Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1733 E. 2022/1919 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1733
KARAR NO: 2022/1919
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİH: 14/01/2020
NUMARASI: 2018/1022 Esas – 2020/10 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların çocukları olan …’un 32 yaşındayken 06.05.2018 tarihinde meydana gelen kazasında hayatını kaybetmesi nedeniyle desteğinden yoksun kaldıklarını, kaza nedeniyle tutulmuş olan kaza tespit tutanağında … plakalı araç sürücü …’nun kusurlu olduğunun belirtildiğini, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın, davalı …Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunduğunu belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla müvekkillerinin her biri için 3.600,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının başvuru tarihi olan 29.06.2018 itibaren işleyecek faizle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davacı vekilinin 30/10/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle; taleplerini davacı … için 71.042,47 TL ve … için 63.747,60 TL olmak üzere toplam 134.790,07 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne; 71.042,47 TL’nin 29/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, 63.747,60 TL’nin 29/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kolluk kuvvetlerinin ilk kazanın akabinde tedbir almadığından bu davaya konu edilen ikinci kazaya sebebiyet verildiğini, alınan kusur raporlarında söz konusu hususun hiçbir surette değerlendirmeye alınmadığını, mezkur kazanın oluşumunda kolluk kuvvetlerinin de ihmalkarlığının bulunduğunu, kusur tespitini kabul etmediklerini, hesaplamalarda ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosu, iskoto oranının ise (teknik faiz) %1,8 alınması gerektiğini, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili şirket tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin sorumluluğunun kaza tarihi itibariyle vefat hallerinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası teminat limiti ile sınırlı olmasına istinaden müvekkili kurumun sorumluluğunun hem asıl alacak ve hem de avukatlık ücreti, yargılama giderleri ve harç açısından bu limitle oranlı olarak sınırlandırılması gerektiğini, davacının kaza ile ilgili müvekkiline başvuru yapması sonucu müvekkili tarafından 15.02.2011 tarihinde, 19.043,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını, tazminatın teminat miktarı ile sınırlandırma yapılması gerektiğini, müvekkili şirket aleyhine tazminata hükmedilmesi durumunda ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz talep edilebileceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 06.05.2018 tarihinde davalı tarafa ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı sürücü …’nun, yönetimindeki … plakalı otomobil ile yerleşim yeri dışında gündüz vakti Karabük istikametinden Bartın istikametine seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde aracının direksiyon hakimiyetini kaybedip sola yönelip Karabük istikameti yol bölümüne geçerek önceden meydana gelen kaza nedeniyle bankette park halinde bulunan …, … ve … plaka sayılı araçlara ve bankette bulunan yaya …’ a çarparak yoldan çıkıp şarampole devrilmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında davacıların oğlu …’un vefat ettiği, eldeki dava ile davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep ettikleri anlaşılmıştır. Mahkemece alınan 19/09/2019 tarihli kusur ve hesaplama raporu davalı vekiline 28/09/2019 tarihinde HMK 281. maddesindeki ihtarat da yazılmak sureti ile tebliğ edildiği, davalı vekilinin 04/10/2019 tarihinde ermiş olduğu itiraz dilekçesi ile bilirkişi raporuna sadece SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmadığı belirtilerek itiraz edildiği, açıkça kusur ve hesaplamaya ilişkin itiraz yapılmadığı görülmektedir. HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Davalı vekili tarafından yargılama safahatı sürecinde kusur bilirkişi raporuna ve aktüerya raporundaki hesaplamaya karşı süresinde itiraz ya da talepte bulunmamış ve bu suretle kusur oranları ve hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden kusura ve hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır. SGK’dan gelen cevaba göre davacıların desteğinin ölümü nedeniyle herhangi bir gelir bağlanmadığı anlaşıldığından bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesinde, sigorta şirketlerinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde maddi tazminattan sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Dolayısıyla zorunlu mali sorumluluk sigortacısı meydana gelen zararı limit dahilinde gidermekle sorumlu olduğundan yargılama giderlerinden de limiti oranında sorumlu olacaktır. Zarar miktarının limiti geçmesi halinde trafik sigortacısı hükmedilen miktara ilişkin yargılama giderlerinin tamamından değil sadece poliçe limitinin tazminat miktarına oranına göre sorumlu tutulmalıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/5147 E. ve 2020/7081 K., 2020/1864 E. ve 2020/6061 sayılı kararı). Kaza tarihi itibari ile Hazine Müsteşarlığı’ nın “sakatlanma ve ölüm için kişi başına” belirlediği teminat limiti 360.000,00 TL’dir. Somut uyuşmazlıkta her iki davacı açısından da hükmedilen tazminat miktarı belirlenen bu poliçe limiti dahilinde olduğu anlaşılmakla poliçe limitine ve avukatlık ücreti, yargılama giderleri ve harç açısından bu limitle oranlı olarak karar verilmesi gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda; davacı tarafça dosyaya sunulan, davalı … şirketine verilen dilekçe üzerindeki kaşe tarihine göre, davalıya 29.06.2018 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup bu tarihten sonraki 8. işgününün sonu olan 11.07.2018 itibariyle davalı … temerrüde düşmüştür. Sigortacı yönünden bu tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru değil ise de davacılar vekilinin bu yöne değinen istinaf talebi bulunmadığından davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Sonuç olarak İlk Derece Mahkemesince yanılgılı değerlendirmeyle zaten dava tarihinden faize hükmedilmiş olduğundan aksi yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Olay tarihi 06.05.2018, müracaat tarihi 29.06.2018 olduğuna göre 15.02.2011 tarihinde, 19.043,00 TL tazminat ödemesi gerçekleştirilmesi fiilen mümkün değildir. Ödeme var ise bunun belgesinin davalı tarafça ibrazı gerekmektedir. Yargılama sırasında bu iddiada bulunulmamış ve talebe rağmen hasar dosyası gönderilmemiştir. Davalı ödemeye ilişkin istinaf aşamasında ileri sürdüğü iddiasını ispatla yükümlü olup buna ilişkin bir belge ile ispat koşulunu yerine getirmediğinden bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 9.207,51 TL harçtan peşin alınan (54,40+2.247,35=)2.301,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.905,76 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/10/2022