Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2020/1636 E. 2022/356 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2020/1636
KARAR NO: 2022/356
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 21/10/2019
NUMARASI: 2016/1063 Esas – 2019/975 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 25/02/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının 15/10/2012 günü saat 18:00 sıralarında markete alış veriş için gittiği sırada … Caddesi üzerinde karşıdan karşıya geçerken … plaka sayılı aracın süratli bir şekilde davacıya çarparak kaçtığını, davacının kafasından ve bacağından yaralandığını, kalça kemiğinin kırıldığını, haftada 5 gün 100,00 TL yevmiye karşılığında ev temizlik işleri yapmakta olduğunu, iki ay boyunca yataktan hiç kalkamadığını, bir ay boyunca da evden çıkmadan istirahat ettiğini, çalışamadığı sürelere ilişkin ücret kaybına uğradığını, sürekli sakatlık nedeniyle meydana gelen sürekli iş görmezlik durumunun söz konusu olduğunu, davalı …’ın hız yaparak davacıya çarptığını, Pendik 3. Sulh Ceza Mahkemesinde 2012/1396 Esas sayılı ceza davası açıldığını, davalı …’ın aracın işleteni olduğunu, zorunlu mali sorumluluk sigortasının da … Sigorta … A.Ş. de olduğunu, davacının haksız fiil nedeniyle acı duyduğunu, ızdırap çektiğini bildirmiş, tüm talepleri için, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kaymak kaydıyla, sigorta şirketinin sorumlulukları maddi tazminat ve teminat kapsamı ile sınırlı kalarak 15.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; İstenen manevi tazminatın fahiş olduğunu, taleplerin kişinin ekonomik statüsünü değiştirecek nitelikte olmaması gerektiğini, maddi zararların poliçe teminatı kapsamında olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davanın reddi ile yargılama masraflarının davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin düzenlemiş olduğu poliçe nedeniyle manevi tazminat sorumlulukları bulunmadığından davacının manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini, dava konusu trafik kazasında davacının tam kusurlu olduğunu, davacının sürekli iş göremezlik oranının belli olmadığını, taraflarına müracaat edilmeden müvekkilinin temerrüde düşmesi söz konusu olamayacağından müvekkili şirketten kaza tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “-Maddi tazminat istemi yönünden davanın kabulü ile; 558,74-TL geçici iş göremezlik, 13.850,85-TL sürekli maluliyet olmak üzere toplam 14.409,58-TL maddi tazminatın davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 06/03/2013 tarihinden itibaren davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 15/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine 2-Manevi tazminat istemi yönünden davanın kısmen kabulü ile; 2.000-TL manevi tazminatın davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 06/03/2013 tarihinden itibaren davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 15/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … vekili, davalı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maddi tazminat yönünden reddedilmeyen bir miktar olmadığı halde sehven davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; trafik kaza tutanağına göre davacının kusurlu olduğunu, kusur raporunu kabul etmediğini, maddi ve manevi tazminata itiraz ettiğini, son duruşmaya avukatın girmediğini, gıyabında karar verildiği belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin manevi tazminata ilişkin herhangi bir sorumluluğu olmadığını, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlene rapordun geçersiz olduğunu, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak maluliyet raporu düzenlenmesi gerektiğini, bu nedenle bu raporda belirtilen maluliyet oranı esas alınarak hazırlanan hesap bilirkişi raporu ve bu rapor çerçevesinde maddi tazminat yönünden kurulan hükmünde hatalı olduğunu, davacı tam kusurlu olduğu halde müvekkil şirkete sigortalı araç sürücüsüne %25 kusur atfedildiğini, ıslah talebinin zamanaşımına uğradığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maddi ve manevi tazminat taleplerine itiraz ettiğini, asıl sorumlunun diğer davalı … olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 05.10.2012 tarihinde davalı …’ın işleteni olduğu, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS ile sigortalı, davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın yolun solundan sağına geçiş için kaplamaya giren ve yolun büyük bölümünü geçen yaya olan davacı …’a aracının sağ ön kısmı ile çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve davacının bu yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı). Davalı … kazaya karışan aracın maliki olduğuna göre, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacıya karşı müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Bu nedenle Mahkemece davalı … yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Kaza nedeniyle davalı sürücünün yargılandığı ceza mahkemesinde ATK’dan alınan kusur raporu ile davalı sürücünün tali kusurlu, davacının