Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1728 E. 2022/1969 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1728
KARAR NO: 2022/1969
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/02/2020
NUMARASI: 2018/961 Esas – 2020/180 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin murisinin davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpması neticesinde vefat ettiğini, belirterek davanın kabulü ile her bir davacı için 10.000 er TL, maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı çocuklar için 100.000 er TL, davacı eş yönünden 150.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça sigorta şirketine başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddinin gerektiğini, kazaya karışan aracın 02/02/2018- 02/02/2019 tarihleri arasında müvekkil şirket nezdinde ZMMS sigortası ile teminat altına alınmış olup poliçenin 27/09/2018 tarihinde satıştan dolayı iptal olduğunu, bedeni zararlardan doğan zararların teminat limiti ile sınırlı olduğunu, gerçek zararın ve kusur oranlarının tespitinin gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin gerekli tüm önlemleri aldığını, kusurunun bulunmadığını, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin asli kusurlu olmadığını, talep edilen tazminat miktanının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Maddi Tazminat talebi yönünden dava konusuz kalmış olmakla karar verilmesine yer olmadığına, Manevi Tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile, Davacı … için 12.000,00 TL, davacılar …, … ve … için 6.000,00’er TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … Sis. A.Ş.’den tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … San. Tic. A.Ş. vekili, davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi tarafında verilen manevi tazminat kararı kusur yönünden hatalı bilirkişi raporuna dayandığını, belirlenen manevi tazminatın müvekkilleri yönünden uygun bir miktar olmadığını, sürücü …’ın davalı şirkette sigortasız çalıştığını, sigortasının kaza tarihinden sonra yapıldığını, kendisinin cevap dilekçesinde de emekli olduğundan bahsettiğini, bilirkişi raporunda adam çalıştıranın kusursuz sorumluluk hallerine hiç değinilmediğini, bilirkişi raporunda, işçiye işverenlik tarafından gerekli eğitimlerin verilip verilmediğini, işveren tarafından gerekli, yeterli ve düzenli olarak kontrollerin sağlanıp sağlanmadığı hususlarında hiçbir şekilde değerlendirme yapmadan eksik incelemeyle rapor oluşturulduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Olayın ışıklı yaya geçidinin 23 metre ilerisinde meydana geldiğini, maktulün çok yakındaki ışıkları kullanmak yerine yol üzerindeki orta refüjü kullanmak suretiyle karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı anlaşıldığından, müteveffanın kazanın oluşumuna sebebiyet verdiğini, ceza dosyasında da alınan bilirkişi raporu ile de müteveffa yayanın kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davacılar lehine takdir edilen manevi tazminat miktarını müvekkilinin sosyo-ekonomik durumu göz önüne alındığında ödemesinin de ekonomik olarak mümkün olmadığını, kendi kusurundan kaynaklanan kaza sebebiyle, manevi zararın müvekkilinden talep edilmesinin hak ve nesafete aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Taah. San. Tic. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müteveffanın asli kusurlu olmasına rağmen hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, sigorta şirketinin davacı ile sulh olması davada alınan raporlarda yer alan kusur oranının kabul edildiği anlamına gelmediğini, ceza mahkemesi dosyasının bekletici mesele yapılmamasının hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden aldırılan 22/07/2019 tarihli kusur bilirkişi raporunda; Davalı sürücü … ‘ın sevk ve idaresindeki çekici ve bağlı yarı römork ile trafik yoğunluğundan dolayı duraklayarak seyri esnasında görüş alanını kontrol altında bulundurup müteyakkız seyretmesi, sağ tarafından kaplamaya girip karşıdan karşıya geçiş yapan müteveffa yayaya karşı zamanında ikazla birlikte etkin tedbir alması gerekirken bu hususlara riayet etmeyip aracının sol ön kısmıyla müteveffa yaya önlemsiz bir şekilde çarptığı nedenle % 30 oranında tali kusurlu, müteveffa yaya …’nın kaplamaya girip karşıya geçiş yapmadan evvel çarpma noktasının gerisinde bulunan butonlu yaya geçidini kullanması, taşıt yolu üzerinde trafik yoğunluğundan dolayı duraklayarak ilerleyen araçların seyir durumlarını dikkate alması, gerekli ve yeterli kontrollerini tamamlaması akabinde karşı geçiş yapması gerekirken tüm bu hususlara riayet etmeyip dikkatsiz ve kontrolsüz şekilde karşıya geçiş yaparak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiğinden % 70 oranında asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Aynı olaya ilişkin ceza yargılamasının yapıldığı Bakırköy 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/229 Esas sayılı dosyasının uyap sistemi üzerinden yapılan incelemesinde kapsamında aldırılan 30/07/2018 tarihli bilirkişi raporu ile ATK Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan 22/02/2019 tarihli kusura ilişkin bilirkişi raporlarında davalı sürücü …’ın tali, müteveffa yaya …’nın asli kusurlu olduğunun belirtildiği, ceza mahkemesince davalı … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 06/12/2019 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Bu durumda ceza mahkemesi kararının kesinleşmiş olması nedeniyle bekletici mesele yapılmasına gerek bulunmadığı, Mahkemece hükme alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının bir miktar düşük belirlendiği kanaatine varılmış ve bu yönde ki davacılar vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar verilmiştir. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davalılar … İnş. Taah. San. Tic. A.Ş. ile davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:A-Davalılar … Sis. ve İnş. Taah. San. Tic. A.Ş. ile davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 2-Maddi Tazminat talebi yönünden dava konusuz kalmış olmakla KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 3-Manevi Tazminat talebinin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, Davacı … için 20.000,00 TL, davacılar … , … ve … için 10.000,00’er TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … Taah. San. Tic. A.Ş. ‘den tahsili ile ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4-Alınması gereken 3.415,5 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.673,60 TL’ nin mahsubu ile eksik kalan 1.741,90 TL’nin davalı davalılar … ve … Taah. San. Tic. A.Ş. ‘den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Dava ilk açılış harç gideri olan 1.709,50 TL’nin, söz konusu gider hem manevi tazminat hem de maddi tazminata ilişkin olduğundan tespit edilen maddi tazminat miktarı ve hükmedilen manevi tazminat miktarı nazara alınarak 1.709,50 TL’nin 854,75 TL’sinin davalılar … ve … Sis. ve İnş. Taah. San. Tic. A.Ş. ‘den tahsili ile davacılara verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan toplam 1.393,60 TL yargılama giderinden davanın kabul-red oranına göre hesaplanan 154,84 TL’nin davalılar … ve … Taah. San. Tic. A.Ş. ‘den alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına, 7-Manevi tazminat yönünden davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200 vekalet ücretinin davalılar … ve … Taah. San. Tic. A.Ş.’den müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 8-Manevi tazminat yönünden davalılar davalılar … ve … Sis. ve İnş. Taah. San. Tic. A.Ş. kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, manevi tazminatın reddedilen kısmı için verilecek vekalet ücreti kabul edilen kısmı için verilecek vekalet ücretini geçemeyeceğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine, 9-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-a-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, b-Davalı … Taah. San. Tic. A.Ş. yönünden; alınması gereken 2.049,30 TL harçtan peşin alınan (457,93+54,40)=512,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.536,97 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-Davalı … yönünden; alınması gereken 2.049,30 TL harçtan peşin alınan 512,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.536,97 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 172,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile (148,60×4)=594,40 TL istinaf başvuru harcının davalı … Taah. San. Tic. A.Ş. ile davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/10/2022