Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1706 E. 2022/358 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1706
KARAR NO: 2022/358
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/12/2019
NUMARASI: 2014/1645 Esas – 2019/990 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 18/11/2014
KARAR TARİHİ: 04/12/2019
BİRLEŞEN İSTANBUL 7. ATM 2015/571 ESAS SAYILI DAVA
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/07/2011 tarihinde müteveffa …’ın içinde yolcu olarak bulunduğu ve sürücüsü … olan … plakalı araç ile sürücüsü … olan … plakalı araçların çarpışması neticesinde ölümlü ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini ve davacılar … ve …’ın oğlu ve destekleri …’ın vefat ettiğini, bu nedenle zarara uğradıklarını, … plakalı aracın kaza tarihinde davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı olduğunu, bu nedenle destek tazminatlarının tespiti ile şimdilik … için 500,00 TL ve … için 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL tazminatın davalı sigorta şirketinin temerrüte düştüğü tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluklarının poliçe limitleri ve sigortalısının kusuru oranında sınırlı olduğunu, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, işbu davadan önce müvekkili şirkete yapılan başvuru neticesinde davacılara ödeme yapıldığını bu nedenle sorumluluklarının sona erdiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla vaki kazadaki kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ödeme yapması nedeniyle temerrüte düşmediğini, müvekkili şirket aleyhine hüküm kurulması halinde uygulanması gereken faiz türünün yasal faiz olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili birleşen davada vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; 01/07/2011 tarihinde … sevk ve idaresindeki davalı … Sigorta AŞ nezdinde sigortalı … plakalı araç ile …’ın sevk ve idaresindeki davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ve İhtiyari Mali Mesuliyet – Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın çarpışması neticesi meydana gelen trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının oğlu ve desteği olan …’ın vefat ettiğini, bu nedenle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik, davalı … Sigorta AŞ.’dan 1.000,00 TL ve davalı … Sigorta AŞ.’den 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, her bir davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın kaza tarihini kapsayan bir poliçesi olmadığı gibi kaza tarihi itibari ile müvekkili şirket tarafından düzenlenen herhangi bir poliçesi bulunmadığını, bu nedenle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluklarının poliçe limitleri ve sigortalısının kusuru oranında sınırlı olduğunu, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, işbu davadan önce müvekkili şirkete yapılan başvuru neticesinde davacılara ödeme yapıldığını bu nedenle sorumluluklarının sona erdiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla vaki kazadaki kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ödeme yapması nedeniyle temerrüte düşmediğini, müvekkili şirket aleyhine hüküm kurulması halinde uygulanması gereken faiz türünün yasal faiz olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Esas davanın kabulü ile, 41.452,56 TL’nin 05/12/2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacı …’a verilmesine, 32.657,75 TL’nin 05/12/2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacı …’na VERİLMESİNE, Birleşen davanın;1-Davacı … adına davalı … Sigorta AŞ aleyhine açılan davanın derdestlik dava şartı nedeniyle usulden reddine, 2-Davacı … adına davalı … Sigorta AŞ aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğu sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olmasına rağmen aksi yönde hüküm kurulduğunu, dava dilekçesinde her iki davacı açısından da %100 kusur sorumluluğuna dayanılmış olup müteselsil sorumluluğa dayanılmadığını, hesaplanan tazminat tutarlarından hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken bu yöndeki itirazların değerlendirilmediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacı taraf asıl dosyada, desteğin içinde yolcu olarak bulunduğu aracın zmms sigortalısı olan davalı … sigorta A.Ş.’ye karşı, desteğin annesi ve babası olan davacılara ödenen tazminatın yetersiz olduğu nedeniyle talep ederken, birleşen davada ise davacı anne vekili tarafından kazaya karışan diğer aracın zmms sigortacısı ile birlikte asıl davadaki sigortacıya karşı müteselsilen 1.000,00’er TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 50.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş, ayrıca müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişki düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin BK’nın 141.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 145.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren işleten, sürücü ve trafik sigortacısı ile kazaya karışan dava dışı araç sürücüsü, işleteni ve ZMMS sigortacı (sigortalı değil ise …) zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, kaza tarihinde uygulanması gereken BK’nın 141 vd. maddeleri gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalı Sigorta şirketinin zararın tamamından sorumlu tutularak karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili asıl dosyada verdiği cevap dilekçesinde davacının hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürmemiştir. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Davalı tarafın, süresinde dosyaya sunulan cevap dilekçesinde hatır taşıması olduğuna dair iddiası ve savunması olmadığına göre İlk Derece Mahkemesince hatır indirimi yapılmamış olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu nedenlerle; davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken (5.062,48 + 44,40) TL harçtan peşin alınan 5.106,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.841,18 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/02/2022