Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1664 E. 2022/1415 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1664
KARAR NO: 2022/1415
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/02/2020
NUMARASI: 2016/1111 Esas – 2020/134 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin maliki ve işleteni olduğu davalılardan … Sigorta A.Ş’ne ZMMS ile sigortalı … plaka sayılı araç ile 09/05/2016 günü İstanbul Tayakadın istikametinden Çatalca istikametine doğru seyrederken … plaka sayılı motosikleti kullanmakta olan müteveffa …’a çarparak ölümüne neden olduğunu, olayla ilgili araç sürücüsü … hakkında Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığı’nın 2016/14889 esas sayılı dosyasıyla taksirle kişinin ölümüne neden olmaktan soruşturma başlatıldığını, şüpheli hakkındaki soruşturmanın devam ettiğini, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü davalı …’nin tam kusurlu olduğunu, kaza tutanağında da, kazanın meydana gelmesinde müteveffaya herhangi bir kusur atfedilmediğini, davalı sürücü …’nin ise asli derecede tam kusurlu olarak tespit edildiğini, müteveffanın ölümüne neden olan kaza sonrasında müteveffanın eşi ve çocuklarının maddi ve manevi kayba uğradıklarını belirterek fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 09/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca toplam 135.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 09/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan … cevap dilekçesinde özetle; davalının kusurunun olup olmadığı, yahut ne derecede olduğunun tespiti bakımından ve davalıya bir kusur atfedilip edilemeyeceği de göz önüne alındığında, ceza yargılamasının neticelenmesinin bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; A-)Maddi Tazminat davası yönünden; feragat nedeni ile konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, a- Davalı … Sigorta AŞ beyanı nazara alınarak, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, bu davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, B-)Manevi Tazminat talebi yönünden; 1-15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’a ödenmesine, 2-8.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’a ödenmesine, 3-8.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ den alınarak davacı …’a ödenmesine, 4-8.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacı …’a ödenmesine, 5-8.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ den alınarak davacı …’e ödenmesine, 6-Fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin Gaziosmanpaşa 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/553 E. Sayılı dosyası ile yargılanmakta olup dosyanın henüz karara bağlanmadığını, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinin dikkate alınmadığını, rapordan sonra bir takım belgeleri ibraz etmek için süre talepleri olmasına rağmen dikkate alınmadığını, kaza meydana geldikten sonra müvekkilin o an yaralı olan müteveffaya müdahale ederek gerekli ilgiyi gösterdiğini, müvekkilinin kazanın oluşumunda bir an için kusurlu olduğu kabul edilse dahi ölüm olayının gerçekleşmesi ile kaza arasında herhangi bir illiyet bağı olmadığını, ölüme sebebiyet olan olgunun gerçekleşen kazadan sonra uzunca süre gelmeyen-gelemeyen tıbbi yardım olduğunu yaralı olarak gittiği Silivri Devlet Hastanesinde 4 saat sonra vefat ettiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 09.05.2016 günü saat 11.15 sıralarında müteveffa sürücü Hasan …’ın, sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile davalı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi sigortalı … plakalı otomobilin çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacılar desteği sürücü …’ın vefat ettiği, bu vefat nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Maddi tazminat feragat ile sonuçlandığından manevi tazminat istinafı değerlendirilmiştir. Kaza tespit tutanağında; kaza yerindeki azami hız limitinin 90 km/h olduğu,emniyet şeridi/banket 2,60 metre genişliğinde olduğu,olay mahalli yolunun tehlikeli virajlı olduğu,olay mahallinin üç yönlü(T) kavşak olduğu,tehlikeli viraj yön levhasının olay mahalline 50 metre mesafede olduğu,orta refüj aralığında … plakalı otomobile hitap eden DUR trafik levhasının olduğu,motosikletin çarpma noktasının 13 metre ilerisinde olduğu belirtilmiştir. Gaziosmanpaşa C. Başsavcılığınca hazırlık aşamasında alınan raporda Dur işaret levhasının bulunduğu belirtilerek düzenlenen raporda davalı sürücü asli, vefat eden sürücü tali kusurlu bulunmuştur. Ceza Mahkemesince ATK Trafik İhtisas Kurulundan alınan raporda kaza tespit tutanağındaki belirtilen hususlar dikkate alınarak sanık sürücü …’nin asli derecede kusurlu, maktul sürücü …’ın tali derecede kusurlu olduğu kanaatini bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince ATK Trafik İhtisas Kurulundan alınan raporda kaza tespit tutanağında yazılı olan işaretli kısımlar incelenmek suretiyle “Davalı sürücünün olay mahalli kavşağa geldiğinde kendi istikametine hitaben bulunan “Dur” levhasını da dikkate alarak bölünmüş yol üzerinde seyir halindeki araçların hızlarına ve mesafelerine ilişkin gerekli-yeterli kontrolleri yapması ve ilk geçiş hakkını bölünmüş yolu takiben düz devam etmek suretiyle kavşağa giren araçlara vermesi gerektiği hususlarına riayet etmediği, sağından yaklaşan aracı dikkate almadan kavşağa girip bu aracın sol yan kesimleri ile kendi aracının sağ ön kesimlerinin çarpışması ile sebebiyet verdiği anlaşılmış olup olayda asli derecede ve %90 oranında, müteveffa sürücünün idaresindeki motosiklet ile gündüz vakti görüşün açık olduğu yol bölümünden seyir halinde iken olay mahalli kavşağa geldiğinde sol tarafından gelen aracı zamanında fark ederek manevra kabiliyeti yüksek aracı ile zamanında etkili fren ve direksiyon tedbirine başvurmadığı anlaşılmakla olayda alt düzeyde tali derecede ve %10 oranında kusurlu” olduğu belirlemesi yapılmıştır.Kusur raporlarının tümü aksi ispat edilinceye kadar geçerli resmi evrak niteliğindeki kaza tespit tutanağı ile örtüştüğünden ve işaretlemelerin varlığı da tutanakta belirtilmiş olduğundan, davalı sürücü her ne kadar rapora itirazında işaret levhalarının sonradan konulduğunu iddia etmiş ise de kaza tespit tutanağının aksini ispatlayacak dayanak belgesini delil listesi ile sunması gerektiğinden, ayrıca ceza mahkemesi sonucunun da beklenmesi gerekmediğinden bu yöndeki istinafı yerinde değildir.Otopsi raporunda “kişinin ölümünün genel beden travmasına bağlı kol, pelvis, ekstremite kemik kırıkları ile birlikte beyin, beyincik ve beyin sapı kanaması, iç organ yaralanması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu kanaati” belirtilmiş olmasına göre müteveffanın ölümü ile trafik kazası arasında illiyet bağı bulunduğu anlaşıldığından davalının, sağlık ekibinin 30 dakika geç gelmesi nedeni ile ölümün gerçekleştiği, ölüm ile kaza arasında illiyet bağının olmadığına ilişkin istinafı yerinde değildir.Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.210,57 TL harçtan peşin alınan 802,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.407,92 TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/06/2022