Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1743 E. 2022/258 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1743
KARAR NO: 2022/258
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
NUMARASI: 2013/257 Esas – 2020/103 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/10/2009 tarihinde davalı …’un kendisine ait bulunan … plakalı araç ile müvekkili …’a kusurlu bir şekilde çarparak onun ömür boyu sakat kalacak şekilde yaralanmasına sebep olduğunu, davalılardan … sigortanın … plakalı aracı sigortaladığını, ayrıca … Sigorta’nın … nolu kasko poliçe nolu poliçe ile kasko sigortası ile sigortalandığını, davacının iş bu kaza sebebi ile … sigorta şirketine müracaat ettiğini, davacının Araklı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/5 D.iş tespit dosyası ile yapılan tespitte alınan bilirkişi raporunda davalı sürücünün kusurlu olduğunun tespit edildiğini belirterek HMK’nın 107.maddesine göre belirlenecek maddi tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatın, sigorta şirketi poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere, davalı … bakımından müracaat tarihinden başlamak üzere, diğer davalı için kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın müvekkili şirket nezdinde 06.09.2009/2010 başlangıç ve bitiş tarihli ZMMS ile sigortalandığını, davacının maddi tazminat talebinin tedavi giderlerine ilişkin olması halinde talebin teminat dışı olduğunu, geçici iş göremezlik zararının sigorta teminatı dışında olması nedeniyle kabul etmediklerini, davacının söz konusu olaydan dolayı Sosyal Güvenlik Kurumundan herhangi bir ödeme alıp almadığının tespitinin gerekeceğini, müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediği gibi dava açılmasına sebebiyet vermediğini, müvekkili açısından faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, ticari faiz isteminin yerinde olmadığını, manevi tazminatın sigortadan istenemeyeceğini, davacının ceza dosyasında şikayetinden vazgeçmesi veya uzlaşması halinde talepte bulunamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle: Dava dilekçesinde ileri sürülen hususların yerinde olmadığını, öncelikle yetki itirazının olduğunu, Araklı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010-5 D.İş sayılı dosyasına itiraz edildiğini, uzman bilirkişinin 10/10/2010 tarihli raporunda değerlendirme ve sonuç bölümünün …’ın % 100 kusurlu olduğunun açıkça belirlendiğini, öncelikle davanın yetkisiz mahkemede açıldığından yetkisizlik kararı verilmesine, olayda hiçbir şekilde kusurun bulunmadığından aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davalı … hakkında açmış olduğu maddi tazminat talebine ilişkin davanın taraflarca sulh olunması sebebiyle konusuz kaldığı anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, B) Davacının davalı … hakkında açmış olduğu maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 183.233,24 TL’nin kaza tarihi olan 12/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Davacının, davalı … hakkında açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının anne ve babası tarafından İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/537 E. sayılı dava dosyasında açılan davadan ‘feragat edilmesi nedeniyle davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, kesinleşen davanın konusunun iş bu davanın konusu ile birebir aynı olduğunu ve davacılarında bu dava dosyasının yani …’ın velileri olduğundan davada kesin hüküm itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davacının %100 kusurlu olduğuna dair hem Adli Tıp Kurumu’nun 30.05.2016 tarihli raporu hem de davacı tarafça alınan tespit raporunda ki tespitlerin dikkate alınmadığını, davacı tanık beyanlarını çelişkili olduğunu, davacının kazadan önce maluliyeti olmasına rağmen kaza sebebiyle malul olmuş gibi tazminat hesaplaması yapılmasının hatalı olduğunu, kazadan önce alınan rapora göre davacının %70 engelli olduğunu, 14.01.2016 tarihli raporda davacının doğuştan % 68 oranında sürekli iş göremezlik halinin bulunduğunu, kaza sebebiyle ise 180 güne kadar iyileşme süresine ihtiyacı bulunduğunun belirtildiğini, bu hususlarda yapmış olduğu itirazların dikkate alınmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 12.10.2009 günü saat 08:30 sıralarında sürücü …’un , sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile Araklı ilçesi … Mahallesi sınırları dahilindeki olay mahalli … Sokak kavşağı çıkışında bulunan Belediye Otobüs Durağı hizasına geldiğinde seyir istikametine göre solundan, orta refüj tarafından gelerek kaplamaya intikal eden yayalardan …’a, aracının sağ ön kesimi ile çarpması neticesinde, dava konusu kazanın meydana geldiği, olayda davacının maluliyeti nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. Şikayet olmadığından ceza davası açılmadığı, Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiği görülmüştür. Araklı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/5 D.İş dosyasından alınan bilirkişi raporunda olayı gören iki tanığın hazırlık ifadelerinin farklı olması nedeniyle iki türlü değerlendirme yapılmış, ” … sürücünün Sürmene istikametinden Araklı Merkeze doğru seyretmesi ve mağdur yayanın orta refüj tarafından aracın önüne hamle yapması halinde yayanın tam kusurlu, sürücünün kusursuz olduğu, sürücünün orta refüj geçişinden dönüş yapmakta olduğu ve mağdur yayanın da seyir şeritleri ortasında durmakta olduğu anlatımına göre her iki tarafın da %50 oranında kusurlu olduğu” belirtilmiştir. Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 30/05/2016 tarihli raporda da aynı doğrultuda tanık beyanlarına göre ikili kusur belirlemesi yapılmıştır. Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 26/09/2018 tarihli ek raporda “Dosyada 30/05/2016 tarih ve 2016/27881/3889 nolu raporumuzun bulunduğu bu raporumuzda tanık ifadeleri temel alınarak alternatifli sonuçlara varıldığı görülmüştür. Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/8 Talimat sayılı dosyada mevcut18/04/2017 tarihli ifadelerde tanıklardan …’nin ifadesinin hazırlıkta ifadesinden farklı olduğu, tanıklardan …’nin hazırlıkta ve talimatla alınan ifadesiyle benzer ve uyumlu olduğu görülmüştür. Ara kara ve talimat yazısında 15/05/2018 tarihli celsede verilen 2 nolu ara karar uyarınca talimat yolu ile alınan tanık beyanları gereğince ek rapora alınması istenmiştir. Bu kere incelenen dava dosyası yeniden incelendi. Daha önce farklı ifade veren yukarıda isimleri yazılı tanıkların Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/8 Talimat sayılı dosyada mevcut 18/04/2017 tarihli alınan ifadelerde olayın oluşuna ilişkin benzer beyanda bulunmaları dikkate alındığında, kazanın, davalı sürücüsünün idaresindeki araç ile Araklı ilçesi … Mahallesi sınırları dahilindeki Trabzon Caddesi’ni takiben Trabzon – Rize yönüne seyirle seyirle olay mahalli … Sokak kavşağı çıkışında bulunan Belediye Otobüs Durağı hizasına geldiğinde refüj aralığı üzerinden sola manevra yaparak Trabzon yönüne doğru seyreden araçlara ait yol bölümüne geçtiğinde otobüs durağının önünde yolun orta şeridinde oynayan yaya …’a çarpması şekilde meydana geldiği anlaşılmış, yeni veriler ve …’nin talimatla alınan 18/04/2017 tarihli ifadesinden hareketle olayın oluş şekli itibariyle tek hale göre değerlendirme yapılmış ve aşağıdaki gerekçelere varılmıştır. Bu duruma göre; 1- Davalı sürücü …, idaresindeki araç ile olay mahallinde geldiğinde Trabzon yönünde seyretmek için sola manevrayla dönüşe geçmeden önce giriş yapacağı yol bölümünde seyrine engel teşkil eden bir halin olup olmadığını kontrol etmesi, dönüşünü dikkatli yapması gerekirken belirtilen bu kurallara riayet etmemiş, dönüş yapacağı kavşakta Trabzon yönünde seyreden araçlara ait yol bölümünün ortalarında bulunan yayaya dikkat etmeden kontrolsüzce sola dönüşe geçerek kaplamada bulunan yayalardan …’a tedbirsizce çarpmıştır. Olayda, dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı hareketleriyle kusurludur. 2- Davacıların yakını …, taşıt trafiğine açık bölünmüş yolun ortalarında kaplamada bulunarak kendi can emniyetini tehlikeye atmış, dönüşe geçen araçtan korunma tedbir almamıştır. Olayda, dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı hareketleriyle kusurludur.
Sonuç: Davalı sürücü …’un %50 oranında kusurlu olduğu, …’ın %50 oranında kusurlu olduğu kanaatini bildirir müşterek ek rapordur.” belirlemesinde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan ATK kök kusur raporu ile ek raporu kendi içinde çelişkili olup hüküm kurmak için yeterli bulunmadığından eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Olay tarihinde davacının 15 yaşında olması yaşı hukuki ehliyetinin olmaması nedeniyle çalışmadığı da sabit olmasına rağmen geçici işgöremezlik hesabının yapılması da doğru olmamıştır. Olay ile ilgili ilk açılan dava, davacının öldüğü belirtilerek anne ve baba için destekten yoksun kalma tazminatı talebi olduğu, hata fark edilince o davadan feragat edildiği eldeki davanın ise davacının kendisi için açıldığı derdestlik koşullarının bulunmadığı anlaşıldığından bu yöndeki istinaf yerinde değildir. Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Tıp Bilimleri Anabilim Başkanlığı (Adli Tıp) tarafından düzenlenen maluliyet raporunda raporun son sayfasında kazadan evvel “embesilite sol hemiparazi” nedeni ile engelli olan davacının bu durumu da irdelenerek ve kaza ile illiyet bağı kurularak maluliyet oranı belirlenmediğinden geçerli olmayan maluliyet raporuna dayalı aktüerya hesabı yaptırılarak karar verilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde Mahkemece yapılması gereken, kaza ile ilgili tanık beyanları da dahil olmak üzere tüm dosya kapsamına göre kusur oranlarının belirlenmesi, AKT kök ve ek kusur raporları arasındaki çelişkiyi gidermek için İTÜ Otomativ ve Ulaştırma Ana Bilim Dalında görevli trafik kazalarında uzman makine mühendislerinden üç kişilik heyet oluşturularak kusur raporu alınmalı; Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak davaya konu trafik kazası nedeniyle davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı iyileşme süresi, kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında (davacının kazadan “embesilite sol hemiparazi” nedeni ile engelli olaması da değerlendirilerek) dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınmalı, tespit edilecek maluliyet oranına göre hükme esasa alınan aktüer rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmelidir. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/02/2022