları hatırlatılarak kesin süre vermek, beyanına göre sigorta limiti dikkate alınarak ve aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak değer kaybı için aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki fark göz önüne alınmak ve usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle değer kaybı konusunda karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekili, davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1- Davalı … vekili, davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- Davalı …, davalı … ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2022