Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1642 E. 2022/1456 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1642
KARAR NO: 2022/1456
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/02/2020
NUMARASI: 2018/1215 Esas – 2020/173 Karar
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/07/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirkete kasko sigortası ile sigortalı …’nun maliki ve işleteni olduğu … plakalı aracın 29/09/2018 tarihinde park halindeyken hasarlandığını, … tarafından kazadan sonra BK’nun 183.Maddesi gereğince hukuka uygun olarak alacağın temliki yolu ile alacağı müvekkili şirkete devredildiğini, meydana gelen kazada … plakalı araçta 10.973,47 TL hasar meydana geldiğini, aracın hasarlı parçalarının tespiti için de 354,00 TL ekspertiz bedeli ödendiğini, davalı … şirketine araçta meydana gelen bu hasar bedelinin ödenmesi için başvuru yapıldığını, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 250,00 TL hasar bedeli 250,00 TL ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde temerrüt tarihi olan 20/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle 10.973,47 TL hasar bedeli, 250,00 TL ekspertiz ücretinin tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu şekilde davacı tarafından açılan davada hukuki yararının da bulunmadığını, müvekkilinin usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmediğini, uyuşmazlığa konu kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, şirket kayıtlarında araç sahibinin … olarak göründüğünü, araçta meydana gelen maddi hasarın ödenmesi için 10/12/2018 tarihinde müvekkili şirkete başvuru yapıldığı belirtilmiş ise de müvekkili şirkete yapılan başvurunun eksik belgelerle ve poliçede belirtilen hasarın öğrenildiği tarihten itibaren 5 iş günü geçtikten sonra yapıldığını, eksiklikler dahilinde müvekkili şirket tarafından ödeme yapılmasının mümkün olmadığının bildirildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kabulü ile 10.973,47 TL hasar bedelinin 250, 00 TL’sine 20.12.2018 tarihinden itibaren, 10.723,47 TL’sine ıslah tarihinden itibaren (13.01.2020) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 250,00 TL ekspertiz ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde talep edilen miktar belli olduğundan belirsiz alacak davası açılamayacağını, müvekkil şirketin usulüne uygun şekilde temerrüte düşürülmediği, sigorta poliçesinde … plakalı aracın sahibi sigortalı olarak … isimli şahıs göründüğünden davacı şirket tarafından talep edilen vekaletnamenin sunulmadığını, mahkeme tarafından temliknamedeki imzanın asıl hak sahibi tarafından atılmış olduğu kanaatine hangi teknik inceleme sonucu varıldığının anlaşılamadığını, araç onarımına ilişkin faturanın ödendiğine dair ödeme belgesi bulunmadığını, sigortalı tarafından hasar onarımının … Sigorta’nın anlaşmalı olduğu yetkili veya özel servislerin dışında yaptırılmasına rağmen, hasar bedelinden poliçede kararlaştırılan %20 oranında tenzili muafiyetin uygulanmamasının hatalı olduğunu, davacı tarafça talep edilen ekspertiz ücretinin yasal bir dayanağının bulunmadığını, geçerli bir ekspertiz ücret belgesinin sunulmadığını, mahkeme gerekçesinin yetersiz olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacı temlik alan Şirket tarafından aynı zamanda sigortalayan olan araç maliki ile yapılmış temlik sözleşmesi ibraz edilmiştir. Davacı şirketin bu temlik sözleşmesi ile davalı … şirketine müracaat ettiği, dosyada bulunan irsaliyeli fatura örneğinden dava konusu aracın tamiri ile ilgili eksper ücreti faturasının davacı şirket adına düzenlenmiş olduğu görülmüştür. 6098 sayılı TBK’nın 183. maddesinde temlik “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.” şeklinde tanımlanmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/3805 Esas 2019/9727 Karar sayılı kararında; “…Hukuki bir işlem (tasarrufi işlem) olan alacağın temliki sonrasında alacak üçüncü kişiye intikal etmektedir. Bu andan itibaren üçüncü kişi, borçlu karşısında alacaklı sıfatını kazanmaktadır. Niteliği itibariyle alacağın temliki, alacaklının tasarruf işlemidir. Temlik, alacağın tamamı için yapılabileceği gibi (somut olaydaki gibi) bir kısmı için de yapılabilir. Tam temlikte alacağın aslı ve fer’ileri temlik alana geçmekte olup, alacaklı borç ilişkisinde taraf olmaktan çıkar. Kısmi temlikte ise, temlik edilen asıl alacak ve bu oranda fer’ilerinin temlik alana geçmesi söz konusudur. Temlik edilmeyen kısım itibariyle borçlunun temlik eden alacaklıya karşı sorumluluğu devam eder. Temlik alan, temliki ve alacağın varlığını ispat ederek borçludan talepte bulunur. Temlik ile birlikte temlik alan, alacağın aslı ve fer’ileriyle birlikte, alacağa bağlı rüçhan haklarını da iktisap eder. Dolayısıyla temliğe konu alacak itibariyle dava ve takip hakkı da temlik alana geçer.Alacağın temlikinde esasen borç değişmez, sadece onu talep edecek taraf değişmiş olur. Şu halde, alacağın temliki ile mevcut alacağın (kısmi temlikte temlik edilen miktarın) alacaklısının yerine yeni bir alacaklının geçeceği kuşkusuz olup, Bölge İdare Mahkemesince, eldeki davada, devredilen alacak miktarı olan 255.000,00 TL için davacı …’ın aktif husumet ehliyeti yönünden bir değerlendirme yapılması gerekir.” belirlemesinde bulunmuştur. Somut olayda dava tarihi itibari ile temlik yasağı bulunmadığından, geçerli bir temlik sözleşmesine istinaden talepte bulunulmuş olduğundan temlike ve davalı ile anlaşmalı ya da yetkili servisleri arasında yapılan anlaşmalara göre iskonto uygulanması hususunu sigortalıyı bağlamayacağından ve dava belirsiz alacak davası olarak olarak açılabileceğinden bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. 6100 sayılı HMK 323. madde gereğince geçici koruma tedbirlerinden olan delil tespiti için yapılan giderler yargılama giderlerinden olup HMK 332. madde gereğince mahkemece resen hükmedilmesi gerektiğinden davacı tarafından sunulan fatura içeriğine göre yapılan ekspertiz giderinin yargılama giderleri içerisinde davalı tarafa yükletilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur (Benzer Yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 07.03.2016 tarih, 2015/14634 Esas ve 2016/2848 Karar sayılı kararı). Bu yöne ilişkin istinafın reddi gerekmiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 749,60 TL harçtan peşin alınan 187,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 562,21 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.01/07/2022