Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1730 E. 2022/1918 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1730
KARAR NO: 2022/1918
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 10/03/2020
NUMARASI: 2017/900 Esas – 2020/191 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/05/2012 günü sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Karaman ili, … Mahallesi, … mevkiinde seyir halinde iken tek taraflı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kazada … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan müvekkili …’ın sakat kaldığını ve geçici işgücü kaybına uğradığını, … plakalı araca ait herhangi bir poliçe tespit edilemediğini, işbu belirsiz alacak davası kapsamında müvekkilindeki geçici ve kalıcı iş gücü kaybının tespitiyle buna göre ödenmesi gereken tazminatın hesaplanarak şimdilik 200,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 47.920,83 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı definde bulunduklarını, vekil edenin sorumluluğuna gidilebilmesi için … plakalı aracın kaza tarihinde geçerli ZMMS poliçesi olup olmadığının araştırılması gerektiğini, dava öncesi davacı adına vekil eden kuruma başvuruda bulunulduğunu, talebin haklı olarak reddedildiğini, trafik kazasına sebebiyet verdiği ileri sürülen araç maliki veya sürücüsü aleyhine talepte bulunulmadığından davanın reddinin gerektiğini, vekil edenin sorumluluğunun kusur oranı ile kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davacının kazada varsa asli veya müterafik kusuru, maluliyet oranı, geliri olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, faizin başlangıç tarihi ve faiz talebinin kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 705,65 TL geçici iş göremezlik ve 47.215,18 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 47.920,83 TL maddi tazminatın 05/09/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; olayın trafik kazası olarak değerlendirilemeyeceğini, davacının ayakkabısının motosikletin zincirine sıkıştırması sonucu olayın meydana geldiğini, aracın yolcu taşımaya elverişli olmadığını, davacının keşif sırasında kaskı olmadığını beyan ettiğini, müterafik kusurunun varlığının gözetilmediğini, müvekkilinin sorumluluğunda olmamasına rağmen mahkemece geçici iş göremezlik yönünde karar verdiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 07.05.2012 günü saat 19:30 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosikleti ile Karaman merkez Kılbasan köyü istikametinden Kılbasan karayolunu takiben Karaman merkez Larende mahallesine doğru seyir halinde iken 10.km de motosikletinin arkasında yolcu olarak bulunan eşi …’ın sol ayağının seyir halinde oldukları motosikletin zincirine sıkışması neticesinde yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, davacının bu yaralanması nedeniyle geçici ve sürekli maluliyet tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan kusur bilirkişi raporunda, ” ….Yolcunun kendi beyanına göre araç tek kişilik olmasına rağmen ayaklarını koyabilmesi için arka kısımda ayakçak vardır. Fakat yolcu … dikkatsiz ve tedbirsiz davranarak sol ayağını tahrik zincirinin arasına sıkıştırmıştır. Yolcu araçlarının zincirinin daha öncede takıldığını söylemiştir ama bu arızanın yolcunun ayağını zincirin arasına çekmesi veya sıkıştırması mümkün değildir. Meydana gelen kazada yolcu …ın dalgın ve dikkatsiz olmasının etkisi olduğu anlaşılmıştır. …Yolcu … (…) 2918 sayılı KTK’un 47/1-d “Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere, uymak zorundadırlar.” Maddesinde belirtildiği üzere kendi güvenliğini tehlikeye atarak, dikkatsiz ve dalgın davranması sonucu meydana gelen kazada %50 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü … 2918 sayılı KTK’un 66/1 “Bisiklet, motorlu bisiklet ve sepetsiz motosiklet sürücülerinin, sürücü arkasında yeterli bir oturma yeri olmadıkça başka kişileri bindirmeleri yasaktır.” Maddesine uymayarak yapmış olduğu trafik kazasında %50 oranında kusurlu olduğu; görüş ve kanaati “belirtilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurunda kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. Müterafik kusur indiriminde, her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması gerekmektedir. Somut olayda … plakalı araç sürücüsü …’ın 2918 sayılı KTK’un 66/1 “Bisiklet, motorlu bisiklet ve sepetsiz motosiklet sürücülerinin, sürücü arkasında yeterli bir oturma yeri olmadıkça başka kişileri bindirmeleri yasaktır.” Maddesine uymayarak yapmış olduğu trafik kazasında %50 oranında sürüş kusuru olduğu bilirkişi raporunda belirlenmiştir. Davacı motosikletin arkasında yolcu olduğu halde raporda kendi güvenliğini tehlikeye atarak, dikkatsiz ve dalgın davranması sonucu meydana gelen kazada %50 oranında kusurundan sorumlu tutulmuştur. Bu durumda %100 kusur üzerinden tazminat hesaplaması yapılıp, davacının motosiklet için uygun bir ayakkabı giymiş olmaması nedeni ile ayağının motosiklet zincirine sıkışması ve maluliyetinin oluşmasına sebebiyet vermiş olmasının da müterafik kusur olarak değerlendirilip Yargıtayın yerleşik uygulamaları doğrultusunda %20 oranında indirim yapılması gerekirken, sürüş kusuru kabul edilerek %50 oranında kusura göre hesaplama yapılmış olması doğru olmamış ise de rapora karşı davacının bir itirazı bulunmadığından davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bir olayda birden fazla müterafik kusur hali olsa dahi ancak bir kez ve %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılabilir. Bu nedenle davacının kask takmamış olması müterafik kusur olsa bile İlk Derece Mahkemesince bilirkişi raporunda davacı için belirtilen aslında müterafik kusur olan %50 oranında indirime göre hesaplama yapılmış olduğundan kask olmaması nedeni ile ikinci kez müterafik kusur indirim yapılması mümkün olmadığından aksi yöndeki davalı istinaf talebi yerinde değildir. Kabule göre de; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi genel şartlar değişikliğinden önce ve halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararında; “2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden varsa trafik şirketi yoksa … ve her iki halde de diğer haksız fiil sorumlularının (işleten ve sürücü gibi) sorumlulukları devam edecektir” yönünde karar vermiştir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.321,67 TL harçtan peşin alınan 830,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.491,26 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/10/2022