asli kusurlu olduğu, mahkemenin hükme esas aldığı ATK kusur raporunun da aynı doğrultuda olup, davalı sürücü %25, davacı yaya %75 kusurlu olduğu tespit edildiği ve raporun dosya kapsamı ve olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılmakla kusura ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Somut olayda hükme esas alınan Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı/ Kliniği’nin 12/04/2017 tarihli raporuna göre; davacının 15/10/2012 tarihinde meydana gelen “Sağ Süperior ve inferior pubik kol kırığı, oksipital bölge saçlı deride ödem” yaralanmasının “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre %8.3 meslekte kazanma gücü kaybına ve 3 ay geçici iş göremezliğe yol açacağı tespit edilmiştir. Bu durumda kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmasının maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde, iş kolu grup numarası belirtilerek değerlendirme yapılarak düzenlenmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 8 yıldır. Kaza tarihi olan 15/10/2012 tarihi ile ıslah tarih olan 06/03/2019 dikkate alındığında 8 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davalı sigorta vekilinin ıslah zamanaşımına yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen istinaf itirazının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Davalı sigorta şirketi kazaya karışan aracın ZMSS poliçesi olduğundan manevi tazminat teminatı kapsam dışındadır. Nitekim mahkemece gerekçeli karar yazılırken fark edilerek kısa kararla çelişki oluşturmamak için bu davalı yönünden de manevi tazminata hükmedildiği belirtilmiştir. Bu nedenle davalı sigorta şirketi itirazı yerinde görülmüş ve hüküm düzeltilmiştir. Mahkemece maddi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verildiği halde, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından bu yöne değinen istinaf talebinin kabulüne ve hükmün vekalet ücreti bakımından düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı … vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, B-Davacı vekili ile davalı … Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Maddi tazminat istemi yönünden DAVANIN KABULÜ ile; 558,74-TL geçici iş göremezlik, 13.850,85-TL sürekli maluliyet olmak üzere toplam 14.409,58-TL maddi tazminatın davalı sigorta yönünden dava tarihi olan 06/03/2013 tarihinden itibaren davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 15/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Manevi tazminat istemi yönünden DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; 2.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 15/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Karar harcı 1.120,94 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,65 TL, ıslah harcı olarak yatırılan 46,00 TL olmak üzere toplam 100,65 TL harcın mahsubu ile 1.020,29 TL bakiye harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, 4-Davacı tarafça yatırılan toplam 100,65 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 28,65 TL ilk dava masrafı 462,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00 TL bilirkişi ücreti, 200,00 TL Adli Tıp Gideri olmak üzere toplam 1.590,65 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre(%56 kabul) 887,53 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan 703,12 TL’nin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, 6-Davalılardan … Sigorta A.Ş tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 44,20 TL’sinin davacıdan tahsili ile anılan davalı tarafa ödenmesine, kalan 55,80 TL’nin davalı üzerinde bırakılmasına, 7-Diğer davalı taraflarca sarf edilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 8-Davacı maddi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 9-Davacı manevi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılar davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 10-Davalı … manevi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya ödenmesine, 11-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a-Davacı vekili ile davalı … Bankası A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından yatırana iadesine, b-Davalı … yönünden; Harçlar Yasasına göre alınması gereken 1.120,94 TL harçtan peşin alınan (54,40+225,83=)280,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 840,71 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-Davalı … yönünden; Harçlar Yasasına göre alınması gereken 1.120,94 TL harçtan peşin alınan (54,40+225,83=)280,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 840,71 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-a-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 174,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davalılar … ve … Sigorta A.Ş.’den müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, b-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 14,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş.’ne verilmesine, c-İstinaf aşamasında davalı … ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/02/2022