Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1737 E. 2022/280 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1737
KARAR NO: 2022/280
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2014/2008 Esas – 2019/161 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: İstanbul ili Pendik ilçesi sınırlarında, İçerenköy E-5 istikametinden Pendik ilçesi istikametine doğru seyreden … plakalı aracın D-100 Güney yolunda İETT Altıntepe durağı civarına geldiğinde aşırı hız ve manevralar nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybederek İETT durağında yolcu indirmeye çalışan … plakalı araca arkadan çarptığı ve otomobilin çarpma etkisiyle kendi ekseni etrafından dönerek orta şeritte bulunan … plakalı aracın ön kısmına hafif sürterek kendi ekseni etrafından dönmeye devam ettiği, bu esnada arka koltukta oturan maktüllerin ve … ve …’ın yola savrularak genel beden tramvası nedeniyle vefat ettiklerini, kazada … olan davalının alkollü, hızlı ve trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokacak nitelikte araç kullanması ve dikkatsiz araç kullanarak park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışından kurallara uygun olarak park etmiş araçlara çarpma kusurunu işleyerek bilinçli taksir ile birden fazla kişinin ölümüne ve müvekkillerinin oğlunun (…’un) hayatını kaybetmesine sebebiyet verdiğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davacılar için ayrı ayrı 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan sigorta şirketi yönünden ihbar tarihi olan 07/11/2012 tarihinden, diğer davalı yönünden olay tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte tahsiline, davacılar için ayrı ayrı 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili savunmasında özetle: müvekkili şirketin yaptığı ödeme sonucu ibra edildiğini, fahişlik söz konusu olmadığından ibranamenin iptalinin talep edilemeyeceğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava öncesinde davacının müvekkili şirkete başvurusu üzerine davacılara ödeme yapılmış olup dava açılmasında müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, Adli Tıp Kurumu’ndan kusur raporu alınması gerektiğini, davacılar tarafından destekten yoksun kaldıklarını makul ve muteber delillerle ispatlaması gerektiğini, davacıların murisi takması zorunlu emniyet kemeri takmadığından müterafik kusuru bulunduğunu, müterafik kusurun tazminat hesabından düşülmesi gerektiğini , hatır taşıması nedeni ile indirim yapılması gerektiğini belirterek; davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “I-Maddi Tazminat Yönünden; 1-Davacı … için belirlenen 7.120,04 TL maddi tazminatın (davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 01/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalılardan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,2-Davacı … için belirlenen 5.891,48 TL maddi tazminatın (davalı … sigorta AŞ yönünden dava tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 01/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalılardan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, II-Manevi Tazminat Yönünden;1-Davanın kısmen kabulü ile;Davacı … için belirlenen 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 01/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,Davacı … için belirlenen 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 01/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili de istinaf talep etmiş ise de; Mahkemece davalı … vekili tarafından gerekli harç ve masrafların verilen kesin süre içinde yatırılmaması nedeniyle HMK’nın 344/1 maddesi gereğince istinaftan vazgeçmiş sayılarak istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin ek kararın verildiği, bu kararın davalı … vekiline usulüne uygun tebliğ edildiği ancak ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı … vekilinin istinaf talebi incelemeye alınmamıştır. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmedilen manevi tazminat miktarının hakkaniyete uygun olmadığı gibi kusur durumu, tarafların ekonomik sosyal durumları ve zararın müvekkillerinde meydana getirdiği acı, hüzün ve tazminatın genel ilkeleri nazara alındığında oldukça düşük olduğunu, mahkemenin, kusur yönünde müteveffanın da kusurlu bulunduğu usule ve yasaya aykırı bilirkişi raporuna itibar ederek ve yeniden rapor alınmadan davanın sonuçlandırıldığını, maddi tazminata ilişkin ilgili hesaplama yönteminin düzgün kullanılmadığını, tazminat miktarının oldukça düşük hesaplandığını, müteveffanın emniyet kemeri takmadığından indirim talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, aracın arkasında kemer olup olmadığının dahi tespit edilmediğini, kazada tek ve asli kusurlu olan kişinin … olduğunu, maddi tazminata davalı sigorta şirketi bakımından kazanın davalı sigorta şirketine ihbar tarihi olan 07.11.2012 tarihinden işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren işletilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacılar murisinin, sürücünün alkollü olduğunu bile bile araca binmesinin kusura göre hesaplanan tazminattan müterafik kusur olarak düşülmesi ve en az %20 müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacılar murisinin takması zorunlu emniyet kemerini takmadığından müterafik kusuru bulunduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere müterafik kusurunun tazminat hesabından düşülmesi gerektiğini, olayda sürücü-davacılar murisi arasındaki ilişki bakımından hatır taşıması bulunduğunu mahkeme tarafından hatır taşıması indirimi yapılmamasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir.Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ve tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır. 6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır. Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu 44. Madde) öngörülen sebepler,daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır. Anılan madde kapsamında yer alan indirim sebeplerinden bir kısmı; zarar verici fiile rıza, ortak veya kişisel kusurdur. Zarar gören, zararlandırıcı olayın sebep olacağı zarara önceden razı olabilir. Zarar gören, zarara açık veya örtülü bir irade beyanıyla razı olabileceği gibi, rızanın, diğer bir takım olgulardan da çıkarılması mümkündür. Bu duruma yargısal kararlarda en sık rastlanılan örnek;içkili sürücünün arabasına, onun bu durumunu bilerek binen bir kişinin, meydana gelebilecek zarara önceden, kapalı bir şekilde razı olduğunun kabulü yönündedir. Makul bir insanın aynı şartlarda kendi yararı gereğince yapmaması gereken harekette bulunması da, zarar görenin ortak kusurunu ifade etmektedir. Zarar görenin bu kusuru, illiyet bağını kesmeyecek yoğunlukta ise tazminattan bir indirim sebebidir. Burada da hâkim, somut olayın özelliklerini dikkate alarak, hakkaniyet düşüncesiyle indirim yapabilecektir. Hatır taşıması ise bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir.(EREN, Fikret. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Y. 2015. S. 582) Buna göre, hatır taşıması indirimi için kural olarak hatır taşıması şartlarının varlığı yeterli iken, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olmasını ifade etmektedir. Somut olayda, davacıların desteği Levent ile davalı sürücü ile dava dışı ölen arkadaş oldukları ve olay günü gezme amaçlı davalı sürücünün aracında yolcu olarak bulunurken davaya konu kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Davalı sigorta şirketi yargılama aşamasında cevap dilekçesi ile desteğin aracında hatır için taşındığını savunmuştur. Bu durum karşısında, desteğin hatır için taşındığı kabul edilerek hesaplanan tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerektiği halde, davalının bu yöndeki savunma ve itirazları değerlendirilmeksizin hatır taşıması indirimi yapılmadan karar verilmesi doğru olmamış, bu konuya ilişkin davalı vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/7624 Esas 2018/10877 Karar sayılı ilamı). Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14/05/2019 tarih, 2016/13076 E. ve 2019/6001 K. sayılı kararında “…Kabule göre de; davacı, meydana gelen kazada yolcu olup, kusursuzdur. Davacının emniyet kemeri olmadan nizamlara aykırı ve kendi can emniyetini tehlikeye atacak şekilde yolculuk yapması ise sürüş kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilmelidir. Emniyet kemeri olmadan yolculuk yapmak gibi hususlar bilirkişi tarafından kusur oranı belirlenirken dikkate alınacak hususlar değildir. Oysa mahkemece hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda; davalı sürücü kazanın meydana gelmesinde %90 kusurlu, davacının da emniyet kemeri takmaması nedeniyle davacı yolcu %10 kusurlu görülmüştür.Mahkemece; öncelikle davacının trafik akışına ilişkin olarak kusursuz olduğu, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu kabul edilerek daha sonra belirlenen tazminattan davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle dairemizin yerleşik uygulamasına göre %20 oranda müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken davalının zarardan %90 kusuruna göre hesap yapan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru görülmemiştir.” yönünde karar verilmiştir (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/06/2020 tarih, 2019/ 1444 E. ve 2020/ 3593 K. sayılı kararı). Eldeki davada; yukarıya aktarılan Yargıtay ilamında da açıklandığı üzere ATK raporunda müteveffaya emniyet kemeri takmaması ve sürücünün alkollü olduğunu bildiği halde araçta yolculuk etmesi nedeni ile verilen %25 oranında kusur, zararın doğması ve artmasına neden olan müterafik kusur mahiyetinde olup, kazanın oluşumuna etki eden bir kusur değildir. Kazanın meydana gelmesinde sürüş kusurunun tamamı davalı araç sürücüsüne aittir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince müteveffaya atfedilen kusurun müterafik kusur olduğunun kabulü ile tazminattan Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları göz önüne alınarak %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmamıştır. İlk Derece Mahkemesince dosyada desteğin gelirine ilişkin somut bir belge sunulmamasına göre asgari ücrete ve Yargıtay içtihatları ile belirlenmiş hesaplama yöntemine göre tazminat hesabının yapılmasında isabetsizlik bulunmamakla birlikte aktüerya bilirkişi tarafından ek rapor ile müteveffanın kusurunun