Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1640 E. 2022/1410 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1640
KARAR NO: 2022/1410
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/03/2018
NUMARASI: 2017/652 Esas – 2018/260 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde kasko sigortası kapsamında sigortalı olan … plakalı aracın 04/03/2017 tarihinde, davalı tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalanmış … plakalı araç ile İstanbul İli Başakşehir İlçesi … Cad. üzerinde çarpışarak zarara uğradığını, mahkemenin dava konusu uyuşmazlık bakımından yetkili mahkeme olduğunu, kazaya ilişkin olarak tespit tutanağının tutulduğunu, tutanağa göre tali yoldan gelen … plakalı aracın %100 kusurlu olduğunu, anılan kaza sonucunda müvekkil şirket tarafından sigortalısına 11.960,32 TL hasar tazminatının ödendiğini, bu ödeme sonucunda sigortalısının haklarına halef olduğunu, açıklanan nedenlerle, fazlaya tüm hakları saklı kalmak kaydı ile 11.960,32 TL hasar tazminatının davalıdan temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bu davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, kazada bahsi geçen …plakalı aracın 29/01/2017 – 29/01/2018 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sözü edilen poliçeden dolayı müvekkil kooperatifin sorumluluğun sigortalının kusuru oranında olduğunu, maddi zararlarda araç başına azami 33.000 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili sigorta kooperatifinin sorumluluğuna esas kusur oranlarının tespit edilebilmesi için tüm delillerin toplanmasını takiben dosyanın kusur tespiti için trafik ihtisas dairesine gönderilmesini talep ettiklerini, ayrıca dava konusu araçtaki maddi hasarın tespitinin gerektiğini, aracın tamiratı için yapılan ödemelerin fatura ve belgelere dayandırılması halinde sigorta kooperatifinden tazminin mümkün olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; somut deliller göz ardı edilerek hatalı kusur değerlendirmesi yapıldığını, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, bilirkişi heyeti tali yoldan gelen aracın kusurlu olduğunu tespit etse de ana yoldan ilerleyen müvekkil sigortalısına sehven kusur atfedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin tahsili istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 14.03.2017 tarihinde …’ın, yönetimindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken … plaka sayılı araç ile çarpışmaları sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davacı sigorta şirketinin kasko poliçe kapsamında sigortalısına ödediği hasar bedelini davalı … plaka sayılı aracın zmms poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinden rücuen talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davacıya sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu (%100) olduğu belirlenmiştir.6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan kusur raporunun istinaf talep eden davacı vekiline 19/02/2018 tarihli celsede elden tebliğ edildiği ara karar ile rapora karşı beyanda bulunmak üzere iki hafta süre verildiği, davacı vekilinin süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmakla HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur oranları bakımından davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan istinaf yerinde değildir.Davalı ünvan değişikliği yaptığı halde hem yeni hem de eski ünvanı yazılarak tek davalı olduğu halde iki davalının hasım gösterilmesi doğru olmamıştır.Ancak bu yanlışlığın İlk Derece Mahkemesince tashih ile düzeltilebileceği değerlendirilmiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/06/2022