Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1712 E. 2022/1457 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1712
KARAR NO: 2022/1457
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
NUMARASI: 2019/669 Esas – 2019/1077 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 01/07/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/02/2018 tarihinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu ve sürücüsü … ve işleteni … Ltd. Şti. olan … plakalı aracın tek taraflı trafik kazası yapması neticesinde müvekkilinin bedensel zarara uğradığını, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kaza nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu ve ciddi şekilde etkilendiğini, bu nedenle 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Yetkili mahkemenin Kemer Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, kazadan önce meydana gelen heyelan nedeniyle ve kaza günü yağış olması nedeniyle yolun çamur kaplanması ve ıslak zemin sonucu hızı yüksek olmayan ve gerekli önlemi alan müvekkili …’ın kazanın olmasını engelleyemediğini, kusur incelenmesinde bu hususların nazara alınması gerektiğini, davacının gerekli uyarıların yapılmasına rağmen emniyet kemerini takmadığını, bu durumun davacının kendi emniyetini dikkate almadığını ve yaralanmasında ağır kusurunun bulunduğunu, müvekkili şirketin kazaya karışan aracı diğer davalıya 1 yıl süreyle kiraya verdiğini bu nedenle işleten sıfatlarının olmadığını, meydana gelen zararda hukuki sorumluluklarının bulunmadığını, davanın … A.Ş.’ye ihbarını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kısmen Kabulü ile; 25.000,00 TL manevi tazminatın 14/02/2018 tarihinden itibaren avans faıizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Gerekçeli kararda davanın konusundan, taraflardan bağımsız başka bir olay, olgu ve davanın gerekçe olarak gösterilmiş olduğunu, sorumluluk yönünden davalı … Tic. San. Ltd. Şti. nin aracı uzun süreli kira sözleşmesiyle kiraya vererek araç üzerindeki fiili hakimiyetini yitirmiş olduğunu, her iki vekil edeni arasında yapılmış 14.11.2017 tarihli araç kira sözleşmesi bulunduğunu, redde göre tek vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, davacı lehine hükmedilen her kalemin davalılardan tahsili ile yazılması ve davalılar lehine hükmedilen her kalemin davalı lehine olarak yazımının kabul edilebilir olmadığını, bu şekilde hangi davalı lehine? hangi davalıya verilmesine? sorularına cevap bulunmadığını, kusur oranlarını kabul etmediklerini, davacının emniyet kemeri takmadığını, araç için araç … Sigorta tarafından genişletilmiş kasko poliçesi ile karayolları yolcu taşıma koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi yapılmış olduğunu, belirlenecek maddi zararın %50’lik tutarına kadar olan manevi tazminat taleplerinin … Sigorta tarafından genişletilmiş kasko poliçesi ve karayolları yolcu taşıma koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi kapsamında teminat altına alınmış olduğunu, ayrıca yargılama giderleri, vekalet ücreti ve harç ödemeleri gibi sair diğer giderlerin de teminat altına alınan poliçe kapsamında … sigortadan tahsil edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 14/02/2018 günü davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otobüsü ile seyri sırasında olay mahalli iniş eğimli viraja geldiğinde, zemin ıslak ve kaygan olmasından dolayı direksiyon hakimiyetini kaybederek gidiş istikameline göre sol şerit dışında aracını yan yatırıp sol yan tarafı ile sağ şerit üzerinde 75 mt sürüklenmesi sonucu durduğu olayda, araç yolcu olan davacı …’ın yaralanması ile nedeniyle manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Davada; davalılar ve … AŞ aleyhine açılan, tüm davalılardan maddi ve sigorta şirketi hariç diğer davalılardan manevi tazminat istemli açılmış olup, 2018/717 E nolu kök davada 13/11/2019 tarihli oturumda maddi tazminat talebinden feragat nedeniyle eldeki manevi tazminat talebi açısından davanın tefrikine karar verilmiş, maddi tazminat açısından davanın reddine karar verilmiştir. 2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Davalılar vekilince 2018/717 E nolu kök davada 22/05/2019 havale tarihli dilekçe ile … plaka sayılı aracın 1 yıl süreyle kiraya veren … Ürün. Tic. San. Ltd. Şti.nin işleten sıfatını kaybettiği savunmasında bulunulmuş olup, araç kiralama sözleşmesinde davalı … Tic. San. Ltd. Şti. kiraya veren ve davalı … kiralayan durumundadır.Sözleşme tarihinin 14/11/2017, sözleşme süresinin 1 yıllık olduğu, plakanın … olarak yazıldığı, sözleşmenin 15 gün önce feshedilmemesi halinde uzayacağının yazılı olduğu görülmüştür. Mahkemece taraflar arasında tanzim edilen adi yazılı sözleşmenin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir sözleşme olup olmadığı, sözleşme süresinin bitiminden önce sözleşmenin feshedilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, sözleşmenin ve kira bedelinin maliye ve vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, sözleşme içeriğine göre davalı şirketin işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması doğru olmamıştır. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Bu nedenle davalılar vekilinin, genişletilmiş kasko poliçesi ve karayolları yolcu taşıma koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi kapsamında tazminatın … Sigortadan tahsili gerektiğine ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Davacının kaza yapan araçta yolcu konumunda bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmakla kusurun tespiti yolcu olan davacı için sonuca etkili etkili olmadığı gibi, kaza tespit tutanağında davacının emniyet kemeri takmadığına ilişkin bir belirtme bulunmadığından kusur ve müterafik kusura yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Kabule göre de; Manevi tazminat istemi davalılar açısından ortak nedenle kabul ve reddedilmiş olmakla vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik istinafı yerinde olmadığı, davalılar yerine davalı şeklinde yazımın maddi hata niteliğinde olduğu, yerel mahkemece yerinde düzeltilebileceği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/07/2022