indirilerek hesaplama yapılması doğru olmamıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi uygulamalarına göre; desteğin hatır için taşınması durumunda %20 oranında, müterafik kusuru olması durumunda da ayrıca %20 oranında indirim yapılması gerektiği kabul edilmektedir. Buna göre; mahkemece, bilirkişi tarafından belirlenen zarar miktarı üzerinden, %20 oranında hatır taşıması indirimi, daha sonra %20 oranında müterafik kusur indirimi yaparak tazminatı belirlemesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm verilmiş olması da doğru görülmemiştir. Müterafik kusur olarak birden fazla indirim sebebi olsa dahi sadece %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılabileceğinden davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesinin hükme esas aldığı aktüer bilirkişi raporunda desteğin kaza tarihindeki yaşına göre muhtemel yaşam süresinin, davacıların kaza tarihinde yaşlarına göre destek süreleri belirlenerek desteğin geliri asgari ücret üzerinden kabul edilerek yine yapılan ödemenin güncellenmiş tutarı da düşülerek yerleşik yargıtay içtihatlarında benimsenen yöntem ve ilkelere göre tazminat hesaplaması yapılmış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin hesaplama yöntemine ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davacı … için kusur indirimi yapılmadan hesaplanan 26.718,65 TL tazminattan sigorta tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş hali olan 12.918,95 TL düşüldüğünde 13.799,7 TL tazminat üzerinden ayrı ayrı % 20 oranında hatır ve müterafik kusur indirimi yapılarak 8.831,80 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı … için kusur indirimi yapılmadan hesaplanan 28.836,11 TL tazminattan sigorta tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş hali olan 15.735,60 TL düşüldüğünde 13.100,51 TL tazminat üzerinden ayrı ayrı % 20 oranında hatır ve müterafik kusur indirimi yapılarak 8.384,32 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. Ancak hükmedilecek tazminat miktarı davacıların ıslah ile artırdıkları talep sonucunu aşamayacağından taleple bağlı kalınarak ilk hükümdeki miktar üzerinden hüküm kurulmuştur. 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Davadan önce yapılmış bir başvurunun bulunmadığı durumda ise, davalı sigortacı için dava tarihi temerrüt tarihidir. Dava dilekçesi ekine ihbar , başvuru belgelerinin eklenmediği, dosya kapsamında da bulunmadığı görülmüştür. Ancak davalı sigorta tarafından davacılara 20/12/2012 ödeme yaptığı sabittir. Bu nedenle mahkemece sigorta yönünden ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Sonuç olarak HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince davacılar vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne; hüküm gerekçe ve faiz yönünden düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacılar vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:
I-MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN; 1-Davacı … için belirlenen 7.120,04 TL maddi tazminatın (davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 20/12/2012 tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 01/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalılardan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, 2-Davacı … için belirlenen 5.891,48 TL maddi tazminatın (davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 20/12/2012 tarihinden, davalı … yönünden kaza tarihi olan 01/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalılardan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
II-MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN; 1-Davanın kısmen kabulü ile; Davacı … için belirlenen 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 01/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davacı … için belirlenen 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 01/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Harçlar: 1-Alınması gereken 6.353,60-TL karar harcına karşılık peşin alınan 689,95 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.663,66-TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, Vekalet Ücretleri: 1-Maddi tazminat yönünden; davacılar lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 2.725,00-TL nisbi vekalet ücretinin tüm davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 2-Manevi tazminat yönünden; davacılar lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 9.150,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Manevi tazminat talebi yönünden reddedilen kısım olan 200.000,00 TL miktar üzerinden davalı … lehine hesap edilen 2.725,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı …’a verilmesine, Yargılama Giderleri: 1-Davacılar tarafından sarf olunan 1.232,40 TL’nin kabul ve ret oranına göre hesap edilen 538,12TL’sinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-a-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 162,58 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, b-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 46,20 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş.’ne verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/02/2022